Güncelleme Tarihi:
İlter Türkmen (Eski Dışişleri Bakanı):
“İran’ın nükleer silahlanma amacı herkesi rahatsız eden bir şeydi. Bunun için Türkiye’ye radar bile kuruldu (Malatya-Kürecik’i kastediyor). İran bölgede sakin bir politika yerine, agresif bir politika yürütüyordu. İran’ın bundan sonra daha barışçıl bir politika yürüteceğini düşünüyorum. Türkiye’nin bölgede ikinci plana düşeceği görüşlerine katılmıyorum. Şah zamanında da İran yine ‘Batı’nın cici bebeği’ idi. O zaman da Türkiye ikinci planda bir devlet değildi. Ne olursa olsun Türkiye şu anda İran’dan daha güçlü, dünyaya daha fazla entegre olmuş bir devlet. Sonra bizim ne olursa olsun bir büyük avantajımız var, ki bunu iyi kullanamıyoruz, o da Avrupa’ya entegre olacak bir devletiz. Sonuçta onlar başka tarafa bakıyor biz başka tarafa, batıya bakıyoruz. Ancak Ortadoğu’da İran’la rekabet durumunda olduğumuz da bir başka gerçek.”
Ümit Pamir (Emekli Büyükelçi):
“İran bir ‘devlet’ mi yoksa bir ‘dava’ mı? İran eğer bu anlaşmayı devlet gibi kabul eder, devlet gibi davranırsa, bu ‘Bölge için iyi ufuklar var’ demektir. ‘Hayır bunu ben geçici bir düzenleme olarak görüyorum, bölgeye yönelik siyasetimi değiştirmem’ diyecekse, bu başka bir şey. Bunun nasıl olacağını söyleyebilmemiz için de metnin tamamını görmemiz lazım. Ama Türkiye olarak özellikle aklımızda tutmamız gereken bir şey var ki o da, hangi tür rejime sahip olursa olsun, İran’ın bir nükleer yeteneği, kabiliyeti olduğu gerçeğidir. Nükleer yeteneğe sahip bir İran başka bir lige geçmiş olacaktır. Tabii ki genelde bölgeye olumlu bir yansıması olacaktır, bölge zaman kazanacaktır.”
Oğuz Çelikkol (Emekli Büyükelçi, eski Dışişleri Ortadoğu Dairesi Genel Müdürü):
“Nükleer silahlara sahip bir İran, bölgede çok sorunları ortaya çıkaracaktı. Suudi Arabistan gibi diğer ülkeler de bunu takip etme zorunluluğunu hissedeceklerdi. Bu engellenmiş oldu. Şimdi komşu İran’ın ekonomik bakımdan rahatlaması, elbette Türkiye ve diğer bölge ülkeleri açısından yeni ekonomik imkanları ortaya çıkaracaktır. İç savaşın yaşandığı Suriye, Irak ve Yemen’de İran’ın rolü bazen ön plana çıkıyor. Anlaşmadan sonra İran’ın bölge sorunlarının çözümü konusunda nasıl politikalar izleyeceği çok önem kazanıyor. Ekonomik imkanlar da elde etmiş olacak İran, bölgedeki sorunların barışçıl yollarla çözülmesi konusunda adım atarsa, bölgede siyasi istikrarın sağlanması konusunda da yeni imkanlar ortaya çıkacaktır.”
MİNİ YORUM: UZLAŞMA BÖLGEYİ NASIL ETKİLER
Nükleer anlaşmayla birlikte İran’ın ekonomik, siyasi ve jeopolitik nüfuzu artabilir.
İran, Ortadoğu’da Suudi Arabistan’ın başını çektiği Sünni ekseni karşısındaki Şii ekseninin başı görülüyor.
Tahran, Suriye’de Esad rejimi, Irak’ta Şiileri, Yemen’de Husileri, Lübnan’da Hizbullah’ı desteklemekle itham ediliyor.
İsrail, Tahran’ı bölgedeki varlığına yönelik en büyük tehditlerden biri olarak görüyor. Anlaşmayı ‘tarihi hata’ olarak nitelemesi de bundan.
Tahran, uzlaşmada samimiyse bölgesel sorunların çözümü için daha fazla enerji harcayabilir. Ancak anlaşmaya şüpheyle yaklaşanlar elde ettiği ekonomik faydayı Şii grupları desteklemek ve terör için harcayabileceği kuşkusu yaşıyor.
Anlaşılan P5+1’de de böyle bir kuşku var ki, silah yaptırımı 5 yıl daha, füze satışıyla ilgili yaptırımlar ise sekiz yıl daha sürecek. Her halükârda bölge İran’ın güçlendiği yeni bir döneme giriyor.