Nevşin MENGÜ
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 2010 00:00
ABD’nin kaçırdığı öne sürülen İranlı nükleer uzmanı Şahram Amiri, ülkesine döndü. İmam Humeyni Havaalanı’nda kendisini karşılayan 7 yaşındaki oğlu, eşi ve annesine sarılan Amiri, “14 ay ağır psikolojik işkenceye maruz kaldım. ABD ile işbirliği yapmazsam İsrail’de gizli bir hapishaneye konulacağım söylendi. Ama ülkemi satmadım” dedi.
ABD ile Rusya arasındaki ajan değişimini gölgede bırakan yeni gelişmeler İran’ın başkenti Tahran’da yaşanıyor. ABD’nin kaçırdığı öne sürülen İranlı bilim adamı Şahram Amiri, Katar üzerinden Tahran’a getirildi. Amiri İmam Humeyni havaalanına girdiğinde Hürriyet oradaydı. Amiri, havaalanına iner inmez gözyaşları içinde oğlunu kucakladı. “ABD neden sizi kaçırdı” sorusuna, “Onu ABD’ye sorun” yanıtını verdi. Nasıl kaçtığını ise ulusal güvenlik gerekçeleriyle anlatamayacağını söyledi. İşte Amiri’nin Tahran’a iner inmez söyledikleri:
50 milyon dolar“Özellikle İran istihbaratına müteşekkirim. Gördüm ki, Amerikan istihbarat örgütleri, İran istihbarat örgütlerinin yanında hiçbir şey. Benim olayım gösterdi ki,
dünyanın büyük emperyalist imparatorluğu karşımızda yenik düşebilir. 14 ay boyunca ağır psikolojik işkenceye maruz kaldım ama her İranlı’nın yapacağı gibi ülkemi satmadım. Eğer işbirliği yapmazsam İsrail’e gönderileceğim ve orada gizli bir hapishaneye konulacağım söylendi. Hatta sorgulanırken İsrailli istihbarat yetkilileri de hazır bulundu. Ama benden bilgi alamadılar. İşler onlar açısından iyice sarpa sarınca Amerikalılar, CNN televizyonuna ABD’ye iltica ettiğimi açıklamamı istediler. Bunun karşılığında 10 milyon
dolar vereceklerdi. Pakistan Büyükelçiliği’ne sığındığımda bile İran’da hiçbir açıklama yapmamam karşılığında 50 milyon dolar vermeyi, ailemi İran’dan çıkarmayı, beni de istediğim Avrupa ülkesine yollamayı önerdiler.
Sarılma zamanıİMAM Humeyni Havaalanı’na inen Şahram Amiri’nin ailesi genç bilim adamını gözyaşlarıyla karşıladı. Amiri, ilk önce 7 yaşındaki oğluna sarıldı. Basının karşısındayken oğlu hep yanındaydı. Eşi, annesi ve kızkardeşleri İran’da muhafazakarların giydiği siyah çadorların içindeydi. Annesinin sorulara verdiği yanıtlar sanki ona önceden öğretilmişti.
Oğlumu hiç bu kadar bitap görmedimHAVAALANINDA oğlu Şahram Amiri’yi sevinç gözyaşlarıyla karşılayan Anne Amiri sorularımızı cevaplandırdı:
Oğlunuz sonunda döndü. Neler hissediyorsunuz?
- 14 aydır bugünü bekliyorum. Şu an ne kadar mutlu olduğumu anlatamam.
Gördüğünüz kadarıyla durumu nasıl?
- O kadar çok işkence görmüş ki, daha önce onu hiç bu kadar bitap görmemiştim.
Oğlunuzu başarılı bir bilimadamı olarak görüyor musunuz?- Oğlum bilimadamı değil. Sadece bir araştırmacı.
Ne konuda araştırma yapıyor?- Tam olarak bilmiyorum. Bildiğim kadarıyla doğa bilimleri konusunda uzman.
ABD’den davacıyımNe Natanz ne de Fordo nükleer tesisleri hakkında bilgim yoktu. Benim çalıştığım üniversite, kamuya açık bir üniversite, yaptığım araştırmalar üniversitenin yayınları arasında var. Nükleer üzerine çalışmıyorum. Bunu ABD’ye de söyledim, inanmadılar. Manevi olarak yıprandım. Zamanı gelince ABD’den davacı olacağım.”
Dönüşün şifreleriASLINDA her şey kurgulanmış gibiydi. Çarşamba gecesi Tahran’a döneceği haberi yayıldı, hazırlıklar başladı. Amiri’yi karşılayan yetkili, Dışişleri Bakanı Yardımcısı Hasan Kaşkavi oldu. Kaşkavi basına, “Amiri ile sohbet etme fırsatı bulamadım” dedi. Bu cümle, İran yönetiminin Amiri üzerinde herhangi bir baskı ya da ikna çabası olmadığının altını çizmek içindi.
Amiri için her fırsatta bilim adamı yerine araştırmacı vurgusu yapıldı. Fakat Amiri ısrarla “Nükleer araştırmalar konusunda bilgim yok” dedi. Tüm bunlar Amiri’nin Fordo nükleer tesisinin yerini ABD’lilere söylediği teorilerini bertaraf etmek içindi.
İran’da mevcut sistemden çok da memnun olmayanlar, İran’ın İslam’dan çok milli menfaatlerinin peşinden gitmesi gerektiğini savunanlar, ülkelerinden bahsederken sadece İran ya da İran Devleti kelimelerini kullanır. “İran İslam Cumhuriyeti” vurgusu ise genellikle sistem içindeki aşırı muhafazakarlar tarafından yapılıyor. Amiri de ülkesinden İran İslam Cumhuriyeti diye bahsediyordu.
Çarşamba akşamından bu yana İran basını Amiri meselesini masaya yatırıyor. Ortaya atılan teorilerden birine göre Amiri, İran tarafından eğitildi. ABD tarafından kaçırılması Suudi Arabistan üzerinden sağlandı. Böylece Tahran’ın propaganda savaşında ABD’den bir adım öne geçti. Kimi gazetecilere göre, Amiri iki taraflı oynayan bir ajan. Bazıları ise daha büyük komplo teorilerinin peşinde. Bu teorilerden biri, Tahran’a getirilen Amiri’nin uzman olan Amiri olmadığı, ortada bambaşka bir kurgu olduğu. Gerçekten ABD tarafından kaçırılan biri olup olmadığı, eğer kaçırılan biri var ise, Tahran’a getirilen bu kişinin kaçırılan kişi mi olduğu sorusu da muamma. En genel geçer söylentilerden biri de, Amiri’nin aslında ABD’ye iltica etmek istediği ancak Tahran’ın ailesini kullanarak Amiri’yi geri dönmek zorunda bıraktığı yönünde.
14 aydır kayıptıŞAHRAM Amiri, 14 ay önce Hac için gittiği Suudi Arabistan’ın Medine kentinde ortadan kaybolmuştu. İran ilk andan beri Amiri’nin ABD tarafından kaçırıldığını iddia etmiş, Washington bu iddiaları reddetmişti. Kaçırıldıktan bir süre sonra İran’ın nükleer programıyla ilgili ilginç gelişmeler birbirini takip etti. ABD Başkanı Barack Obama, İngiltere’nin o dönemki Başbakanı Gordon Brown ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile birlikte G20 zirvesi öncesinde İran’ın bugüne kadar gizlediği bir nükleer tesisi bulunduğunun tespit edildiğini açıklayacaktı ki, bundan 48 saat önce İran esrarengiz bir biçimde yıllardır gizlediği Fordo nükleer tesisini Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na bildirdi. Bu manevra Tahran’ın hanesine ekstra puan yazdı. Amiri’nin nerede olduğu tartışılırken ortaya üç video görüntüsü çıktı. Bu videoların ikisinde Amiri olduğu iddia edilen kişi Virginia’da CIA ajanlarının elinden kaçtığını ABD’de zorla tutulduğunu söylüyor, diğerinde ise kendi rızasıyla ABD’ye iltica ettiğini ve rahatının yerinde olduğunu anlatıyordu. Videoların hangisinin gerçek olduğu hâlâ belirsiz. Şahram Amiri, Tahran’da bulunan Melik Eşter Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak çalışıyor. Bu üniversite Birleşmiş Milletler raporlarında, Devrim Muhafızları’nın kontrolünde olan ve İran’ın nükleer programına bilimsel destek veren üniversiteler arasında gösteriliyor.