Güncelleme Tarihi:
MERKEL, özellikle aşırı sağcı ve sağ popülistlerin yanı sıra içten gelen bazı tepkilere rağmen, “Wir schaffen das” (başarırız-üstesinden geliriz) diyerek Almanya’nın kapılarını sığınmacılara açtı.
Tabii diğer Avrupa ülkelerinin çoğu sınırlarını kapatınca, hatta Macaristan sınırlarını dikenli tellerle örünce, sığınmacılar Almanya’ya akın etti.
2015 yılında Almanya’ya yaklaşık 800 bin sığınmacı geldi.
Bu Almanya’nın da, Almanların da beklemediği bir sığınmacı akınıydı.
Her ne kadar 2016 yılında ülkeye 280 bin civarında sığınmacı gelse de, Almanya’da sığınmacı kavgası bitmedi.
Hatta alevlendi.
****
Pegida kısa adıyla tanınan Batı’nın İslamlaşmasına karşı vatanperver Avrupalılar başta Leipzig ve Dresden olmak üzere Almanya’nın çeşitli kesimlerinde sokaklara dökülerek Merkel’in politikasını yerden yere vurdular.
Çoğu aşırı sağcı ve sağ popülist partileri destekleyen göstericiler, Merkel’i ülkeyi batırmakla suçladılar.
Hatta miting alanlarında idam sehpası bile kurdular.
Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD), Tunuslu bir teröristin 19 Aralık’ta Berlin’in göbeğindeki Yıkık Kilise etrafında kurulan Noel pazarına çaldığı bir TIR’la dalıp 12 kişinin ölümüne, 40’ın üzerinde kişinin de yaralanmasına yol açmasının faturasını da Merkel’e kesti.
AfD’li bir yönetici “Bu ölüler Merkel’in ölüleridir” diyerek sosyal medyada halkı Merkel’e karşı kışkırtmayı sürdürdü.
Aslında Angela Merkel, bu insani tutumu ve insancıl politikasıyla yalnız Almanya’nın değil Avrupa Birliği’nin (AB) onurunu kurtarırken, birçok AB ülkesinden eleştiriler yükseldi.
***
Fransa’da cumhurbaşkanlığına soyunan aşırı sağcı Milliyetçi Cephe (FN) lideri Marine Le Pen, “Bu sığınmacıların alınması deliliktir” diyerek Merkel’in politikasını eleştirdi.
Hollanda’da iktidara gelme planları yapan sağ popülist Özgürlük Partisi (PVV) lideri Geert Wilders, eli kanlı Merkel fotoğrafının yer aldığı bir tweet atarak Merkel’e teröristlerin ülkeye girmesine izin verdiği suçlamasında bulundu.
Müslümanları ülkeye sokmayacağını, camileri kapatacağını, hatta Kuran’ı yasaklayacağını
ilan eden İslam düşmanı Geert Wilders, 15 Mart’ta yapılacak genel seçimler için kampanyayı “Hollanda’yı yeniden fethedip geri alacağız” sloganıyla başlattı.
Sağ popülist Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi’nin (Ukip) eski lideri Nigel Farage, Merkel’in sığınmacılara kapılarını açma kararını, “1945 yılından beri Avrupalı bir politikacının aldığı en kötü karar” olarak niteledi.
Avusturyalı politikacılardan ağır eleştiriler geldi.
Sağ popülist Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) lideri Christian Strache, “Biz yıllardır radikal İslamcı tehlikesine dikkat çekiyoruz” diyerek Merkel’in sığınmacı politikasını eleştirdi.
***
Avusturya Dışişleri Bakanı Sebastian Kurz da “Bu iş ‘başarırız’ demekle olmaz. Bu yol yanlış yoldur” diyerek sığınmacı politikasında Merkel’le hemfikir olmadıklarını açık bir biçimde ilan etti.
Yalnız sağ popülistler değil, Fransa’da Cumhuriyetçiler’in cumhurbaşkanı adayı François Fillon da Almanya Başbakanı Merkel’i “radikal İslam tehdit ve tehlikesini görememekle” suçladı.
Yunanistan ve İtalya’daki sağ popülist partilerden de, Polonya ve Macaristan’da yönetimde söz sahibi olan polititikacılardan Merkel’e ağır suçlamalar geldi.
***
Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) dün başkanlık koltuğuna oturan Donald Trump da Merkel’in sığınmacı politikasını yerden yere vurdu.
“Ben Merkel’e çok saygı duyuyorum. Ben Almanya’yı çok severim. Çünkü benim babam da Almanya kökenlidir” diyen Trump, Merkel’in sığınmacılara (Trump’ın deyimiyle kaçaklara) ülkenin kapılarını açmasını “Çok felaket bir hata” olarak niteledi.
Evet, hem içte hem de dışta tıpkı “Vurun Merkel’e” havası esiyor.
Hem de aylardır.
Evet, bu yıl eylül ayında genel seçim yapılacak Almanya’da.
Şimdiden seçim kampanyasının ana konusunu sığınmacı krizinin oluşturacağı açık bir biçimde görümekte.
Tabii Merkel’e eleştirilerin artacağı da.