Güncelleme Tarihi:
Temel hak ve özgürlükler alanında son dönemde yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle Avrupa tarafından sıkça eleştirilen Türkiye yeni bir riskle karşı karşıya. Türkiye’yi Avrupa Birliği’yle üyelik müzakerelerine başlamadan hemen önce 2004’te siyasi izleme sürecinden çıkaran Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), 2017’nin ilk yarısında Türkiye’nin statüsüne ilişkin karar verecek. Geçtiğimiz yıllarda Türkiye’nin izleme sonrası diyalog sürecinden çıkarılıp çıkarılmayacağı tartışılırken gelinen aşamada tekrar izleme sürecine alınıp alınmayacağı tartışılmaya başlandı.
İzleme süreci, insan hakları ve hukuk devleti alanında yükümlülüklerini yerine getirmemiş ülkeler için devreye sokuluyor. Türkiye şu aşamada bu yükümlülüklerini kısmen yerine getirmiş ülkeler arasında sayıldığı için izleme sonrası diyalog sürecinde yer alıyor.Bu tartışmanın zemin kazanmasında Türkiye’nin 2004’te belirlenen yol haritasındaki 12 talepten büyük bölümünü yerine getirmemesi ve insan hakları ile hukukun üstünlüğü alanında yeni sorunlar yaşaması etkili oldu. AKPM içinde Türkiye’nin tekrar izleme sürecine alınmasından yana olanların sayısının azımsanmayacak düzeyde olduğu dün, “Türkiye’deki demokratik kurumların işleyişi” başlıklı sert eleştiriler içeren raporun 24’e karşı 96 oyla kabul edildiği oturumda net şekilde görüldü. İzleme konusu bu rapora da eklenmeye çalışıldıysa da raportörlerin karşıt görüş bildirmesi sayesinde sonuç elde edilemedi.
DENETİM KASIMDA
İzleme Komitesi yetkililerinin kasımda Türkiye’ye gelerek bazı inceleme ve temaslarda bulunması ve sonrasında bir rapor hazırlamaları öngörülüyor. Raporun Nisan 2017 ya da Haziran 2017’de gerçekleştirilecek AKPM Genel Kurulu’nda ele alınması bekleniyor. Türkiye’nin raporun ele alınmasına kadar kendisine yönelik talepleri karşılaması gerekiyor. AKPM, Türkiye’nin izleme sonrası diyalog sürecindeki statüsünün sürüp sürmeyeceğini 2013’te ele almış ancak 2004’te belirlenen yol haritasında yer alan unsurların tamamının hayata geçirilmemesi nedeniyle Ankara’nın iki yıl daha bu süreçte kalmasına karar verilmişti.Denetim süreci tamamen kapatılmış bir demokrasi, Avrupa standartlarına ulaşmış bir demokrasi anlamına geldiğinden bu sürecin tüm unsurlarıyla sona ermesi Türkiye açısından büyük önem taşıyor.
ADIM BEKLENİYOR
AKPM, Türkiye’yi denetim sürecinden çıkardığı 2004’te aldığı kararda, 12 maddede adım beklediğinin altını net şekilde çizmişti. 1982 Anayasası’nın değiştirilmesi, yüzde 10’luk seçim barajının değiştirilmesi, vicdani ret hakkının kabul edilmesi ve askerliğe alternatif olacak sivil hizmet oluşturulması, mültecilerle ilgili Cenevre Konvansiyonu’na yönelik coğrafi sınırlamanın kaldırılması gibi istekler bu maddeler arasında yer alıyordu.Türkiye’nin denetim sürecinin tam olarak kapatılmamasında ifade özgürlüğü, eğitimle bağlantılı olarak laiklik ilkesi, sendikal haklar, LGBT hakları, toplanma özgürlüğü, güvenlik birimlerinin orantısız güç kullanımı, Türk Ceza Kanunu, Terörle Mücadele Yasası ve o dönemdeki Ergenekon, Balyoz ve KCK gibi davalardaki savunma hakları gibi başlıklar etkili olmuştu.Türkiye’nin tekrar izleme sürecine alınması bir bakıma “12 yıl geriye dönüş” anlamına gelecek. AKPM’nin izleme sürecinde yer alan bir ülkenin AB’yle üyelik sürecini “her şey normalmiş gibi” yürütme şansının bulunmaması Türkiye açısından ikinci bir risk faktörü niteliği taşıyor.