Güncelleme Tarihi:
“HEM Türkiye hem de AB tarafında, birbirine en üst seviyede bağlılık zorunlu ve her iki tarafın da çıkarına” diyen AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Berger aynı zamanda Türkiye ile AB’nin, Suriye konusunda temelde aynı çizgide olduğunu belirtti. Berger, “Türkiye’nin Astana sürecinde yaptıklarını, Rusya ve İran’la yürüttüğü çalışmaları takdirle karşılıyoruz” diye konuştu. Christian Berger, Hürriyet’in sorularına özetle şu yanıtları verdi:
Türkiye Suriye, Irak ve Afganistan’dan yaklaşık 4 milyon mülteciyi barındırıyor. Bu mültecilerle ilgili AB Türkiye’ye nasıl bir katkıda bulunuyor?
400 MİLYON EURO’LUK PROJE
◊ Türkiye’nin mültecilerle ilgili durumu ele alış tarzını ne kadar takdir ettiğimizi anlatamam. Özellikle de insani konularda. Türkiye’ye mültecilerle ilgili biz de destek veriyoruz. 2016 ve 2017’de 3 milyar Euro’luk yardım paketini mültecilerle ilgili projelere aktardık. Türkiye ve AB arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde 2018 baharında ikinci 3 milyar Euro için düğmeye basıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’la en son yaptığımız görüşmede bu parayı nasıl harcayacağımızı konuştuk ve Suriyeli çocukların eğitiminin en önemli konu olduğu hususunda görüş birliğine vardık. Özellikle de dil eğitimi çok önemli, çünkü şimdi yeni bir jenerasyon geliyor, bunlar ne tam olarak Arapça, ne de tam olarak Türkçe konuşabiliyorlar. Bunun bir sorun olduğunu düşünüyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı’yla aralık ayında imzaladığımız anlaşma gereği 400 milyon Euro’luk bir proje başlatıyoruz ve bu proje tamamen dil eğitimine, öğretmen yetiştirilmesine ayrılacak.
AB Dönem Başkanı Romanya, mart ayında bir Türkiye-AB Zirvesi’nin düzenleneceğini açıkladı, bu zirve AB ile Türkiye arasındaki bağların güçlendirilmesinde yeni bir ruhun yakalanmasını sağlayabilir mi?
DÖRT TOPLANTI
Türkiye ve AB arasında 2019’un ilk yarısında bir dizi toplantı planlandı. Gelecek hafta Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan, Avrupa ve Asya arasında malların taşınması konusunda ilerleme kaydedilmesi için düzenlenen toplantıya katılmak üzere Brüksel’de olacak. İkinci önemli toplantı, AB ve Türkiye arasındaki havacılık anlaşmasıyla ilgili olacak. Şubat sonunda İstanbul’da Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyalog toplantısı ve onunla bağlantılı olarak Avrupa Türk İş Forumu düzenlenecek. Mart ayında da AB ve Türkiye arasındaki ortaklık anlaşmasının en önemli idari yapılanması olan ‘Ortaklık Konseyi’ toplantısı var.
Türkiye’nin Brüksel’den üç temel talebi bulunuyor; birincisi vize serbestisi, ikincisi Gümrük Birliği’nin modernizasyonu, üçüncüsü de tam üyelik sürecinin yeniden canlandırılması. 2019’da bu üç konudan herhangi birinde gelişme beklemeli miyiz?
VİZE SERBESTİSİ
Vize serbestisinin temel kıstaslarından biri olan biyometrik pasaport şartı Türkiye tarafından yerine getirildi, ancak başka kıstaslar da var. Üyelik müzakereleri bir süre önce bir dizi sebepten dolayı durduruldu. 2019’da bununla ilgili bazı konularda önemli çalışmalar yapılacağını düşünüyorum. Bunlardan biri, Türk Hükümeti Reform Eylem Grubu’nu yeniden oluşturdu, ağustosta ve aralıkta toplandılar. Müzakere sürecine ilişkin yargıda reform yapılması, insan hakları eylem planı gibi bir dizi eylemi görüşüyorlar.
BRÜKSEL’DE SURİYE TOPLANTISI YAPILACAK
Suriye konusunda AB ve Türkiye aynı çizgide mi?
Evet, temel prensipler konusunda anlaşıyoruz. En önemli prensip de şu: Suriye’de siyasi bir çözüm görmemiz gerekiyor. Türkiye’nin Astana sürecinde ve başka birçok süreçte yaptıklarını, İran ve Rusya’yla çalışmalarını takdirle karşılıyoruz. Mart ayında Brüksel’de bir Suriye Konferansı düzenleyeceğiz ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da katılacak. Suriye’de siyasi çözüm seçeneğini kuvvetlendirmek için BM’ye nasıl destek olacağımızı konuşacağız. Bu çok önemli, çünkü mülteci konusuyla da bağlantılı. Dolayısıyla bu konuda da AB ve Türkiye aynı çizgideler.