Güncelleme Tarihi:
Libya ile Türkiye arasında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası, Türkiye’nin bölgede kıyı sınırı olan bir müttefikle masaya oturarak anlaşma imzalaması bakımından büyük bir stratejik öneme sahip.
Enerji uzmanları, bölge ülkeleri tarafından adil paylaşım prensipleri dışında masa dışına itilmek istenen Türkiye’nin bölgede yeni anlaşma ve müttefiklerle kendi çıkarlarına karşı atılması muhtemel adımlar karşısında ön almak istediği görüşünde.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, “Anlaşma Türkiye’nin uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını korumak anlamına geliyor” derken, farklılıkların giderilmesi durumunda Türkiye’nin diğer ülkelerle de benzer anlaşmalar imzalamayı hedeflediğini belirtti.
Anlaşmanın Türkiye açısından en önemli getirisi, iki ülkenin münhasır ekonomik bölgelerini tanımlayan bölgenin Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Mısır’ın arasında adeta bir ‘kalkan’ oluşturması.
Türkiye’nin Libya ile yıllardır deniz yetki bölgesi konusunda masaya oturmak istediği bilinirken, anlaşmadan önce Libya Kara ve Deniz Hudut Komitesi’nin 18-19 Kasım 2019’da Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret ile bu konudaki teknik çalışmalarda anlaşmanın önü açılmıştı.
Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin Türkiye’nin Akdeniz’deki haklarını göz ardı eden bir yaklaşımla Türkiye’yi 41 bin kilometre karelik bir alana sınırla çabası bu anlaşma ile tarihe karışmış oldu.
MISIR’DA İNFİAL YARATTI
Söz konusu anlaşma özellikle Mısır’da infial yarattı. Anlaşmanın yasadışı olduğunu savunan Mısır cephesi, mutabakat zaptının asıl hedefinin Mısır-Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Yunanistan arasından imzalanan bölgesel gaz anlaşması olduğunu öne sürdü.
Mısır, Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarrah’ın söz konusu anlaşmayı imzalayacak yetkiye sahip olmadığını belirtti.
Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Libya için 2015’te imzalanan Skhirat anlaşmasının 8’inci maddesinin uluslararası anlaşma imzalama yetkisini Libya başbakanına değil Libya hükümetine verdiği iddia edildi.
Anlaşmanın hemen ardından Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Yunan mevkidaşı Nikos Dendias ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden Nikos Christodoulides’i arayarak konuyu ele aldı.
TÜRK BÜYÜKELÇİ ÇAĞIRILDI
Alman haber ajansı dpa’nın aktardığına göre, anlaşmanın imzalanmasının hemen ardından Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Türkiye’nin Atina Büyükelçisi Burak Özügergin’i bakanlığa çağırarak konuyla ilgili izahat istedi.
Atina, Libya ile Türkiye arasındaki anlaşmanın Girit’in kıta sahanlığını ihlal ettiği görüşünde.
Mısır ve Yunanistan’ın anlaşmanın yasal bir geçerliliği olmadığını iddia etmelerine karşın uluslararası toplumun dikkatini çekme çabaları dikkat çekici.
Anlaşmanın maddeleri henüz kamuoyuna açıklanmadı.
‘MAVİ VATAN GELİŞİYOR’
Yunan Kathimerini gazetesinde konuyla ilgili yayımlanan analizde de şu ifadeler yer aldı:
‘Tümamiral Cihat Yaycı ve emekli amiral Cem Gürdeniz gibi deniz kuvvetleri kurmaylarının ya da son iki yılda ‘Mavi Vatan’ fikrini geliştirmeyi, başka bir ifadeyle Ankara'nın Doğu Akdeniz'de özellikle Yunanistan ve Kıbrıs Cumhuriyeti aleyhine olan maksimalist amaçlarını geliştirmeyi üstlenen savunma bakanı Hulusi Akar’ın görüşleri karşısında, Türk diplomatlar daima çok ihtiyatlıydı.
‘Türkiye Kıbrıs’tan Girit’e kadar egemen’
‘Deneyimli gözlemciler, bu tür hareketlerin dikkati başka yöne çekmek amacıyla yapıldığını, Türkiye'yi ilgilendiren konunun, Doğu Akdeniz'de, daha ayrıntılı olarak da Kıbrıs'tan Girit'e kadar tüm bölgede egemenliği olduğunu vurguluyorlar.’