Güncelleme Tarihi:
Raporda, Türkiye’nin 2009’dan beri basın özgürlüğünde 11 puan, geçen seneden beri de 3 puan aşağı düştüğü belirtildi. Böylece basın özgürlüğündeki kötü puanı 100’ü zerinden 65’e çıkan Türkiye, Ukrayna (58) gibi savaşın yaşandığı, Kuveyt (59) gibi demokratik olma kaygısı taşımayan bir rejimin bulunduğu ülkelerin arkasında kaldı. Türkiye, 199 ülke arasında Malezya ve Pakistan’la aynı puanı almakla birlikte alfabetik sıradan ötürü 144’üncü sırada yer aldı.
Raporda Türkiye’ye ilişkin şu değerlendirmeler yer aldı:
• Türkiye’de hükümet, bazı agresif yasal değişiklikler Anayasa Mahkemesi tarafından geri çevrilse de, mahkeme kararı olmadan web sitelerini bloke etmek için sürekli olarak telekomünikasyon otoritesinin yetkilerini genişletmeye çalıştı.
• Diğer yasalar, MİT’e izleme ve ülkedeki herhangi bir kurum tarafından tutulan bilgilere erişim konusunda büyük bir erişim verdi.
• Kadın gazeteciler, karalama kampanyasından küfre, tehditten cinsel saldırılara, kişisel bilgilerin dolaşıma sokulmasına hırçın ve cinsiyet eksenli saldırılara maruz kaldılar. Türk gazeteci Amberin Zaman, son yıllarda yüz yüze kaldığı bu korkutma dalgasını bir linç olarak tanımladı. Eylül ayında New York Times muhabiri Ceylan Yeğinsu, IŞİD’in Türkiye’den militan toplamasını konu alan haberine eşlik eden fotoğraftaki altyazı nedeniyle benzer sözlü saldırılarla karşılaşmıştır. Hükümet yanlısı medya kendisini vatan haini olarak nitelemiştir.
• Türkiye’de medya ortamı, hükümet muhalifler için alan kapatma yönünde daha agresif biçimde hareket edince kötüleşmeye devam etti.
• Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığına seçilen önceki Başbakan Erdoğan dahil üst düzey politikacıların gazetecilere karşı sözlü saldırılarını, sıklıkla hedef gösterilen gazetecilere yönelik sosyal medya kanalıyla yapılan tacizler ve hatta ölüm tehditleri izledi.
• Şubat 2014 tarihinde meclisten geçen Beşinci Yargı Paketindeki en önemli değişikliklerden biri ile azami tutukluluk süresi 10 yıldan 5 yıla düşürülmüştür. Bu değişiklik, yargılanmakta olan bazı tutuklu gazetecilerin tahliye edilmesini sağlamıştır. Ancak, Aralık 2014’de Meclis’te kabul edilen Ceza Kanunu ile Ceza Usulü Kanundaki değişikliklerle kişilerin veya meskenlerin aranması için gerekli kanıtların eşiği “makul şüpheden”, “somut delillere dayalı güçlü şüpheye” indirilmiştir.