Güncelleme Tarihi:
2014 ‘te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesiyle başlayan Ukrayna krizi bugün Batı ile Moskova arasında ikinci bir ‘Soğuk Savaş’ halini aldı. “Ukrayna’ya saldırmayacağını” söyleyen Rusya’nın buna karşın sınıra 100 bin askerle yığınak yapması çatışma endişesini beslerken, geçen hafta Brüksel, Cenevre ve Viyana’da yapılan bir dizi görüşmeden sonuç çıkmadı. Rusya’nın en büyük rakibi ABD, 2015’ten beri Ukrayna askerlerine eğitim verirken diğer ülke ve aktörlerin yaklaşımı nasıl?
RUSYA: UKRAYNA’YI GERİ İSTİYOR
Ukrayna, Sovyetler Birliği’nin dağıldığı 1991’den 2013’e kadar Moskova yanlısı çizgisini korudu ancak o tarihte meydana gelen halk ayaklanması ile iktidar Avrupa yanlısı yönetime geçti. Değişimi “darbe” olarak gören Moskova, ertesi yıl önce Kırım’ı ilhak etti, ardından ülkenin doğusundaki Donbas’ta Rusya yanlısı ayrılıkçıları desteklemeye başladı. Bugün aslında Rusya yönetiminin temel beklentisi Ukrayna’dan toprak koparmak değil, eski “arka bahçesini” yeniden kontrolü altına alabilmek. Somut olarak; NATO’nun Kiev başta olmak üzere eski Sovyet ülkelerine kapılarını kapatmasını, bu coğrafyada askeri varlık göstermemesini isteyen Moskova, Batılı rakiplerinden şu ana dek İttifak’a katılımın “bağımsız devletlerin egemenlik hakkı” olduğu yanıtını aldı.
UKRAYNA: AYRILIKÇI HAREKETTEN RAHATSIZ
Ukrayna hükümeti Rusya ile barış için öncelikle 2014 yılında ilhak edilen toprağı Kırım’ın iadesini ve ülkenin doğusundaki Donbas’ta ayrılıkçılara verilen desteğin son bulmasını istiyor. Bunun dışında 2014’ten beri uğradığı maddi ve manevi zarardan ötürü tazminat ve Rusya’ya kaçan eski Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’i iadesi talepleri de bulunuyor. Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Rusya’nın karşısında başta NATO olmak üzere ABD ve Avrupa’dan tam destek istiyor.
TÜRKİYE: ARABULUCULUK ÖNERİYOR
Hem Moskova hem Kiev ile yakın ilişkileri bulunan Ankara, 2014’ten beri Kırım’ın ilhakına karşı çıktığını her fırsatta dile getiriyor. Türkiye bir taraftan arabulucu olmak istediğini ilan edip tarafları masaya davet ederken öte yandan son aylarda Donbas bölgesinde etkin kullanılmaya başlanan Türk malı insansız hava araçları sahada koşulları Kiev lehine değiştiriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olası işgale dair dün yaptığı açıklamada “Artık savaşı siyaset tarihinden silip atmamız lazım. ‘Ben bir yerin topraklarını işgal edeyim, alayım’ mantığıyla bu işler yürümez” sözleriyle Ankara’nın pozisyonunu teyit etti.
NATO: RUSYA’DAN GERİ ADIM BEKLİYOR
Krizden tümüyle Rusya’yı sorumlu tutan NATO geri adım atması gerekenin Moskova olduğu görüşünde. Askeri hamle ihtimalini gerçek bir tehdit olarak algılayan NATO’nun öncelikleri Rus askeri yığınağına son verilmesi, uluslararası taahhütlere bağlılık ve Avrupa güvenliğinin temel ilkelerine saygı. Geçen hafta Brüksel’deki NATO-Rusya doğrudan teması sonuçsuz kaldı. Rusya’nın en önemli isteği olan “genişlemeye kapının kapatılması” NATO’da duvara çarptı. İttifak, doğu kanadındaki müttefik ülkelerden asker çekme niyetinde olmadığını belirtse de Genel Sekreter Jens Stoltenberg, ikinci bir NATO-Rusya Konseyi zirvesi için taraflara davet gönderdiğini açıkladı.
AB, ‘DİPLOMASİ’, ABD ‘YAPTIRIM’ DİYOR
Ukrayna sınırındaki Rus varlığına ilişkin müzakerelerde kurumsal olarak masada yer alamamanın sıkıntısını yaşayan Avrupa Birliği, üye ülkeleri aracılığıyla diplomatik çözümü öne çıkaran bir yaklaşım içinde. Konuya güvenlik ve ekonomi penceresinden bakan ve olası gelişmelere ilişkin 7 farklı senaryo üzerinde çalışan AB, bir Rus askeri harekâtı durumunda yaptırımların devreye sokulmasından yana. Moskova’ya karşı sert ekonomik yaptırımları gündeme getiren ABD ise “Rusya’nın Ukrayna’ya her an saldırabileceği endişesi taşıdığını” ifade ederken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken bugün Kiev’i ziyaret edecek, cuma günü de Rus mevkidaşıyla Cenevre’de bir araya gelecek.
ALMANYA: KRİZİ YATIŞTIRMA PEŞİNDE
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, önceki gün ilk kez Kiev’e, dün de Moskova’ya gitti. Ukrayna temaslarının ardından Rus mevkidaşı Sergey Lavrov ile masaya oturan Baerbock, ortadaki sorunlar yığınına rağmen “ikili ilişkileri derinleştirmek istediklerini” söyledi. Moskova temelde, “Kuzey Akım-2” doğalgaz boru hattının Ukrayna krizi dışında tutularak bir an önce hizmete alınmasını istiyor. Berlin yönetimi de enerji güvenliğini sağlamanın peşinde. Baerbock “Yüksek seviyedeki tehlikeli durumun yatıştırılması için tek geçerli yolun diplomasi olduğunu” söylerken, olası çatışmanın getireceği yaptırımların tüm AB’ye zarar verdiği bir tablodan kaçınmaya çalışıyor.
İNGİLTERE: ASKER VE SİLAH YOLLADI
Almanya’nın aksine İngiltere krize askeri olarak müdahil oldu. Dün İngiliz Savunma Bakanı Ben Wallace, Ukrayna’ya Rus işgaline karşı koyabilmeleri için anti-tank silahları gönderdiklerini, ayrıca küçük bir grup askerin de kısa süreli eğitim için ülkeye gittiğini ilan etti. “Eğer Rus tankları Ukrayna’ya girerse bunlar savunma mekanizmasının parçası olacak” dedi ancak gönderilen silah miktarına ilişkin detay paylaşmadı. Ukrayna müdahalesinin “çok kanlı” olacağı yönünde Putin’i uyaran Wallace, Rus mevkidaşını Londra’ya davet ettiğini de söyledi. Almanya ise Ukrayna’ya silah sevkıyatından memnun değil. İngiliz basınına göre C-17 askeri nakliye uçakları, Almanya’nın hava sahasına erişimi reddetmesi üzerine Ukrayna’ya varabilmek için Danimarka üzerinden uçtu.