Güncelleme Tarihi:
Dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışmalarda etkili olduğu görülen Türk yapımı İnsansız Hava Araçlarına (İHA) Afrika ülkelerinden de talep giderek artıyor.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgaline karşı Batı kaynaklı ağır silahlar ve roketatarlar gelmeye başlamadan önce Kiev hükümetinin elinde kullanabileceği bir silah vardı: Bayraktar TB2 İHA'ları.
Türk yapımı bu silah, 2020'deki Dağlık Karabağ savaşında Azerbaycan'ın Ermeni zırhlı güçlerini yenmesine ve geniş toprakları geri almasına yardımcı olmuş ve etkinliğini kanıtlamıştı.
Ancak Bayraktar hayranlığı sadece Doğu Avrupa ve Kafkasya ile sınırlı değil.
Geçtiğimiz haftalarda, Burkina Faso'dan güneye doğru ilerleyen cihatçı grupların sızmasını engellemek için mücadele eden Batı Afrika ülkesi Togo'ya Bayraktar TB2 sevkiyatı yapıldı.
Mayıs ayında ise Nijer, Sahra Çölü'nün güneyindeki Sahel bölgesinde ve Çad Gölü çevresinde isyancı gruplara karşı yürüttüğü askeri operasyonlar için 6 adet TB2 satın aldı.
Bayraktar'ın diğer Afrikalı müşterileri arasında Etiyopya, Fas ve Tunus yer alırken Angola da ilgisini ifade etti.
Ancak bu güçlü gözetleme ve saldırı silahları kıtada ilk olarak 2019 başlarında Libya'da kullanıldı. Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Trablus merkezli hükümete bağlı güçler, doğudaki General Halife Hafter liderliğindeki isyancıları bu silahlar yardımıyla durdurmuştu.
Afrikalı alıcılar, özellikle de yoksul ülkeler için İHA'lar, pilotlu jetlerden oluşan geleneksel hava saldırı gücü kurmak için gereken büyük ekipman maliyeti ve uzun eğitim dönemine gerek kalmadan önemli bir hava gücü oluşturma şansı sunuyor.
Bu durum Nijer ve Togo gibi ülkeler için özellikle cazip.
CİHATÇI GRUPLARLA MÜCADELE
Bu ülkeler, Sahel bölgesinin çalılık arazisinde hareket halinde ve motive cihatçı militanlara karşı mücadele ediyor. Cihatçı gruplar, motosikletli mobil birimler halinde, ücra yerlerdeki güvenlik güçlerine, jandarma karakolları, sınır geçişleri ve sivil topluluklara pusu kurup saldırılar düzenliyor.
Nijer ordusu yıllardır bu sorunla boğuşuyor ve başkent Niamey'e birkaç saat mesafede, Burkina Faso ve Mali sınırında militanlarla savaşıyor.
Hükümet birlikleri ayrıca ülkenin güneydoğusunu Boko Haram ve Batı Afrika Bölgesi İslam Devleti (ISWAP) saldırılarından korumak için zorlu bir mücadele veriyor.
Ancak Togo için cihatçı tehdit nispeten yeni ve endişe verici bir durum.
Geçtiğimiz on yıl içinde cihatçı militan grupların faaliyetleri orta Sahel'de (Mali, Burkina Faso ve Nijer) ve Fildişi Sahili, Gana, Togo ve Benin gibi kıyı ülkelerinin iç kesimleriyle sınırlı kaldı.
Ancak son zamanlarda, silahlı grupların Burkina Faso'nun büyük bir kısmına ve bu dört devletle sınır boyunca uzanan kırsal alanlara yayılmasıyla birlikte tablo değişmeye başladı.
2019'un sonlarına doğru güvenlik güçleri militanların kuzey Togo'ya sızdığına dair veriler tespit etti.
Başlangıçta savaşçılar sadece dinlenmek ve güç toplamak için saklanıyor ancak Lome hükümeti, Batı Afrika kıyılarındaki diğer hükümetler gibi, tehdidin büyüyebileceğinden endişe duyuyordu.
Komşu Fildişi Sahili 2016'da Grand Bassam tatil beldesinde 19 kişinin ölümüne yol açan bir cihatçı saldırısına maruz kalmış, ardından 2020'de kuzeydoğuda güvenlik güçleriyle saldırılar ve çatışmalar yaşanmıştı.
Militanlar Benin'deki Pendjari Ulusal Parkı'nda iki Fransız turisti kaçırdığında ise yerel bir vahşi yaşam rehberi hayatını kaybetti. Turistler daha sonra Burkina Faso sınırında kurtarılırken çıkan çatışmada iki Fransız askeri öldürüldü.
Togo'ya yönelik ilk doğrudan baskın geçtiğimiz Kasım ayında Sanloanga'da gerçekleşti. Ardından 11 Mayıs'ta onlarca militan Burkina Faso yakınlarındaki Kpék-pakandi'de bir ordu karakoluna saldırarak sekiz askerin ölümüne ve 13'ünün yaralanmasına neden oldu.
Askerler karşılık vererek bazı saldırganları öldürdü. Haziran'da hükümet Togo'nun en kuzey bölgesi Savanes'de olağanüstü hal ilan etti.
Ancak bu, sınır bölgesinde faaliyet gösteren ve Mali merkezli cihatçı silahlı gruplardan oluşan Cemaat Nusra el İslam ve Müslim'e (JNIM) bağlı olduğu düşünülen cihatçıları caydırmak için yeterli olmadı. Temmuz ayında meydana gelen bir başka olayda da iki asker öldürüldü.
Cumhurbaşkanı Faure Gnassingbé moral vermek amacıyla bölgeyi gezdi. Ancak cihatçıların şiddetinden etkilenen Sahel'in diğer bölgelerinde olduğu gibi burada da olaylardan kötü etkilenen bazı yerel halk köylerini terk ediyor.
On yıllardır iktidarı tekelinde tutmaya alışkın olan rejim, militan tehdidiyle başa çıkmak için birleşik bir ulusal strateji geliştirme çabasıyla muhalefet partileriyle müzakere ihtiyacı bile hissetti.
Ancak nihayetinde doğrudan askeri güç kullanımı da olmak zorunda. Bu noktada Bayraktar İHA'ları devreye giriyor ve Nijer gibi Togo'ya da militan savaşçı gruplarını tespit etmek ve onlara karşı saldırı düzenlemek için kendi ulusal hava gözetleme kapasitesini sağlıyor.
Sahel bölgesinde İHA kullanımı yeni değil. Hem Fransa hem de ABD'nin Nijer'de hükümetin güvenlik stratejisini desteklemek üzere faaliyet gösteren İHA üsleri var.
Federal hükümetin Tigray Halk Kurtuluş Cephesi ile mücadele ettiği Etiyopya gibi daha büyük güçler için İHA'lar, genel askeri kapasiteyi genişletmek için önemli araçlar.
Hem Togo hem de Nijer için Türkiye ile tedarik ortaklığı, eski sömürgeci güç Fransa ile yakın güvenlik ortaklıklarına bağımlılığı azaltma konusundaki kamuoyu tedirginliğini giderme bakımından siyasi açıdan da faydalı.
Ankara açısından da cazip yanları var: "İHA diplomasisi" ve askeri ortaklık, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sahra'nın güneyine yönelik dış politikasında önemli bir araç haline geldi ve havaalanıyla diğer kilit altyapıların inşası gibi daha uzun süredir devam eden politikaların tamamlayıcısı oldu.