Güncelleme Tarihi:
Brüksel merkezli düşünce kuruluşunun "Türkiye'nin İsrail ve İran krizi" başlıklı raporunda, "ABD ve AB ülkeleri, Türkiye için 'Doğu'ya dönüyor', 'İslam blokuna katılınıyor' ve 'Batı'ya sırtını dönüyor' gibi basit klişeleri kullanmaktan vazgeçsin. Türkiye'nin Avrasya'da, Balkanlar'da, Afrika ve Ortadoğu'da Müslüman ve Hristiyan devletlerle yeni dış politika taahhütleri en başta ve öncelikle ekonomik. Ticaret ve yatırımlarının, sosyal, eğitimsel ve popüler bağlantılarının, ekonomik ve entelektüel inovasyon kaynağının hepsi ayrılmaz bir şekilde AB ülkelerine ve ABD'yle bağlantılı" denildi.
Raporda Türkiye'nin kazandığı stratejik bağımsızlığa dikkat çekilerek "Türkiye son 20 yılda büyük ölçüde değişti. Daha zengin, kendine daha çok güvenen ve artık yalnız Washington veya Brüksel'e bağımlı olmayan bir ülke haline geldi" tespiti yapıldı.
"Bir yandan Ankara kendi önem ve kapasitesini gözünde büyütmezken, diğer yandan Batılı ortakları Türkiye'nin kendi bölgesinde ve ötesindeki hakiki önemini tanıyarak onunla üst düzeyde, sessiz ve yapıcı bir şekilde konuşmaya daha fazla zaman ayırmalıdır" denilen raporda, bu amaç doğrultusunda Washington ve Ankara'nın düzenli diyalog ve daha iyi koordinasyon için yeni mekanizmalar oluşturması tavsiye edildi.
Raporda Türkiye'nin AB yolculuğuna kararlılıkla devam ederken, Fransa ve Almanya'nın Türkiye'ye verdikleri üyelik sözüne bağlı kalmaları gerektiği vurgulanarak şu ifadelere yer verildi:
"AK Parti liderleri, 2005 yılından beri Almanya'nın ve 2007'den beri Fransa'nın Türkiye'ye verdikleri AB'ye üyelik sözüne ihanet ettiklerini söylerken haklılar. Fakat kızgın söylem cevap değil. Bunun yerine, hala meyve vermeye devam eden ortaklığın kuşku duyulmayacak faydaları konusunda, Türk ve Avrupa kamuoyunu ikna etmek için istikrarlı çalışmaya devam etmeliler."
AB ve ABD'ye "Türkiye'ye yaklaşırken daha adil olun" çağrısı yapılan raporda, bu iki gücün İran ve İsrail konusundaki kendi politikasını, Türkiye'yi dikkate almadan Batı veya Avrupalı politikası diye sunmaması istendi.
Türkiye'nin İsrail ve İran politikasını derinlemesine analiz eden raporda, Türkiye'ye, bölgesel sorunlarda diğer arabulucularla yakından çalışma fırsatlarını değerlendirirken taraf olmaktan ya da bu tür bir algıya neden olacak görüntülerden kaçınması tavsiye edildi.
İsim verilmeden çok sayıda yetkili ve diplomatik kaynakla görüşülerek hazırlanan raporda, Türkiye ve Brezilya'nın İran'la imzaladığı nükleer yakıt takası anlaşmasıyla ve İsrail'in Mavi Marmara baskınıyla ilgili önemli detaylara yer verildi.
MAVİ MARMARA BASKINI
Raporda ismi açıklanmayan bir Türk yetkiliye dayandırılarak, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Başkanı Bülent Yıldırım'a Gazze'ye yardım gemini konusunda, "Bunu yapmayın, Tehlike var" dediği, fakat "Biz barışçıl bir grubuz, sivil toplum örgütüyüz. Bize birşey olmaz" cevabı aldığı iddia edildi.
Söz konusu raporda aktarıldığına göre, Mavi Marmara baskını öncesinde İsrail'le görüşmeler yapan bir Türk yetkili: "Onlar (İsrailliler) bizi bilgilendirmedi. Yanlış sinyaller verdiler. Bilinçli olarak bizi yanılttılar. (Eğer dürüst olsalardı) bu olay asla yaşanmazdı" değerlendirmesinde bulundu. Talep etmiş olsalardı İsraillilere, yardımın gemilere yüklenirken gözlem yapma imkanı tanıyacaklarını söyleyen yetkili, "Fakat bizden hiçbir şey istemediler. Sanki gemilerin (Gazze) yolculuğuna izin verdiklerini düşündüm" şeklinde konuştu.
İRAN'IN NÜKLEER PROGRAMI
Raporda, Türkiye'nin Batı'da büyük tepki çeken BM Güvenlik Konseyi'ndeki İran'a yeni yaptırımlar oylamasında 'hayır' demesiyle ilgili ismi açıklanmayan bir AK Parti yöneticisinin "Hedefimiz (ABD ve AB'yle) aynı. Sadece yaklaşımımız farklı. Eğer Amerikalılar (İran'la Türkiye ve Brezilya arasında imzalanan) Tahran Anlaşmasını denemek için 1 ay daha bekleseler ve bu anlaşma başarısız olsaydı, biz de onlar gibi yaptırımlar için oy kullanırdık" dediği aktarıldı.
İsmi açıklanmayan Avrupalı bir diplomat ise Uluslararası Kriz Grubuna verdiği mülakatta "Türkiye (İran konusunda) bizim hedeflerimizi paylaşıyor mu? Evet. Sadece (farklı) taktikler sözkonusu. Fakat bazen (Türkiye'nin tutumu), sadece taktiksel görünüyor. Elbette bölgede yaşananlar bizden çok Türkiye'yi ilgilendiriyor, fakat ellerinde sadece hafifletme stratejisi, kısa vadeli milli çıkarları var. Bu sadece İran'la değil, bütünüyle farklı jeopolitik çevreyle ilgili. Türkiye uzun (vadeli) bir oyun oynuyor olmalı" yorumunu yaptı.