Güncelleme Tarihi:
Alitalia Boston’a ortağı Air One’nın Airbus 330-202 tipi uçağı ile servis yapıyor. Orta yaşlı bir uçak modeli. Boston’a seyahatimiz zor bir günde başladı. Çünkü iki gün öncesinde Detroit’te Delta uçağında ki başarısız eylemden sonra Amerikan Güvenliği ülkelerine uçacak uçaklar için bir takım yeni ağır güvenlik kuralları koymuştu. Roma Fiumicino havalimanında didik didik arandık ve böylece iki saatlik bir rötarla kalktık.
Oturduğum koltuk bozuktu ve sürekli arkaya kayıyordu. Steward’ı uyardım. Tamir etmeye çalıştı olmadı. Derken yemek servisi yapıldı. Öncesinde içecek dağıtıldı. Viski istedim. Süper alkollü içecek bulundurmadıklarını söylediler. Şarapta karar kıldım. Açık şarap şişesinden bir bardak verdiler. Sonra hostes elinde bir yemek kabı ile geldi “ Balık istemişsiniz” dedi. Böyle bir isteğim olmadığını söyledim. “Ama burada böyle yazıyor” diyerek kabı bıraktı. İtiraz ettim. “Mutfağımız kısıtlı tavuk veya et artarsa getiririm” vaadi ve bu emri vaki ile payıma düşeni yemek zorunda bırakıldım. Bir ara kabin Amiri anons yaptı. “Teknik nedenlerle” video gösterisi yolculuk boyunca olmayacaktı. Zaten modern uçaklarda olduğu gibi koltuğun önünde dokunmalı ekran da yoktu. Genel perdeler 9 saat 45 dakika kapalı kaldı kabinde ki onca çocuk için meşgale umudu birden yok oldu.
Yemekten sonra kabin amiri uçağın ön ve arka bölümüne içecek yerleştirdiklerini kalkıp alınabileceğini söyledi. İçecekler su, maden suyu, Coca Cola ve portakal suyuydu. Stewart’ı çağırdım bira istedim. “Benimle gelin” dedi. 15 sıradaki koltuğumdan peşine takılarak en arka bölüme gittik. Orada bana bira kutusunu bir kağıda sarıp verdi ve “Başkalarına göstermeyin” uyarısında da bulundu. Tek bira ile Boston’a kadar idare etmemi istedi. Güvenlik paranoyası inişe 1 saat kala yine başladı. Bu kez kaptan pilot kötü bir İngilizceyle dilinin döndüğünce yeni bir güvenlik kuralını ilk kez deneyeceklerini söyledi. Önce yastık ve battaniyeler topladı.
Sonra tuvaletler kokpite ki düğmelerle otomatik olarak kapatıldı. Kabinde en az 25 çocuk vardı. Böyle bir tuvalet kapatılma eylemine kimse hazır değildi. Tam bir kaos yaşanmaya başlandı, tuvalete kalkanlar uyarıldı. Kapıları açılmadı. Çocuklar altlarına yapacaklarını söyleseler de Amerikan yönetiminin isteği oldu. Eşim “Gel de THY’yi arama. Kabus gibi bir yolculuk yaptık” dedi. Dönüşte çok şükür koltuğum sağlamdı ekranlar çalışıyordu ama bu kez bira bile yoktu ve taş gibi bir ekmek az daha dişimi kırıyordu. Bu sabah La Repubblica gazetesinin ekonomi ekinde Alitalia’nın ikinci döneminin birinci yılının kutlaması ile ilgili övgü dolu bir yazı vardı.
Avrupa’nın en iyi havayolu olma yolunda kısa zamanda büyük adımlar atılmıştı. Her şey tozpembeydi. Zarar etme sona ermişti. Servisler mükemmeldi. Alitalia İtalya’nın gökteki gururuydu. Yazıyı okudukça gözlerime inanamadım. Sanki THY’den söz ediyordu. Ulusal havayoluma laf ettirmeme kararımı böylece almış oldum.