Güncelleme Tarihi:
SURİYE’de sekizinci yılını dolduran savaş nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan 3.6 milyon mülteciye ev sahipliği yapmayı sürdüren ve en büyük donörlerden olan Avrupa Birliği’nin tamamından daha fazla para harcayan Türkiye, yük paylaşımı konusunda net mesaj verdi. Brüksel’de üçüncüsü düzenlenen “Suriye’nin ve Bölgenin Desteklenmesi” konferansına katılan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Suriyelilere yönelik çabalarının süreceğini ancak bu sorumluluğun tek başına taşınmasının mümkün olmadığını söyledi.
400 BİN SURİYELİ DOĞDU
Uluslararası toplumun yardımlarından memnuniyet duyduklarını ancak mevcut sınamalarla kıyaslandığında verilen desteğin son derece düşük kaldığına dikkat çeken Çavuşoğlu, Türkiye’de her gün 300’den fazla Suriyelinin doğduğunu, son 7-8 yılda Türkiye’de doğan Suriyeli sayısının ise 400 bin olduğunu söyledi. Suriyelilerin yerel halkla barış ve uyum içinde yaşayabilmesi için kapsamlı bir sosyal uyum politikası benimsediği, 1 milyon okul çağındaki Suriyeliden 650 bininin eğitimine devam ettiği ve iki yılda eğitime katılım oranının yüzde 30’dan yüzde 62’ye yükseltildiği de Çavuşoğlu’nun vurguları arasında yer aldı.
AB ve üye ülkeler, 2011’den beri Suriye için 17 milyar Euro harcarken, aynı dönemde Türkiye’nin tek başına harcadığı miktar 37 milyar dolar oldu. Bazı AB ülkelerinin Suriyeli mültecilerin Birlik ülkelerine yerleştirilmesine direndiğini hatırlatan Çavuşoğlu, AB’nin vermeyi taahhüt ettiği ikinci 3 milyar Euro’luk kaynağın planlamasına başlanan bir ortamda daha ilk 3 milyar Euro’nun sadece 2 milyar Euro’sunun ödendiğinin altını çizerek, “Daha iyi ve hızlı çözümlere ihtiyacımız var” dedi. AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, “Türkiye’ye mülteciler için vaat edilen ikinci yardım diliminin (3 milyar Euro) 1.5 milyarlık bölümünün AB tarafından karşılanacağını teyit ediyorum” dedi.
ÇÖZÜM VURGUSU
Uluslararası toplumun temel amacının, Suriye’deki savaşa çözüm bulunması olması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Cenevre görüşmelerini tamamlayıcı olarak Astana Süreci, şiddeti azaltma ve siyasi süreci ilerletme açısından somut katkılar sağlamıştır. Ortak çalışmalarımız sonucu Anayasa Komitesi’nin kurulmasının son aşamasına gelinmesi sağlanmıştır” dedi. Türkiye’nin tüm kışkırtmalara rağmen İdlib mutabakatına bağlı ve sükuneti koruma konusunda kararlı olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, “İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi, bir insani trajedinin daha gerçekleşmesini engelleme ve Türkiye ile Avrupa’ya yeni göç akınının önüne geçme konusunda başarılı oldu” dedi.
SİYASİ BOŞLUK UYARISI
ABD’nin Suriye’de askeri varlığını azaltma kararının yeni bir sınama olduğuna dikkat çeken Çavuşoğlu, “Siyasi bir boşluğun oluşmasını ve DEAŞ, PYD, YPG gibi terör örgütlerinin ve rejimin durumu istismar etmesini engellemeliyiz” diye konuştu. Çavuşoğlu, terör örgütlerinin sınırın karşı tarafından saldırı düzenlemesi halinde Türkiye’nin buna kayıtsız kalmayacağı uyarısında bulundu. Birleşmiş Milletler, Suriye’nin en ciddi kriz olmayı sürdürdüğü mesajını verirken Suriyelilerin ihtiyaçlarının karşılanması için bu yıl 3.3 milyar dolar kaynağa ihtiyaç duyulduğunu, Suriyelilerin sığındığı komşu ülkelerin desteklenmesi için gerekli miktarın ise 5.5 milyar dolar olduğunu açıkladı. Konferansta 2019 ve sonrası için toplamda 8.3 milyar Euro destek taahhüdünde bulunuldu.
AA: YOĞUN BOMBARDIMAN MUTABAKATI RİSKE ATIYOR
ESAD rejiminin 4 milyon sivilin yaşadığı İdlib’deki hava saldırılarını önemli oranda artırması İdlib için imzalanan Soçi Mutabakatı’nı tehlikeye atıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rus mevkidaşı Putin arasında 17 Eylül’de imzalanan mutabakata karşın ‘İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’ sınırları içerisindeki sivil yerleşimlere önceki gün yapılan yoğun hava saldırılarında yaşamını yitiren sivillerin sayısı 12’ye, yaralıların sayısı ise 45’e yükseldi.
Mutabakat gereği, cephe hatları boyunca silahsızlanma bölgesi kurulmuş, 10 Ekim 2018’de muhalifler, söz konusu bölgeden ağır silahlarını çekmişti. Mutabakatın ardından, İdlib’de bir süreliğine rejim ve Rusya’nın hava saldırıları sona ermiş, bu gelişmelerin üzerine bölgede daha önce evlerini terk eden yaklaşık 80 bin sivil bölgeye geri dönmüştü. Ancak son haftalarda hava saldırılarında Soçi Mutabakatı’ndan bu yana görülmemiş bir yoğunluk gözleniyor.
İdlib Sivil Savunma Müdürü Mustafa Hac Yusuf, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son 2 haftada 4’ü çocuk, 23’ü kadın toplam 34 sivilin hayatını kaybettiğini kaydetti. Hac Yusuf, “İdlib’de siyasi süreci, mutabakatı yerle yeksan edecek gelişmeler yaşıyoruz. Yüz binlerce insan yerinden edilecek. Avrupa’ya yeni göç riski doğacaktır” dedi.
TÜRK JETLERİNDEN İDLİB’DE KEŞİF UÇUŞU
RUS savaş uçaklarının saldırılarının sürdüğü Suriye’nin ‘Çatışmasızlık Bölgesi’ İdlib’de Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı savaş uçakları ile silahlı-silahsız insansız hava araçları da (İHA) uçmaya başladı. Bir hafta önce Rusya’nın Türk hava unsurlarına İdlib hava sahasını açmasından sonra savaş uçakları ve İHA’ların dün ve önceki gün İdlib üzerinde uçuş yaptığı teyit edildi. Türk kaynaklar, “Bunlar sadece keşif ve kontrol amaçlı devriye uçuşları” bilgisini verdi. Rusya’nın El Kaide bağlantılı radikal terör örgütü Heyet Tahrir üş Şam’a (HTŞ) ait unsurlara yönelik hava saldırılarının Türkiye ile koordineli olduğu iddiası ise Türk askeri kaynakları tarafından net bir dille yalanlandı. İdlib batısında Rus uçaklarının 10’dan fazla sorti yaparak gerçekleştirdiği hava saldırılarında bölgede bulunan merkez cezaevi de isabet aldı. Bir kısmı terör örgütü DEAŞ mensubu olan mahkûmlar kaçtı.Uğur ERGAN / ANKARA