Güncelleme Tarihi:
Bugünlerde Yunanistan bir belgesel dizi krizi ile çalkalanıyor. SKY televizyonunda salı geceleri yayımlanan ve Yunanistan’ın bağımsızlık savaşını anlatan ‘1821’ isimli dizi, milliyetçi Yunanlıları fena halde kızdırmış durumda. Akademisyen ve yazar Herkül Millas’ın verdiği bilgiye göre, başdanışmanlıklarını tarihçi Thanos Veremis ve Yakovos Mihaylidis’in yaptığı dizinin tepki toplamasının temel sebebi, Yunan resmi tarihine aykırı tezleri ekrana getirmesi. Millas, bu durumu şu sözlerle anlattı:
Yapımcılara hain diye saldırıyorlar
“Karşı çıkmalarının nedeni Türkiye okuyucusuna pek yabancı gelmeyecektir: ‘Tarihimiz tahrif ediliyor, ecdadımız aşağılanıyor, milli kimliğimize hakaret ediliyor...’ Yunanistan’ın tarihçileri pek konuşmasa da, bugüne kadar milli ‘duyarlık’larıyla öne çıkan kimseler toplu olarak yapımcılara saldırmaya başladı. Birinci bölümde hiç beğenilmeyen, Osmanlı yönetiminin ilk yüzyıllarda bir barış dönemi sağladığının ve dolayısıyla ekonomik gelişmenin de görüldüğününün söylenmesi idi. Oysa resmi teze göre Osmanlı yalnız geri, baskıcı ve zararlıydı.”
Kahramanlar basit soygunculardı
Ancak, Herkül Millas’ın verdiği bilgiye göre asıl kıyamet ikinci bölümden sonra kopmuştu. Çünkü bu bölümde Osmanlı yönetimine karşı ayaklanan Yunanlıların sanıldığı kadar masum olmadığı anlatılıyordu. Hatta bir adım daha ileri gidilerek, ‘kleft’ diye tanınan ulusal kahramanların aslında basit soyguncular olduğu dile getiriliyordu. Millas’dan dinliyoruz: “İhtilâle katılanların yalnız özgürlük peşinde olan kahramanlar olmadıkları, ama aynı zamanda zemzem suyunda yıkanmamış birileri olduğu da ortaya kondu. İhtilal öncesinde dağa çıkmış olan ve düne kadar gurur kaynağı sayılan ‘kleft’lerin halkı soyan eşkıyalar olduğu söylenmekte ama daha çarpıcı olanı, bunlara karşı halkı koruyanın Osmanlı devlet güçleri olduğu savunulmakta. ‘İhtilâle katılanların bir amacı da ganimet elde etmekti’ görüşü, yine bu filmde duyulmakta.”
Ortodoks kilisesi ayaklanma istemedi
Belgeselde konuşan tarihçilerden birisi de Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Fikret Adanır’dı. Prof. Adanır, kendisinin Yunan resmi tarihine ters gelecek objektif şeyler anlattığını belirterek şunları söyledi: “Mesela, Rum Ortodoks tüccarların ve Ortodoks kilisesinin ayaklanmaları desteklemediğini, çünkü onların hallerinden memnun olduğunu söyledim. Tarihe, bugün üretilmiş milliyetçi bir perspektifle bakmanın doğru olmayacağını hatırlattım. Sonra bana belgeselin DVD’sini gönderdiler. İzleyince gözlerime inanamadım. Hiç tahmin etmiyordum. Büyük bir sürpriz oldu benim için. Çünkü ben yapsam, bundan daha farklı bir yorum yapamazdım. Bana çok olumlu tepkiler geldi ama diziyi yapanlara karşı kıyamet kopartıldığını da biliyorum. Genel anlamda pozitif bir şey bu. Zaten Yunanistan’da son yıllarda ciddi Osmanlı tarihçileri yetişiyor. Ders kitaplarında ayıklamalar yapılıyor. Ben bunu çok pozitif karşıladım.”
Yunan katliam yapar mı yapmaz mı
HERKÜL Millas, 1821 isimli belgeselin diğer bölümlerinde bazı gerçeklerin gün ışığına çıkartılması, mesela bağımsızlık savaşı sırasında Yunanlıların da katliam yaptığının ifade edilmesi üzerine, yapımcı, yönetici ve danışmanların hemen ‘hain’ olarak damgalandığını da hatırlatıyor:
“Belgeselin üçüncü bölümünde, resmi anlayışlar daha büyük darbe aldı. Yunan İhtilâli’nin başlamasıyla kıyımlar başlar. Müslümanlar kalelere sığınmıştır. Yunanlı köylüler ve savaşçılar kaleleri ele geçirmekte ve insanları, büyük küçük demeden kılıçtan geçirmektedirler. Bu belgeselde yer yer bazı sahneler aktörlerce canlandırılıyor. Böylece, canlarını kurtarmak için kaçışan müslümanları, onları kovalayan korkunç görünümlü kimseleri ve bıçaklarla, oraklarla doğranan masumları görüyoruz. Şimdiye kadar yalnız Osmanlı’nın yapmış olduğu kıyımları duymuş olan Yunan seyircisi, ilk kez kendi soydaşlarının da neler yaptığını görmüş oluyor.”