Güncelleme Tarihi:
Uluslarararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Uluslararası PEN, Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA), Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) ve Avrupa Basın ve Medya Özgürlüğü Merkezi (ECPMF), Cumhuriyet davasında mahkemenin dün akşam açıkladığı kararla ilgili ortak bir bildiri yayınladı.
Davanın ilk duruşmasına gözlemci gönderdiklerini belirten meslek örgütleri, “Önceden kurgulanmış bir savı desteklemek üzere itinayla seçilen delillerin zayıf olduğuna dair savunmaları muteber bulduk. Gazetecilerin ve gazete yöneticilerinin tanıklıkları, yetkililerin düzgün bir soruşturma yürütmediğini güçlü bir şekilde ortaya koyuyor, iddianamedeki maddi hataları ve bağlamından koparılarak sunulan haberleri listeliyor ve bilirkişilerin yetkinliğini sorguluyordu” ifadesini kullandı.
Soruşturmayı başlatan savcı Murat İnam ile ilgili FETÖ şüphesine de dikkat çekilen bildiride, “Bu dava bir sınavdır, Türkiye’nin geleceğinde hukuk devleti ve insan haklarının hangi noktada olacağını gösterecek. Bu yüzden bu davanın, gazeteciliği şiddet yanlısı aşırılıkla denk tutan bir teoriye dayanıyor görünmesi bizi endişelendiriyor” denildi.
Açıklamada, tahliyelerin memnuniyetle karşılandığı, buna karşın uluslararası basın camiasının Cumhuriyet’in tutukluluğu devam eden gazeteci ve yöneticilerinin yanı sıra, mesleğini yaptığı için hapiste olan tüm gazetecilerin de en kısa zamanda salıverilmesini beklediği vurgulandı.
TGC: KABUL EDİLEMEZ DURUM
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu ise yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
"Cumhuriyet Gazetesi Davası'nda yargılanan tutuklu meslektaşlarımızdan Güray Öz, Musa Kart, Bülent Utku, Hakan Kara, Önder Çelik, Kemal Güngör ve Turhan Günay'ın serbest kalmasını adaletin yerine gelmesi açısından saygı ve memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Akın Atalay'ın hala tutuklu olması meslektaşlarımızın basın özgürlüğü, düşünceyi ifade özgürlüğü açısından kabul edilemez bir durumdur. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü demokrasinin ön koşuludur.
Sıkça yinelediğimiz gibi ülkede 150'yi aşkın gazetecinin tutuklu ve hükümlü olarak toplumdan uzak tutulması, mesleklerini yapamamaları insan hakları ihlali oluşturmaya başlamıştır. Mesleklerini yapamayan ve toplumdan tecrit edilen bu gazetecilerin özgürlüklerine kavuşmaları, Türkiye'de demokrasinin yeşermesi ve toplum barışının sağlanması açısından önemli bir adım olacaktır.
Ayrıca tutuklular arasında sağlık sorunları olan meslektaşlarımızın temel insan hak ve özgürlükleri içinde yer alan doktora ve hastaneye ulaşma haklarının da ertelendiğine dair ciddi şikayet ve duyumlar alıyoruz.
Meslektaşlarımızın sağlık sorunları için doktora ve hastaneye ulaşma haklarının engellenmesinin, bu sürecin yavaşlatılmasının bir insan hakkı ihlali olduğunu, tüm cezaevi yetkililerine, sağlık birimlerine hatırlatıyoruz."