Güncelleme Tarihi:
Hatırlanacağı gibi Barzani’nin Türkiye hakkında yaptığı açıklamalar ve Kerkük konusundaki tutumları Irak’ın geleceğine ilişkin tartışmaları alevlendirmişti. Bu noktada Genelkurmay Başkanı Sayın Büyükanıt’ın yaptığı konuşma, Irak Başbakanı Nuri El-Maliki’nin açıklamaları ve ABD’nin Kerkük konusundaki tavır değişikliğinin üst üste gelmesi dikkat çekici.
Sayın Büyükanıt, Türkiye’nin sınır ötesi operasyon yapmasının gerektiğini ve bunun soruna çözüm olacağını açıkladı. Irak’taki terör yuvalarına müdahale edilmesi Türkiye’de uzun süredir tartışılan bir konu. Fakat, ilk kez bu kadar üst düzey bir yetkili, müdahalenin gerekliliği konusunda çok açık bir tavır sergiledi. Bu tavır, Türkiye’nin Irak’a verdiği notada ve Milli Güvenlik Kurulu bildirisinde de diplomatik bir dille yer almıştı. 1990’lar boyunca birçok kez güvenlik nedeniyle sınır ötesi operasyon yapan Türkiye, 2003’ten sonra Irak’ın istikrarına katkıda bulunmak amacıyla benzer operasyonlardan uzak durdu. Ancak, Türkiye’de terör eylemlerinin artması, Iraklı Kürt grupların Türkiye’nin iç işlerine karışma tehditleri ve Irak’ta barınan teröristlerle Irak Hükümeti tarafından yeterince mücadele edilmemesi Türkiye’deki tepkileri artırdı. Sonuçta, sorunun çözülebilmesi için diyalogun yanı sıra ekonomik, siyasi ve “diğer” baskı yöntemlerinin devreye sokulmasının gerekliliği daha açık vurgulanmaya başladı.
Bu gelişmeler Iraklı yetkilileri de rahatsız etti. Başbakan Maliki, daha önce Kerkük’teki sürecin anayasa takvimi çerçevesinde bu yıl sonuna kadar sona ereceğini açıklamıştı. Fakat, Maliki tavır değişikliği göstermeye başladı. Maliki’nin Kuzey Iraklı liderlere ilk tepkisi Irak devletinin dış politikasının merkez tarafından belirlendiğini hatırlatması oldu. Diğer yandan, Maliki’nin Kerkük’teki gelişmelere tepki göstermesinin arkasında iç nedenler de var. Kerkük komisyonunda yaşanan skandalın Sünni ve Şii Arapların tepkisini çekmesi bu nedenlerden birisi. Arapların Kerkük’ten çıkarılması kararına Muktada Sadr’ın kendi temsilcilerini görevden alarak tepki göstermesi de Maliki’yi etkiledi. Irak Parlamentosu’nda Sünni Arap milletvekilleri de komisyonun kararına karşı çıktılar. Öte taraftan, Türkiye’nin hem Kerkük hem de Irak’taki terörist faaliyetler konusunda Irak Hükümeti’ne yönelik baskısı da sonuç verdi. Bu nedenle, Irak Hükümeti içinde önemli bir grup Kerkük konusunda şu andaki gelişmelerin kabul edilemez olduğunu vurgulamaya başladı.
Son olarak, ABD’nin Kerkük politikasında da bazı değişiklikler görülmeye başladı. ABD, son zamanlara kadar, Kerkük’te anayasada belirtilen takvimin işlemesi gerektiğini savunuyordu. Fakat, Irak’taki gelişmeler, Türkiye’nin tepkileri ve Iraklı Kürt grupların tavırlarını sürdürmelerinin Irak’taki istikrarsızlığı büyüteceğini göstermesi, ABD’yi tutum değişikliğine itti. ABD’li yetkililer referandumun ertelenebileceğini telaffuz etmeye başladılar.
Kerkük konusundaki bu gelişmeler, Türkiye’nin uzun zamandır savunduğu noktaları haklı çıkaracak nitelikte. Kerkük’te yaşayan tüm grupların rızasını almadan getirilecek bir “çözüm”ün başarısızlığa mahkum olduğu ortada. Bunun anlaşılması önemli bir gelişme. Fakat, Kerkük’te kalıcı bir istikrarın ve tüm gruplar arasında işbirliğinin sağlanabilmesi için daha alınması gereken çok yol var.