Güncelleme Tarihi:
TÜRKİYE’ye uyum sağlayabildiniz mi?
Birçok konuda zorlanıyorum. Benimle iletişim halinde olanlar da benim mentalitem itibariyle zorlanıyor. Özellikle parti içinde Türkiye’de yeni olan göç ve diyaspora politikalarıyla ilgili bilgi ve bilinç düzeyini artırmaya çalışıyorum. Basın mensuplarıyla iletişimde zorlanıyorum. Türkiye’de basın çok sansasyonel bir dile sahip. Türkiye’de Meclis yasama organı. Ama yasamaya nerdeyse bürokrasi hakim. Bana göre ne toplum Meclis’i yasama organı olarak değerlendiriyor, ne de milletvekilleri.
Günlük hayatta, sokakta, trafikte uyum sağlayamadığınız noktalar var mı?
Ben Türkiye’nin geldiği konum, söylem ve iddialarıyla mevcut insan kaynakları gücünün örtüşmediğini görüyorum. İnsan kaynaklarının yetersiz olduğu kanaatindeyim. Trafik ahlakı, iş ahlakı konusunda Türkiye’de iddiayla gerçekler çoğu zaman örtüşmüyor. Türkiye’de maalesef uzmanlıklara çok değer verilmediğini görüyorum. İnsanların ilişkileri bilgiden uzmanlıktan çok daha etkin. Özellikle insanların kayrıldığını, yakınlık derecesi üzerinden tercih edildiğini düşünüyorum. Hayat Türkiye’de çok stresli ve çok yoğun. İnsanlar müthiş bir yarış içinde. Bu tabi insanların çok dinamik ve yaratıcı olmasını da beraberinde getiriyor. Diğer taraftan bu agresif eda insani ilişkilere de yansıyor. Mesela trafikte yol güçlünün hakkıdır. Türkiye’de sürücü bir yayanın karşıya geçeceğini görünce, yavaşlama yerine daha çok gaza basıyor. Yaya geçidinde hiçbir sürücü bırakın durmayı, yavaşlamıyor bile. Ben kendi şoförümü bile ikna edemedim bu konuda. Her ortamda güçlünün zayıfı ezmeye çalıştığı bir görüntü var. Herkes adaletli olunmasını bekliyor ama kendisinin de kayrılmasını istiyor. Böyle bir gariplik var.
Eğitim düzeyinin artırılması için daha fazla yatırım mı demek istiyorsunuz?
Yurtdışında 6 milyon insanımız var ama bu 6 milyon insanımızın sorunlarıyla ilgili bir diaspora politikamız yok. Yurtdışındaki gençlere, üniversite mezunlarına alternatifler sunabiliriz. Mesela KPSS sınavlarında eğitimini yurtdışında gören gençlere, eğitim gördükleri dillerde sınavlara girme imkanı sunabiliriz.
Bu konuda çalışmalarınız var mı?
Ben yurtdışının seçim bölgesi olması için daha önce kanun teklifini vermiştim. İkincisi bir kanun teklifi daha hazırladık. Başbakanın da desteğini aldım. Meclis’te daimi bir ihtisas komisyonu olarak göç ve diaspora komisyonunun kurulması. Bu kurulursa, yurtdışındaki vatandaşlar Meclis’in yasama ve denetim organının devamlı gündemi haline gelecek. Göç idaresinin göç bakanlığına dönüştürülmesi gerekiyor.
Gergin bir dönemden geçen Türkiye Almanya ilişkilerinin geleceğini, nasıl görüyorsunuz?
Türkiye Almanya ilişkilerinde özellikle son yıllarda bu ilişkilerin olumlu seyretmesinin önünde çok negatif etkenler ön plana çıktı. Sol Parti bugün PKK ile açık ittifak içerisinde. Yeşiller PKK’ya yakın olan unsurlarla çok yakın ilişkiler içerisinde. Bunlar Almanya’nın milli menfaatlerinin önüne geçerek, Türk Alman ilişkilerini belirleyebilecek, yönlendirebilecek bir potansiyele sahip.
Ama buna Türkiye’deki gelişmeler fırsat sunmuyor mu?
Tabii, dilimiz çok hissi. Türkiye’de dil maalesef çok tepkisel olabiliyor. Oysa çok daha soğukkanlı ve teknik bir dil kullanmalıyız... Avrupai bakış açısının kavranması konusunda Türkiye’de eksiklikler olduğu bir gerçek. Avrupa’nın Türkiye’yle ilgili eleştirilerinin bir boyutu itibariyle Avrupalıların düşünce mantığını daha iyi kavramak gerekiyor. Ama diğer tarafta Avrupa’da Türkiye’yle ilgili yayınlar da bunu destekliyor.
Avrupa, Türkiye nereye gidiyor sorusunu tartışıyor. Rusya ve Çin’e yöneliyor tartışmaları var. Türkiye Avrupa’dan uzaklaşıyor mu?
Ben AB’nin önümüzdeki bir yıl içerisinde çok ciddi kriz ve sorunlarla karşı karşıya kalacağını görüyorum. 2017 yılı içerisinde de Türkiye’ye yönelik somut perspektifin oluşturulamayacağı kanaatindeyim. Burada Türkiye ile sorunlar ön plana çıkartılıyor ama şu anda Avrupa da geldiği nokta itibarıyla Türkiye’yi ya da yeni üyeleri kaldırabilecek bir durumda değil. Terör bitmeden Türkiye’yi normal şartlara kavuşturmak mümkün olmayacağı gerçeğini de dikkate alarak, terörün bitirilmesi noktasında olağanüstü halin şartlarından istifade ederek en kısa zamanda tekrar Türkiye’nin AB’deki taleplerinin mücadelesini vermesi gerektiğini düşünüyorum. Normal üyelik olmasa bile bundan bağımsız bir biçimde Avrupa’nın temel kıstaslarının Türkiye’de de geçerli kılınması noktasında mücadelemizi sürdürmemiz gerekir.