Güncelleme Tarihi:
GEÇTİĞİMİZ yıllarda gerginliğin hâkim olduğu Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde belli bir süredir “sakinlik” ön planda. Söylemlerdeki olumsuz tonun belirgin şekilde düşürülmesi, eylemlerde ihtiyatlı bir yaklaşım benimsenmesi daha olumlu bir tablo için zemin oluşturdu. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle yaşanan gelişmeler de özellikle AB’nin ilişkilerin geliştirilmesinin önemini bir kez daha teyit etmesini sağladı. Ukrayna krizinin yarattığı ortam ilişkilerin daha ileriye götürülmesi için fırsat oluşturabilir. Bu doğrultuda olumlu sinyaller gelse de AB’nin Türkiye’ye yönelik “önemli ortak ülke” bakışını “üyelik müzakeresindeki aday ülke” bakışına çevirmek için temel sorunların çözümü doğrultusunda somut ve kapsamlı adım atılması gerekiyor. İlişkilerdeki son tabloda öne çıkan unsurlar şunlar:
ARABULUCULUK ROLÜ ÖNEMLİ
Ukrayna savaşı aynı zamanda NATO müttefiki olan Türkiye’yle ilişkilerin geliştirmesi gerektiğinin daha iyi anlaşılmasını sağladı. AB, Ukrayna’daki gelişmeler ışığında Türkiye’yle diyaloğu yoğunlaştırmanın daha önemli hal aldığı mesajı veriyor.
Türkiye’nin, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini, Moskova’yla yakın ilişkilerine rağmen, net şekilde kınaması ve bu ülkenin toprak bütünlüğüne bağlılığını teyit etmesi Brüksel’de son derece olumlu karşılandı.
Ankara’nın iki tarafı müzakere masasında buluşturmayı başarması ve ateşkesi sağlama amaçlı çabaları takdir ediliyor.
FÜZE MÜZAKERESİ CANLANDI
Türkiye’yle ilişkilerde “yaptırım” boyutunun önde tutulmasının işe yaramadığı görüşü AB içi görüşmelerde daha yüksek sesle dile getiriliyor.
AB ülkeleriyle artan diplomasi trafiği ve üst düzeyli ikili görüşmelerin meyvelerinin önümüzdeki dönemde alınmaya başlanması bekleniyor. Son NATO Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Mario Draghi ile görüşmelerde uzun süredir duran SAMP-T hava savunma sistemleri dosyasının raftan indirilmesine karar verilmesi önemli bir örnek.
SAVUNMADA UKRAYNA ETKİSİ
AB, müzakerelerde ilerleme sağlanamaması nedeniyle ilişkileri ortak çıkar alanlarında ilerletme niyetini gizlemiyor. Türkiye ise ilişkileri al-ver yaklaşımı yerine prosedürel temele oturtmaya çalışıyor.
Ukrayna krizi, savunma ve güvenlik alanındaki katma değerine rağmen Türkiye’nin askeri hareketlilikle ilgili Yapılandırılmış Daimi İşbirliği projesinde yer almasını engelleyen ülkelerin tezlerini zorlamaya başladı.
Kriz, AB’nin enerji kaynaklarını çeşitlendirmede Rusya kaynaklı olmayan doğalgazın AB’ye aktarılmasında ve LNG yatırımlarında Türkiye’nin rolünü daha da önemli kılabilir.