Güncelleme Tarihi:
Kate Winslet ve Leonardo DiCaprio'nun başrollerini paylaştığı film ile hafızalara kazınan Titanik bir kez daha gündemde.
Gösterime girdiği dönemde gişe rekorları kıran filmin sonu 25 yıldır bitmeyen bir tartışmaya ev sahipliği yapıyor.
Filmin yönetmeni James Cameron, Kate Winslet ve Leonardo DiCaprio'nun 1997 yapımı Titanik'in sonunda yüzen bir enkaz parçasına sığabilecekleri teorisine ilk defa bu kadar net bir yanıt verdi.
Titanic: 25 Years After belgeselinde konuşan Cameron, söz konusu teoriye son noktayı koymak için bilimsel bir çalışma yürütüldüğünü duyurdu.
Sonuçları açıklayan 68 yaşındaki yönetmen, deneyin, hem Rose (Kate Winslet) hem de Jack'in (Leonardo DiCaprio) yüzen enkazda hayatta kalamayacağını kanıtladığını açıkladı.
Gemi 2 bin 224 yolcu ve mürettebata ev sahipliği yapıyordu. Faciada 1.500'ü aşkın insan öldü. Çünkü gemi yolcuların 3'te 12ine ev sahipliği yapabilen 16 ahşap cankurtaran botu ve dört katlanabilir bot taşıyordu.
Başka bir deyişle 25 yıldır tartışmalara konu olan iki isminde enkazın üzerine çıkması durumunda ikisinin de kurtulacağı teorisi bilimsel çalışma ile çürütüldü.
Cameron, 'Yalnızca bir kişiye yetecek kadar kaldırma kuvvetinin mevcut olduğu açık' dedi
Tarihçi Claes-Goran Wetterholm geçtiğimiz dönemde Titanik ile ilgili oldukça ilginç açıklamalarda bulunmuştu.
İLGİNÇ OSMANLI DETAYI
Wetterholm 'a göre, Titanic ile ilgili diğer yaygın yanılgılar arasında yolcuların uyruğu yer alıyor.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Suriye ve Lübnan'dan gelen Arap yolcular gemideki en kalabalık 5. etnik grup olarak dikkat çekiyor.
Başka bir deyişle gemide pek çok Osmanlı vatandaşı da yer alıyordu. Wetterholm 'Yeni bir hayat kurmak için Suriye ve Lübnan'dan geldiler, Cherbourg'da Titanik'e katılmak için tekneyle seyahat ettiler' dedi.
Watterholm'un açıklamaları 2012 yılında İsveç'teki Uppsala Üniversitesi'nde yapılan bilimsel araştırma ile paralellik gösteriyor.
1852'den 2011'e kadar 18 deniz felaketini mercek alan araştırma erkeklerin yüzde 34.5'inin hayatta kaldığını kadınlarda ise bu oranın yüzde 17.8 olduğu sonucuna ulaşmıştı.