Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanlığı’nda ve belki de Türkiye’de Avrupa Birliği denildiğinde ilk akla gelen isimlerden olan eski Bakan Yardımcısı Büyükelçi Faruk Kaymakcı, Brüksel’de yeni görevine başladı. Yaklaşık beş yıl aradan sonra ikinci kez Türkiye’nin AB Daimi Temsilcisi olarak atanan Kaymakcı ile deprem sonrasında AB’nin desteğini ve ilişkilerin geleceğini konuştuk. Kaymakcı’nın bir numaralı önceliği aday ülke olan Türkiye’nin deprem yaralarının sarılmasına uluslararası toplumun, özellikle de AB’nin katkısını artırmak ve sürdürülebilir, esnek bir destek sağlamak.
‘CÖMERTLİK GÖSTERİLMELİ’
Mart ayı içinde AB’nin önerisiyle Brüksel’de yapılacak uluslararası bağışçılar konferansı bu öncelik açısından önemli bir yere sahip olacak. “Arzumuz uluslararası toplumun konferansa en geniş şekilde katılması ve buradan Türkiye’ye hem acil yardım hem de toparlanma ve yeniden inşaya yönelik olarak önümüzdeki birkaç yılı kapsayacak orta dönemli kaynak sağlanması” diyen Kaymakcı, “Bu kaynakların hibe şeklinde veya kredi şeklinde olması söz konusu olacak. Türkiye’nin AB adayı olarak yararlanabileceği araçlar var. Önemli olan, dünyanın aslında en cömert ülkesi olan Türkiye’ye dünyanın da AB’nin de cömertlik göstermesi” dedi.
‘HASARLA ORANTILI OLMALI’
Konferans öncesi gerek Dünya Bankası gerek Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın öncülüğünde bir hasar tespit ve önümüzdeki birkaç yıl içinde neler yapılabileceğine ilişkin kapsamlı bir çalışma yaptığını belirten Kaymakcı, “Bu çalışma çerçevesinde uluslararası toplumun Türkiye’ye hasarla orantılı bir şekilde destek vermesini ümit ediyoruz” diye konuştu.
‘1-2 YILLIK DESTEK GEREK’
Acil yardımların belli bir noktaya getirildiğini ifade eden Kaymakcı şunları söyledi: “Hâlâ barınma, temel ihtiyaçların giderilmesi konusunda çalışılması, bunun da ötesinde artık Türkiye’nin yeni yerleşim yerleri kurması, yıkılan sanayi bölgelerini yeniden oluşturması gerekiyor. Dolayısıyla 1-2 yıllık bir çalışmayı gerektirebilecek. Onun için uluslararası toplumun da acil yardımdan öte toparlanma ve yeniden inşaya yönelik 1-2 yıllık dönemde finansman kolaylıklarını sağlamasını bekliyoruz.”
‘YARDIMLAR ESNEK OLMALI’
Türkiye’nin talebi sağlanacak yardımın esnek olması. Kaymakcı, “Özellikle 18 Mart Mutabakatı’nın göç yönetimi boyutunda başlangıçta finansman kullanımında sorunlar yaşadık çünkü AB’nin bu fonların kullanımıyla ilgili kuralları vardı. Bu kurallar arazideki gerçeklerle örtüşmüyordu. Onun için bu desteğin esnek, anlamlı, sürdürülebilir ve Türkiye’nin amaçlarına uygun olması lazım” diyor. (Güven ÖZALP / BRÜKSEL)
‘HERKES TÜRKİYE’DEKİ SEÇİMLERİ BEKLİYOR’
Kaymakcı, deprem sonrasında AB ile ilişkilerde bir dayanışma havası oluştuğunu söylüyor: “Bu dayanışma havasını olumluya çevirmek iki tarafın da elinde. Deprem sonrasındaki haftalarda gördük ki bazı üye ülkelerle Türkiye arasındaki gerginlikler en azından şu anda gündemde değil. Bu bile başlı başına olumlu bir hava yaratıyor. Dayanışma ortamı ilişkilerde deprem öncesine göre daha sıcak ve anlayışlı bir ilişki oluşmasına vesile oldu. Bundan sonra tabii herkes Türkiye’deki seçimleri bekliyor. Seçime kadar AB’ye uyum veya reform bağlamında adımlar atmaya çok fazla vakit olamayabilir. Ama seçim sonrası eğer Türkiye, depremin yaratmış olduğu bu dayanışma ortamının üstüne siyasi reformları ekleyebilir, AB’yle uyum çalışmaları konusunda adımlar atabilirse ilişkiler bir ivme kazanabilir. Bu konuda iki tarafın da yaklaşımı belirleyici olacak.”