Aslı SÖZBİLİR/SILVER SPRING
Oluşturulma Tarihi: Kasım 15, 2007 00:00
Avustralya’da geçen yıl sualtı belgeseli çekerken bir vatozun kuyruk dikenini kalbine saplaması sonucu 44 yaşında hayatını kaybeden ünlü "timsah avcısı" Steve Irwin’in eşi Terri Irwin, tanışma öykülerini Hürriyet’e anlattı.
Türk seyircisinin Discovery Channel’daki programlarından tanıdığı, Avustralyalıların halk kahramanı ilan ettiği Steve Irwin’e, 14 yıllık evlilikleri boyunca çektiği pek çok belgeselde eşlik eden Terri Irwin, şöyle konuştu:
EN HARİKA ADAM Biz tanıştığımızda o, dünyaca ünlü belgeselci değil, sadece Steve’di. Avustralya Hayvanat Bahçesi’nde, sıradan bir hayvan bakıcısıydı. Ben de Steve’den önce ABD’de Oregon Eyaleti’nde yaşayan bir veterinerdim. Yaralı hayvanları alıyor, iyileştikten sonra bırakıyordum. Bir kadının sahip olabileceği en harika adamla, 14 yıl boyunca şahane maceralar yaşadım.
MASAL GİBİ TANIŞMA Tanışma hikayemiz de masal gibi. 1991 Ekim’inde Avustralya’ya turist olarak gittiğimde, hayvanat bahçesini gezmek istedim. Ve orada bu adamın sesini duydum. Timsahlardan bahsediyordu. Sesi takip ettim. Gözlerime inanamadım, adam timsahların arasındaydı. Timsahlar suyun içinde batıp çıkarken ona neredeyse gömleğinin düğmelerini koparacak kadar yaklaşıyorlardı. O da "Ne kadar güzeller, ne kadar muhteşemler değil mi" diyordu. Ben dayanamayıp "Sen neden bahsediyorsun? Bunlar dinozor" dedim. O da bana timsahların harika anneler olduklarını, birbirlerine çok şefkatli ve hassas davranan çok güzel hayvanlar olduklarını anlattı. O, timsahlara olan aşkından bahsettikçe, ben onunla daha çok konuşmak istedim. Ayrıca gömleğinin üzerinde duruşundan çok hoşlandım. Çok yakışıklı olduğunu düşündüm. Aynı gün, tüm cesaretimi toplayıp onunla yeniden konuşmaya gittim. Birbirimize hemen áşık olduk. Bizimki ilk bakışta aşktı.
BALAYINDA BELGESEL Haziran 1992’de evlendik. Evlendiğimizde birbirimizle daha 6 haftayı bile yan yana geçirmemiştik. Balayımız ilk belgeselimizdi. Balayında, Avustralya’nın North Queensland bölgesindeki, vahşi hayatın hüküm sürdüğü Cattle Creek’de avcıların tüfekle yaraladığı büyük bir timsahı kurtarmaya gittik. Başaramayınca, timsahın dişisini kurtardık, tehlikelerden uzak kalsın diye yerini değiştirdik. Bu, benim timsahlarla yaşadığım ilk tecrübeydi.
Belgeselden kazandığını doğayı korumaya harcadıTerri Irwin, eşi Steve Irwin’in "Timsah avcısı" adlı ilk belgeseli Avustralya ve ABD’de çok beğenilince, hemen ardından yüzlercesini çektiklerini belirterek şunları anlattı:
"Vahşi hayatı insanlara sevdirdiği için gururluydu. Belgesellerden ve diğer şeylerden kazandığı tüm parayı vahşi hayatın korunmasına yatırdı. O inandığı bir şey uğruna yaşadı ve öldü. Bu da onu bir kahraman yapar."
KIZI DA BABASININ İZİNDEN GİDİYORSteve’in beklenmedik ölümünden sonra evde çocuklarla oturup programları yeniden seyrettiklerini, onun belgeseldeki şakaları ve gülümsemeleriyle yeniden güldüklerini söyleyen Terri Irwin sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çocuklarımla geri kalan hayatları boyunca paylaşabileceğim böyle bir kütüphaneye sahip olmak bana Tanrı’nın bir hediyesi. Steve harika bir koca ve harika bir babaydı. Bizim için önemli olan çocuklarımızın hep yanımızda olmasıydı. Onları eve bırakıp belgesel çekmeye gitmeyeceğimize dair kendimize söz vermiştik. Belgesel çekimlerinin çoğuna ailece gittik. Çocuklar da doğal olarak vahşi hayatla yakınlaştı. Büyük çocuğumuz Bindi 8 yaşında. Steve ölmeden önce babasıyla beraber Discovery Kids kanalında çocuklara vahşi doğayı sevdirmeyi amaçlayan ’Bindi The Jungle Girl’ (Bindi, Vahşi Ormanlar Kızı) adlı bir programa başlamıştı. Hálá devam ediyor ve babası olmadan devam edebilmesi de Tanrı’nın ona hediyesi."