Türkiye’ye rest çekmek, AB’ye de Avrupa Parlamentosu’na da Almanya’ya da yakışmıyor

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’ye rest çekmek, AB’ye de Avrupa Parlamentosu’na da Almanya’ya da yakışmıyor
Oluşturulma Tarihi: Kasım 26, 2016 10:29

AVRUPA Parlamentosu, Türkiye ile Avrupa Birliği (AB) arasında sürdürülen müzakerelerin dondurulmasına karar verdi.

Haberin Devamı

Türkiye’ye rest çekmek, AB’ye de Avrupa Parlamentosu’na da Almanya’ya da yakışmıyor
Hem de büyük bir oy çoğunluğuyla.

Bu bağlayıcı değil.
Asıl kararı AB Komisyonu verecek.
Ama yine de bir tavsiye niteliği var.
Yani önemli bir sinyal.
Aynı Avrupa Parlamentosu, 15 Aralık 2004 tarihinde yaptığı oturumunda, Türkiye ile müzakerelerin başlamasına tam destek vermişti.
Hem de 623 parlamenterden 479’unun “Evet” oylarıyla.
Türkiye Cumhuriyeti’nin yönü Batı’dır.
Hem de yıllardır.
İşet bu yüzden Türkiye, 1958 yılında kurulan şu andaki AB’nin öncüsü konumundaki Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) üye olmak için 1959 yılında başvuruda bulunmuştur.
1963 yılında da Türkiye ile AET arasında tam üyelik hedefiyle Ankara Sözleşmesi imzalanmıştır.
Türkiye, 1987 yılında AET’ye tam üye olmak için başvuruda bulunmuş, ancak 1989 yılında “henüz iç bütünleşme gerçekleşmediği” gerekçesiyle Ankara’nın bu talebi geri çevrilmiştir.
Ama Türkiye Avrupa yolundan da Avrupa sevdasından da vazgeçmemiştir.
Nitekim 1999 yılındaki Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’ye resmen adaylık statüsü verilmiştir.

Haberin Devamı

***
Dönemin Sosyal Demokrat Partili (SPD) Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in de yoğun desteğiyle Türkiye ile AB arasında 2005 yılında müzakerelerin başlamasına karar verilmiştir.
Ama AB ülkeleri bu konuda Türkiye’ye çok da samimi davranmamıştır.
İyi niyet yerine hep sorunlar önplana çıkarılmıştır.
Şimdiye kadar açılan 16 fasıldan sadece biri olumlu sonuçlanmıştır.
İşte şimdi de artık yeni fasıl açılmaması, müzakerelerin dondurulması ağırlıklı olarak AB’nin gündemine yerleşmiştir.
Tabi Almanya’nın da.
Aynı zamanda Hıristiyan Demokrat Birliği’nin Genel Başkanı olan Almanya başbakanı Angela Merkel, her ne kadar başlangıçta tam üyelik yerine Türkiye’ye imtiyazlı ortaklık verilmesinden yana olsa da, başbakanlık koltuğuna oturduğu 2005 yılından beri müzakerelerin ucu açık bir biçimde sürdürülmesinden yanadır.
Bugün de öyle.

***
Gelecek yıl Almanya’nın cumhurbaşkanı olmasına kesin gözüyle bakılan şu andaki SPD’li Federal Dışişleri Bakanı Frank-Walter Stenimeier de.
Ama hükümetin küçük ortağı ve CDU’nun kardeş parti konumundaki Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) ise Türkiye ile müzakerelere son verilmesini istemektedir yıllardır.
CSU’lu politikacılar, “Türkiye’nin yeri AB değildir” görüşünü savunmaktadır.
Alman Yeşiller arasında Türkiye ile müzakerelerin dondurulmasını talep edenler var.
Ancak ilişkilerin kopartılmasına kesinlikle sıcak bakmayanlar da.
Eski Doğu Almanya’daki Sosyalist Birlik Partisi’nin (SED) uzantısı konumundaki Sol Parti de Türkiye ile müzakerelere son verilmesini savunmaktadır uzun süredir.
Şu anda Federal Meclis’te (Alman Parlamentosu) olmayan Hür Demokrat Parti’li (FDP) politikacıların çoğu da.
Bu hafta sonu genel seçim olsa Federal Meclis’e girmesine kesin gözüyle bakılan sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) de öyle.
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile müzakerelerin dondurulması kararı, Türkiye’deki demokratlara ihanettir.
Bu, Türkiye’de Avrupa ve AB değerlerini benimseyen, bu değerlere sahip çıkan insanlara ihanettir.
Türkiye’de her şey güllük gülistanlık değildir.
Ama Polonya’daki, Romanya’daki, Macaristan’daki, Bulgaristan’daki tüm eksiklikleri sineye çekerken, Türkiye’ye rest çekmek medeniyetler projesi olarak nitelendirilen AB’ye de Avrupa Parlamentosu’na da yakışmamaktadır.
Tabii Almanya’ya da...

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!