Güncelleme Tarihi:
Afrika ülkesi Sudan’da 2021 yılındaki askeri darbeden beri ülkeyi ortaklaşa yöneten iki güç, resmi ordu ve paramiliter yapı Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki gerilim 15 Nisan'da silahlı çatışmaya dönüşmüşü.
Bölgede çatışmalar devam ederken Sudan'da mahsur kalan Türk vatandaşlarının tahliyesi başladı. İlk kafilede tahliye edilenler arasında Şükrü Tapan (60) ve eşi Leyla Tapan (57) çifti de vardı. Bir tekstil firmasında yönetici olarak çalışan Şükrü Tapan, 19 Şubat'ta iş için Sudan'a gitti.
Bir tekstil firmasında yönetici olarak çalışan Şükrü Tapan, “1974 yılından beri tekstil işi ile uğraşıyorum. 19 Şubat'ta Sudan'a gittim, 1 ay sonra 18 Mart'ta eşim geldi. Araçların azaldığını ve hareketlilik olduğunu fark ettik. Tedirgindim ama yine de işe gittim. Ya sağımıza ya da solumuza bomba düşüyordu, binalar yıkılıyor, arkamızdaki benzinlik patlıyordu. Dolayısıyla korkumuz yükseldi. Baktık uçaklar da tutuşmaya başladı. Ne yapacağımızı bilemedik. Acil durum olarak mesajlar gelmeye başladı. Apartmanda kimse kalmadı. Normal Sudanlı vatandaş kalmadı. Aşağı indik ama askerlerle karşı karşıya kaldık. Suyumuzu ve çantamızı aldık ancak pasaportumu unuttum. Canımızı kurtarmak için çıktık ve otele gittik. Bütün binaların giriş katları bombalanmıştı, klimalar, trafolar patlatılmıştı. Dükkanlar yağmalanmıştı, cesetler vardı, araçların içinde insanlar vurulmuştu. Yollar hep kapalıydı. İnternet yok, iletişim yok. Eşim çok etkilendi. Hep 'Hakkınızı helal edin' dedik ama bunu söylemek çok kötü. Otelden sonra bir kampın içine götürüldük. Türk Havayolları personellerine teşekkür ederim. Çocuklar gelip pasaportum olmamasına rağmen beni yolcu tarafına geçirdi. Bir saatlik yolcuğun ardından Addis Ababa'ya iniş yaptık. Allah'ım çok şükür medeniyet gördük, insan gördük" diye konuştu.
Eşinin kalp rahatsızlığı nedeniyle Sudan'a giden Leyla Tapan, “O belirsizliği yaşamak bana çok acı verdi. Vatanımıza, çocuklarımıza kavuşur muyuz diye çok düşündüm. Biz arabalara bindik ama arkamızda halk kaldı. Orada yaşayan insanlar var, onları düşünüyorsunuz. İki grup savaş içinde ama halk çaresizlik içerisinde. Bütün eziyeti halk yaşıyor. Kaderinin vermiş olduğu zulmü yaşıyor" şeklinde konuştu.
Şükrü ve Leyla Tapan çiftinin Sudanlı manevi kızları Arafa İbrahim Hasan ise, “Evde yaşlı annemiz, teyzemiz var. 5 tane çocuk var. 'Nereye gideceğiz' diyorlar. Gerçekten anne babamı görmüş gibi hüngür hüngür ağladım. Memleketimin çaresizliğine ağladım. Bizi korumaları yerine bizi ezmelerine ağladım. Ağlamaya devam edeceğim, Allah'a sığınıyorum" dedi.