Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı çok sıcak karşıladı bizi. Yaklaşık bir saat süren konuşmamızda, nisan ayı sonundaki Türkiye ziyaretini ve bu ziyaretten sonraki gelişmeleri değerlendirdi... İşte Hürriyet’in soruları ve Cumhurbaşkanı Gauck’un yanıtları:
Sayın Cumhurbaşkanı, yeni Türk mevkidaşınız Recep Tayyip Erdoğan. Kendisini Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinden dolayı kutladınız. Türkiye’ye yaptığınız ziyaret sırasında Türk hükümetine yönelttiğiniz eleştiriler nedeniyle sizinle, o zaman başbakan olan Sayın Erdoğan arasında anlaşmazlık çıkmıştı. Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilişkileri nasıl düzeltmeyi düşünüyorsunuz?
Türkiye, Almanya’nın sıkı ve dostane ilişkiler kurduğu önemli bir ortağıdır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gelecekte de teması sürdürme fırsatı bulacağıma inanıyorum. Bunun anlamı, neleri benzer gördüğümüz ve hangi konular hakkında farklı düşüncelere sahip olduğumuz hakkında konuşacağız demektir, insanların birbirine açık ve yapıcı davrandıkları canlı bir ilişkide olması gerektiği gibi.
Övgü ve eleştri
Türkiye’ye dört günlük ziyarette Kahramanmaraş, Ankara ve İstanbul’a gittiniz. İzlenimleriniz neler?
Türkiye’ye bu ilk ziyaretimdi ve pek çok etkileyici izlenimle doluydu. Pek çok şeyin yanı sıra kültürel gelenekler hakkında bir şeyler öğrendim ve çok aktif, modern bir sivil toplum tanıdım. Bir ülkenin gücünün büyük kısmını nasıl ekonomik gelişmeye ayırdığı ortadaydı ve yoksulluktan gelen pek çok insanın başarı hikâyesini dinlemek etkileyiciydi. Türkiye’nin çok sayıda Suriyeli mülteciye yardım etmesini büyük saygıyla karşılıyorum. Türkiye’nin bir bölgesinin Suriye’den fırlatılan roketlere karşı korunmasında destek olan Alman askerlerini ziyaret etmek de benim için mühimdi. Türkiye’nin kaydettiği ilerlemeleri takdir etmeyi ama aynı zamanda beni endişelendiren noktalara işaret etmeyi de önemli gördüm. Şu izlenimi edindim: Kalkınma halinde bir ülke ve örneğin insan hakları ve demokrasi gibi kritik konularda vatandaşların hükümete yönelttiği sorular üzerine yoğun tartışmaların yapıldığı bir ülke.
Türkiye’ye ilk kez gittiniz. İki ayağınızla da Avrupa topraklarında olduğunuz hissi var mıydı?
Maalesef kısa süreliğine oradaydım ama yine de cevabım: Evet. Bana aşina olan ve yeni gelenekler görüp tanıdım. Ama insanı düşünmeye sevk eden de, yeni ve bize önce yabancı gelen şeylerdir zaten. Türk toplumunun bir parçası çok laik, diğeri çok dindar. Bu iki parçanın nasıl bir arada varlığını sürdürdüğünü ve nasıl geçindiğini görmek heyecan verici. Bu konuda daha fazla şey öğrenmek isterim.
Müzakereler devam etmeli
Bazı çevrelerde Türkiye gibi İslami bir ülkenin AB’ye ait olmasının gerekmediği görüşleri var.
AB ile Türkiye, müzakere sürecinin içindeler. Ben bu sürecin devamından yanayım. Hıristiyan inancı AB’nin temelini oluşturan belgelerde tespit olunan bağlayıcı bir unsur değildir. Bu unsurlar, o belgelerde tanımlanan ve Avrupa olarak üzerinde mutabık kaldığımız değerlerdir. Hukukun üstünlüğü, sivil haklar, insan hakları, demokrasi ilkesi. Bunlara herkesin, ister AB üyesi ister üye olmak isteyen; tüm ülkelerin uyması gerekir.
Radikalleşme nasıl önlenir
IŞİD terör örgütünün ilerleyişinde nasıl bir tehlike görüyorsunuz?
İslam Devleti terör grubu hepimiz için bir tehlikedir. Bu cinayet şebekesinden kaçanlara yardım sağlamamız doğru ve önemli. IŞİD’in daha fazla felakete yol açmadan durdurulmasını sağlayan güçlere desteğiniz de doğru ve önemli. Ancak, bir şey daha gerekli: Radikalleştirilme tehlikesiyle karşı karşıya olan halkların kendilerine, devlet yönetiminde katılımı da kapsayan, bir yaşam perspektifi sunulmasına ihtiyaçları vardır.
Türk mutfağından çok etkilendim
Bir süre önce Berlin-Kreuzberg’de çiğköfte tattınız. Türk mutfağını biliyor musunuz?
Aslında o gün Kreuzberg’e orada yemek yemeye değil, hepsi birbirinden farklı göçmen geçmişleri olan bir grup gencin Almanya ve Alman olma konusunda görüşlerini alıp onlarla sohbet etmeye gitmiştim. Arabama binmek üzereyken, bir Türk büfe sahibi yanıma geldi ve “Bakın burada harika bir ikramım var, bir deneyin” dedi. İkramın çok lezzetli olmasından ayrı, beni asıl mutlu eden onun davetindeki içtenlikti.
Hiç rakı içtiniz mi?
Hayır, henüz denemedim.
Ama Maraş dondurmasını denediniz...
O dondurma gerçekten çok özeldi. Aslında Türk mutfağından genel olarak çok etkilendim.