Güncelleme Tarihi:
SIEMENS Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Hüseyin Gelis, Almanya Federal Cumhuriyeti tarafından siyasi, ekonomik, kültürel, manevi ve fahri alanlardaki başarılarından dolayı 1951 yılından bu yana verilen ‘Liyakat Nişanı’na layık görüldü. Gelis’e Nişan, Almanya Federal Cumhuriyeti’nin Tarabya’daki tarihi yazlık rezidansında düzenlenen resepsiyonda, Almanya Büyükelçisi Martin Erdmann tarafından takdim edildi. Resepsiyona Türk ve Alman iş dünyası ve medyasından temsilciler, Hüseyin Gelis’in ailesi ve çok sayıda davetli katıldı.
Büyükelçi Erdmann, Liyakat Nişanı’nın Almanya için ifade ettiği anlam ve öneme değindi. Hüseyin Gelis’in 40 yılı aşkın süredir yedi farklı ülkede Siemens çatısı altında sürdürdüğü çalışmalarından da söz eden Erdmann; ekonomik, siyasal ve kültürel alanlarda Türkiye ve Almanya arasında kurduğu köprüden dolayı Gelis’e teşekkür etti. Erdmann, Almaya Federal Cumhuriyeti’nin ‘Liyakat Nişanı’nı Almanya Federal Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier adına Hüseyin Gelis’e takdim etmekten büyük onur duyduğunu sözlerine ekledi.
ABDÜLHAMİT HEDİYE ETMİŞTİ
Liyakat Nişanı’nı ailesi ve tüm Siemens Türkiye çalışanları adına gururla teslim aldığını ifade eden Hüseyin Gelis, konuşmasına resepsiyonun gerçekleştiği mekanın hikayesine değinerek başladı. Tarabya Rezidansı’nın Osmanlı Padişahı ikinci Abdülhamit tarafından Alman İmparatorluğu’na 1880 yılında hediye edildiğini anlatan Gelis, rezidansın Almanya ve Türkiye arasında yıllardır süren dostluğun sembollerinden biri olduğunu vurguladı. Gelis sözlerine şöyle devam etti:
“Yine Osmanlı Padişahı ikinci Abdülhamit tarafından, Siemens’in kurucusu Werner von Siemens’in iki oğlu Wilhelm ve Arnold’a, 1898 yılında, üzerinde ‘Sadakat, Hamiyet, Gayret’ yazan bir Nişan takdim edilmişti. Osmanlı Devleti’ne bağlılığı ve faydası tecrübe edilmiş kişilere verilen bu nişan, ülkeler arası güvene dayalı ilişkiyi sembolize ediyordu. Ben de gururla teslim aldığım ‘Liyakat Nişanı’na; sadakat, hamiyet ve gayret kelimelerine odaklanarak, paydaşlarımızın bize verdiği sorumlulukların bilinciyle, ilişkilerin sürekliliğini ve birliğini sağlamaya yönelik gösterdiğim gayretler nedeniyle layık görüldüğüm inancındayım. Almanya ve Türkiye arasında yıllar öncesinde kurulan dostluk köprüsüne benim de bir katkım olduysa ne mutlu bana.”