Güncelleme Tarihi:
ABD’de, ilk döneminde seçilen bir başkanın ‘ilk yüz günü’, bu sürecin genellikle yeni başkanın gücünün ve etkisinin en güçlü olduğu dönem olarak kabul edilmesi nedeniyle, başkanın başarısı ve kabiliyetlerinin önemli bir ölçüsü olarak kabul ediliyor. ABD Başkanı Donald Trump, ABD’de sembolik bir anlamı bulunan ‘ilk yüz gün’ süre dilimini dün doldurdu. Uzmanlar, seçim kampanyasının en önemli ayaklarından birini oluşturan Ortadoğu politikası konusunda, Trump’ın vaatleriyle uyuşan bir görüntü vermediğini düşünüyor. Kısa süre önce ‘başkanlığının tahmin ettiğinden zor olduğunu söyleyen’ Trump, göreve başladıktan sonraki ‘heyecanıyla’ kendi yönetiminin Ortadoğu’ya barış getireceğini umduğunu söylemişti.
OBAMA’YI TEYİT EDİYOR
hürriyet.com.tr’ye konuşan Oklohoma Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları Merkezi Direktörü Joshua Landis, Trump’ın ABD eski Başkanı Barack Obama’nın dış politikasını ‘teyit ettiğini’ söyledi. Landis’e göre, Trump’ın Obama döneminde açıklanan ‘kimyasal silah’ konusundaki kırmızı çizgiye sadık kalması ve Esad’ın görevden ayrılması yönünde açıklamalar yapmasına karşın Esad’ı devirecek birincil güç olmaktan kaçınması, bir önceki dönemde uygulanan Ortadoğu politikasını teyit anlamı taşıyor. Landis, Trump’ın seçim kampanyasında ‘Ortadoğu’daki aptalca savaşlardan’ kaçınma sözü vermesine rağmen ABD’yi Afganistan, Irak, Suriye ve Yemen’deki krize daha fazla müdahil ettiğini öne sürdü.
SURİYE'DE ÖNCELİK AYNI
Seçim kampanyası döneminde ve başkanlığının ilk haftalarında ABD’nin Suriye’deki krizin içine daha fazla girmesini istemediğini söyleyen Trump, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a bağlı güçlerin Han Şeyhun’da kimyasal saldırı düzenlediği yönündeki kanıtların üzerine Nisan ayının başında Suriye’ye Tomahawk füzeleriyle saldırdı. Böylece ABD, 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşında ilk kez rejimi doğrudan hedef almış oldu. Buna karşın, Trump yönetimi birçok kez Suriye’deki önceliğinin Beşar Esad’ın devrilmesi değil, DEAŞ’ın yok edilmesi olduğunu açıkladı. Trump’ın Suriye’nin kuzeyindeki PKK bağlantılı Kürt gruplarla işbirliğine gitmesi ve Rakka operasyonundaki belirsizlik Türkiye’yi memnun etmekten uzak..
TRUMP’IN NİYETİ NE?
Ortadoğu uzmanı Landis, Trump’ın Suriye politikalarıyla Türkiye’yi şu an için ABD’nin karşısına konumlandırdığını söyledi. Trump’ın DEAŞ’a yönelik daha agresif bir politika izlemesi ve Esad rejimini gözardı etmesinin Türkiye’yi kızdırdığını aktaran Landis, ABD’nin Kürt müttefiklerinin Türkiye tarafından bombalanmasının bu politikanın daha karmaşık bir hale geleceğinin göstergesi olduğunu belirtti. Trump’ın bir problem çözerken, diğerlerini de yaratmaya başladığını belirten Landis, net bir geri çekilme politikası olmadan, Trump’ın Suriye’ye daha fazla asker gönderdiğini söylerken, “Fırat bölgesinde Trump’ın niyetinin ne olduğunu ve bu bölgeyi kime vereceğini hâlâ bilmiyoruz” yorumunda bulundu.
İRAN’A BASKI NE BOYUTTA?
Seçim kampanyasında 2015’te İran’la imzalanan nükleer anlaşmayı sık sık eleştiren Trump, İran’ı ‘terörist devlet’ olarak tanımlayarak, Obama’nın İran politikalarından sert bir dönüş yaptı. İran’la imzalanan nükleer anlaşmaya ‘direndiği’ için emekli edildiği söylenen ve İran’ı Ortadoğu’daki en büyük rakip olarak adlandıran General Jim Mattis’i savunma bakanlığına atayan Trump, Ortadoğu’daki en net tutumunu İran’a karşı aldı.
Foreign Policy dergisi için kaleme aldığı makalede Trump’ın ilk 100 gününü değerlendiren uluslararası ilişkiler uzmanı Stephen Walt, Trump’ın İran’la imzalanan nükleer anlaşma konusunda tüm açıklamalara rağmen net bir tutum alamadığını yazdı. Walt, “İran’ı şeytan gibi göstermek ateşle oynamaktır çünkü eğer Tahran ABD’nin nükleer anlaşmanın ruhuna uygun davranmadığı sonucuna varırsa, nükleer programını yeniden başlatma kararı alabilir. Bu durumda Tahran, Trump’ı ‘nükleere sahip bir İran’ ya da diğer bir savaş arasında kaçınılmaz bir seçim yapmaya zorluyabilir” Trump’ın İran’a yönelik tehditlerinin karşısında İran’ın Dini Lideri Ayetullah Hamaney, ‘Trump’ın İran’ı tehdit eden ilk tecrübesiz kişi olmadığını’ söylemişti.
GÖÇ YASAĞI
Trump, 27 Ocak’ta, başkanlığının henüz 7’inci gününde, 7 Müslüman ülke vatandaşlarının ABD’ye girişini kısıtlayan ve mülteci programını askıya alan bir kararname imzaladı. Trump’ın ilk girişimi yargı tarafından durduruldu; pes etmeyen ‘taze’ başkan kararnamedeki maddeleri yumuşatarak yeni bir girişimde daha bulundu. Yargı, Trump’ın son girişimlerini de askıya alırken, Trump’ın terör tehlikesini gerekçe göstererek hazırladığı göç yasağı, demokrat kesim tarafından Müslümanlara yönelik bir ayrımcılık olarak nitelenirken, Trump’ın ‘göç yasağı ısrarı’ kendi seçmen kitlesi tarafından büyük beğeni kazandı.
‘ÖNCE AMERİKA’ SÖYLEMİ DOĞRU MU?
Trump’ın ‘Önce Amerika’ (America First) sloganı, göreve geldikten sonra ABD’nin özellikle Ortadoğu’daki artan etkinliğiyle çelişiyor. Afganistan’a ‘bütün bombaların anası’ olarak bilinen GBU-43/B’yi fırlatarak gövde gösterisi yapan Trump, Obama yönetiminin hedef almadığı Esad yönetimini ilk fırsatta vurarak hem Rusya’ya hem de İran’a güçlü bir mesaj gönderdi. Buna karşın ‘Önce Amerika’ söylemiyle ABD’nin altyapı sorunlarına öncelik vermeyi ve ABD’yi Ortadoğu ‘bataklığından’ çekme vaadiyle gelen Trump, eski yönetime göre Ortadoğu’daki krize daha müdahil bir görüntü veriyor.