Türkiye’ye açık çek

Güncelleme Tarihi:

Türkiye’ye açık çek
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2007 00:00

Avrupa Birliği’nin salı günü açıklayacağı İlerleme Raporu, "Ankara’ya açık çek" olarak yorumlandı. AB’de Türkiye lobisi yapan CPS Stratejik Danışmanlık Grubu’nun Yönetim Kurulu Başkanı Tulû Gümüştekin, "ölçülü ve yapıcı bulunan" raporu Hürriyet’e değerlendirdi.

MERKEZİ Brüksel’de bulunan ve AB-Türkiye ilişkilerinde uzman olan halkla ilişkiler ve danışmanlık şirketlerinden CPS’in (Corporate & Public Strategy Advisory Group) kurucusu ve Genel Müdürü Tulû Gümüştekin, Salı günü açıklanacak olan İlerleme Raporu’nun dengeli olduğunu vurguladı. Gümüştekin’e göre, bir yıldır reform yapmayan bir aday ülkeye yönelik bir raporun, bundan daha "olumlu," "ölçülü" ve "yapıcı" biçimde kaleme alınması imkansız. Komisyon’un özellikle Türk kamuoyunda demokrasi geleneğinin yerleştiğini gözlemesi üzerine, son döneme dair eleştiriler raporda fazla vurgulanmadı.

Gümüştekin, "Neredeyse iki sayfada bir, reformları sürdürecek bir hükümetin AB’den her türlü desteği alacağı vurgulanıyor. İktidara bir yıllık açık çek veriliyor. Türkiye’deki muhalefetten hiç bahsedilmemesi de üstü kapalı bir eleştiri gibi" dedi.

TÜRKİYE’Yİ TARTIŞMAYIN

"AB’nin, sembolik de olsa hükümetten bir adım beklediğini" belirten Gümüştekin, İlerleme Raporu ile birlikte açıklanacak olan ve daha uzun vadeli bütünleşme perspektifini içeren Strateji Belgesi’nin de, "Birlik’in uzun vadedeki
/images/100/0x0/55eb5b4af018fbb8f8bbe934
sınırını Türkiye ve Batı Balkanları da içine alacak şekilde zımnen de olsa belirginleştirdiğini" söyledi. Gümüştekin’e göre, "Müzakerelerin ucu, doğası gereği açıktır" ibaresini "usulen" kullanan Komisyon’un bu belgeyle AB liderlerine verdiği asıl mesaj açık: "Türkiye’nin tam üyeliğini artık tartışmayın. Genişleme, AB için temel bir gereksinim."

Tulû Gümüştekin

ABD’nin önde gelen hukuk şirketlerinden Morgan Lewis & Bockius’un Brüksel ofisinde, AB rekabeti, ticaret ve gümrük hukuku konularında uzmanlaşan Tulû Gümüştekin, Türkiye-AB Gümrük Birliği hazırlık sürecine katıldı. 1999 Helsinki Zirvesi’nde Türkiye’nin AB adaylığı onaylanınca CPS Stratejik Danışmanlık Grubu’nu kurdu. CPS, Türkiye-AB ilişkileriyle ilgili stratejik, yasal ve finansal konularda özel sektöre danışmanlık ve lobi hizmeti veriyor. Merkezi Brüksel’de bulunan kurumun, Washington ve İstanbul’da ofisleri var.

İşte artılar ve eksiler

EKİM 2006-2007 döneminde Türkiye’nin AB yolundaki ilerleyişini inceleyen raporda, reform sürecinin devamı konusunda temel üç konu olan, ifade özgürlüğü, sivil iktidarın askeri alanı denetlemesi ve gayrimüslimlere ibadet özgürlüğünün genişletilmesi vurgulandı. Raporda, "301 kalksın" denmedi, ancak bu yasa maddesi ve benzeri olan diğerlerinin "Avrupa standartlarına kavuşturulması" gerektiği belirtildi. "367 kararında" Anayasa Mahkemesi’nin "bağımsızlık ve tarafsızlığını" sorgulatması da raporda eleştirildi.

Artıları ve eksileriyle rapor şöyle özetlenebilir:

DEMOKRASİ

27 Nisan sürecinde sorunlar oldu. MGK’nın sivil kimliği artık sorgulanmıyor, ama asker siyasette hala güçlü ve siyasi çıkışları çoğalıyor. Ayrıca parlamento barajı da halen bir sorun.

Türkiye, sivil toplumunun da katılımıyla demokrasi sınavını başarıyla geçti. Özgür ve adil bir seçim süreci, profesyonelce yönetildi.

KIBRIS

Ada’da çözüm için her iki tarafın da sorumluluğu görüldüğünü vurguluyor. Bu madde, Kıbrıs Rum Kesimi’nin Salı gününe kadar yapacağı baskılarla değişmezse çok önemli. Çünkü AB’nin kendi üyesini körü körüne savunmak yerine bunu yapması anlamlı.


Ek Protokol’e atıf yapılarak Türk limanlarının Rum gemilerine açılması talebi yineleniyor.

İNSAN HAKLARI

AİHM’ye başvurularda artış var. Gözaltı ve soruşturmalarda ihlaller yaşanıyor. Gayrimüslimlerin ve çingenelerin sorunları var. Kürtçe yayınlara yönelik zorlayıcı kısıtlamalar da sürüyor.

Sıfır tolerans politikası sayesinde işkence vakalarında azalma var. Dini özgürlükler genelde garanti altında. Güneydoğu parlamentoda daha iyi temsil ediliyor.

KADINLAR

Kadınların siyasi katılımı arttı, bu dönem parlamentoya iki misli kadın girdi.
Namus cinayetlerinde artış var. Kadına karşı hukuki ayrımcılık kalktı, ama sosyal yapıya bu yansımadı.

DİNK CİNAYETİ

Hrant Dink’in ölümü Türk toplumunu birleştirdi. Türk toplumun hassas olduğu konularda bile demokratik tartışma yapıldı.


Katil zanlılarına belirli bir destek de gözlendi. 301, Avrupa standartlarına getirilmeli, çünkü Türk hukuk sistemi ifade özgürlüğü konusunda bu standartlara hala uzak.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!