Oluşturulma Tarihi: Ocak 13, 2018 10:09
Alman Dışişleri Bakanı ve Sosyal Demokrat Parti’nin (SPD) eski Genel Başkanı Sigmar Gabriel’in muhafazakarlara, aşırı sağcılara ve sağ popülistlere bırakmamak için heimat (vatan) ile leitkultur (öncü kültür) gibi değerlerin açık bir şekilde tartışılmasını gündeme getirmesi üzerine göçmen kökenli insanların çoğu gibi ben de kendi kendime “Benim vatanım neresi?” diye sordum.
EVET, ben
Türkiye’de doğdum.
Yıllar sonra ilçe olan Konya’ya bağlı Derebucak köyünde.
Çocukluğum ve gençliğimin bir bölümü Türkiye’de geçti.
İlk ve orta öğrenimimi Türkiye’de yaptım.
Çocukluğumdan beri doktor olmak istiyordum.
Tıp fakültesine girmek için sınavlarda yeterli puan alamadım.
Fransa’ya gidip tıp okumayı kafaya koydum.
Bu kararımı babama açtığımda, “Ne işin var Fransa’da? Git İstanbul veya Ankara’da başka birşey oku” dedi.
“Ben tıp okumak istiyorum, başka bir şey değil. İstanbul veya Ankara’ya giderim ama okumam. Senin paranı yerim” dedim.
Yıllar sonra rahmetli olan babam “Git nereye gidersen. Cehennemin dibine git” dedi.
Beddua ettiğinden değil, Anadolu’da genelde öyle denildiği için söylemişti bunu.
Tabii ben cehennemin dibine değil, 1969 yılında Fransa’ya gittim.
Bir süre Fransızca kurslarına katıldıktan sonra Strasbourg Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydımı yaptırdım.
Ama başaramadım.
*
Fransa’yı terk edip 1972 yılı sonlarına doğru
Almanya’ya geçtim.
Almanca öğrendim.
Bochum Ruhr Üniversitesi’nde Komünikasyon Bilimleri, Politik Bilimler ve Genel Dil Bilimleri okudum.
Öğrenimimi bitirip diplomayı cebime koyduktan sonra Hürriyet Gazetesi’nin Avrupa merkezi Frankfurt’ta muhabir olarak çalışmaya başladım.
Daha sonraki yıllarda Berlin ve Bonn’da çalıştım.
Hükümet Berlin’e taşınınca ben de yeniden Berlin’in yolunu tuttum.
1999 yılının sonlarından beri Berlin’deyim.
Evet, 38 yıllık Hürriyetçiyim.
Ama 45 yılı aşkın süredir Almanya’da yaşıyorum.
Ne zaman Türkiye’ye gitmek için yola koyulsam, içimi bir sevinç kaplar.
Ama Türkiye’den Almanya’ya dönerken de aynı sevinci yaşarım.
Çünkü Türkiye benim vatanım.
Ama Alman vatandaşı olmasam da, yıllardır yaşadığım ülke olduğu için Almanya da benim vatanım.
Yani ben kendimi hem Almanya’da hem de Türkiye’de vatanımda hissediyorum.
*
Türkiye’nin o dönemdeki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2011 yılında Almanya’ya resmi bir ziyarette bulunmuştu.
Almanya’nın o dönemdeki Cumhurbaşkanı Christian Wulff, Gül onuruna bir resepsiyon vermişti.
O günkü Hürriyet’te “İkisi de cumhurbaşkanım” başlıklı bir yazım yayınlanmıştı.
Alman cumhurbaşkanı beni görünce yanıma geldi.
“Bugünkü yazınızı bana tercüme ettiler. Gerçekten şahane bir yazı. Çok beğendim. Anlam yüklü bir yazı” dedi.
“Evet ben bu ülkede yaşayan göçmen kökenli insanların da, Alman vatandaşı olsun olmasın Türk kökenlilerin de cumhurbaşkanıyım” dedi
Tabii Alman Cumhurbaşkanı Wulff’un iltifat dolu bu sözleri beni çok sevindirdi.
Ama gerçek buydu.
*
Cumhurbaşkanı Gül, benim de cumhurbaşkanımdı.
Alman vatandaşı değildim.
Ama yaşamımın büyük bir bölümü bu ülkede geçmişti.
İşte bu yüzden Alman Cumhurbaşkanı Christian Wulff da benim cumhurbaşkanımdı.
Yıllardır tanıdığım Federal Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in de böyle düşündüğünden hiç şüphem yok.