Güncelleme Tarihi:
Prizen'de aylardan beri bodrumlarda ve kanalizasyonlarda yaşayan halk sokaklara döküldü. Miloseviç'in dize gelmesinden sonra giderayak evleri yağmalayan Sırp milisler kenti terkederken aylardan beri çile çeken Kosovalılar NATO askerleriyle gelen gazetecilere müthiş tezahürat yapıyorlardı. Hürriyet Kukes yönünden Alman tankları eşliğinde Prizren'e girerken yollardaki insanlar bir yanda yıkık binaların önünde zafer işareti yapıyorlar, diğer yanda ‘‘NATO, NATO’’ diye bağırıyorlardı. Kent merkezinde etrafımızı birden Galatarasay forması giymiş çocuklar, Türkçe konuşan Kosovalılar çevirdi. Sorduk. Formalar Türkiye'den gelmişti. Hepsinin Türkiye'de bir yakını, akrabası vardı. Zaten Prizren kenti Kosovalı Türklerin en yoğun yaşadıkları kentti. Bizi karşılayanlardan biri koşup bir yerden Türk bayrağı dahi getirdi. Herkes bir ağızdan konuşuyordu. Özellikle son günlerde çektikleri eziyetleri, Sırpların giderken nasıl evlerini yağmaladıklarını, paralarına el koyduklarını anlatıyorlandı. Savaş sırasında haberler Türk kanallarından izlenmişti. 44 yaşındaki, dört çocuk babası Mehmet Bütüç ‘‘NATO uçaklarını izlerken bombalardan korkmuyordu. Çünkü bombaların bize özgürlüğümüzü, demokrasiyi getireceğini biliyorduk.10 yıldır çektiklerimiz nihayet sona erecekti’’ diye konuşuyordu. Semiha Rahte, Ankara İletişim Fakültesi 3. sınıfta okuyan bir oğlu vardı, aylardan beri haberleşemiyordu. Savaş boyunca neden Prizren'i terketmediklerini sorduk. Aldığımız cevap ilginçti: ‘‘Vatan bırakılır mı. Biz kaçsaydık savaş böyle sonuçlanmazdı. Sırpların gayesi burasını tamamen boşaltmaktı’’.