Güncelleme Tarihi:
Ukrayna savaşının Türkiye’nin jeopolitik önemini arttırdığı ve Ankara’nın AB üyeliğini stratejik hedef olarak görmeyi sürdürdüğü mesajını en üst seviyeden verdiği bir dönemde AB dışişleri bakanları Brüksel’de bir araya gelecek. Toplantı, AB açısından bir bakıma samimiyet testi niteliğinde olacak.
BORRELL’İN RAPORU
Türkiye konusu, öğle yemeğinde, AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından hazırlanan bir belge ışığında ele alınacak. Tartışma konularının arasında Kıbrıs müzakerelerinin hızlı bir şekilde başlatılmasına nasıl aktif katkı sağlanabileceği ve ilişkilerde yapıcı angajman adımlarının neler olabileceği gibi unsurlar yer alacak. Ekonomik ilişkiler, göç, enerji gibi karşılıklı çıkar alanlarına yenilerinin eklenip eklenemeyeceği ve AB’nin ilişkide elini kuvvetlendirebilecek alanlar olup olmadığı da bakanların cevap arayacağı sorular arasında.
‘AL-VER YAKLAŞIMI’ DEĞİŞİR Mİ
AB’nin son dönemde ilişkilere hâkim olan, pragmatik adımların atıldığı, al-ver yaklaşımını kısa vadede terk etmesi pek beklenmiyor. Türkiye’nin ana konulara ilişkin AB’den beklentileri ve mevcut tabloyu ise şu şekilde özetlemek mümkün:
* GÜMRÜK BİRLİĞİ: Yeşil ve dijital dönüşüm için de gerekli görülen güncelleme, Türkiye’nin mevcut anlaşmadaki bazı pürüzleri gidermesi gerektiği görüşünde olan AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından destekleniyor. Daha önce siyasi gerekçelerle güncellemeye yanaşmayan üye ülkelerin tavrı belirleyici olacak. Müzakereler başlarsa tamamlanmasının iki-üç yıl sürmesi bekleniyor. Onay sürecinin de en az bir yıl alabileceği belirtiliyor. Onay sürecinde Kıbrıs ve insan hakları gibi konuların gündeme gelmesi kaçınılmaz.
* VİZE MUAFİYETİ: Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması için karşılanması gereken, Ankara’nın da altında imzasının olduğu, 72 kriter var. Türkiye bunlardan 66’sını tamamladı. Geri kalan 6 kriterde ise yıllardır adım atılmıyor. Türkiye’nin gerekli adımları atmaması halinde AB’nin muafiyet doğrultusunda angajmana girmesi beklenmiyor. Şartların el vermesi halinde vize kolaylığı sağlanması ise adım atılabilecek bir alan olarak gündeme gelebilir.
* YENİ DİYALOG SÜRECİ: AB’nin en uzun ve en karmaşık ilişkiye sahip olduğu ülkeler arasında Türkiye ilk sıralarda. Bu durum diyaloğun önemini ortaya koyuyor. AB de Türkiye ile diyalog olmadan işlerin yürümesinin mümkün olmadığını görmüş durumda. Bu çerçevede uzun süredir aksatılan, spesifik alanlara odaklı, yüksek seviyeli diyalog toplantılarının tekrar devreye sokulması atılabilecek adımlar arasında.
* ÜYELİK MÜZAKERELERİ: Türkiye, üyeliğin stratejik hedef olduğunu belirtmeyi sürdürse de süreçte yıllardır yaprak kıpırdamıyor, hatta müzakereler fiilen durmuş durumda. AB, mevcut ortamda bu alanda adım atma niyetinde değil ve bunu da gizlemiyor. Brüksel’in elini zorlamak ve ilerleme sağlamaya itmek ise Türkiye’nin atacağı adımlara bağlı.