Oluşturulma Tarihi: Aralık 01, 2008 00:00
Hindistan’ın Mumbai kentini üç gün boyunca kana bulayan teröristlerden canlı ele geçen tek militan olan Pakistanlı Azam Amir Kasab, saldırının altı ay önce planlandığını ve asıl hedefin 5 bin kişiyi öldürmek olduğunu söyledi.
MUMBAİ saldırılarını düzenleyen 10 militandan 9’u öldürülmüş ve kentte yedi ayrı mekanı vuran terör eylemleri önceki gün sona ermişti. Canlı ele geçen tek terörist olan 21 yaşındaki Pakistanlı Azam Amir Kasab (21) ilk ifadesini verdi. Bir başka militanla birlikte Chatrapathi Sivaji Tren Garı’nı kana bulayan Kasab, ölü taklidi yapınca vurulmaktan kurtulmuş ve kaldırıldığı hastanede teslim olmuştu.
Kasab’ın ifadesine göre, 10 terörist, Pakistan’ın kontrolündeki tartışmalı Keşmir bölgesinde beş ay boyunca yoğun bir "deniz piyadesi taarruz eğitimi" gördü. 21 Kasım’da Pakistan’ın Karaçi limanı yakınlarında küçük bir tekneyle yola çıkıp, açıklarda, büyük bir gemiye alındılar. Burada her militana bir Kalaşnikof, sekiz el bombası, bir otomatik tabanca, Blackberry marka bir telefon ve bol miktarda mühimmat ile erzak verildi.
Dört gruba ayrıldılar
Pakistan-Hindistan karasuları sınırında Kuber adlı bir balıkçı teknesini kaçıran militanlar, dört Hint denizciyi öldürdüler. Son balıkçıya zorla rehberlik yaptıran militanlar, Mumbai açıklarına varınca onu da katlettiler. Bu arada kendilerini durdurmak isteyen bir Hint sahil güvenlik botundaki iki askeri, teknelerine davet edip boğazlarını kestiler.
Kasab’ın arkadaşı olan 25 yaşındaki Ebu İsmail denizcilik eğitimi görmüştü ve GPS cihazının da yardımıyla tekneyi yönetiyordu. 23 Kasım’da Mumbai yakınlarındaki Porbandar şehri kıyılarından Hindistan’a giren grup, burada dörde ayrıldı. Dört kişi Tac Mahal Oteli’ne, ikisi Yahudi merkezi Nariman House’a, ikisi turistlerin rağbet ettiği Leopold restorana, Kasab ile Ebu İsmail ise tren garına gitti. Kasab’ın da aralarında olduğu bazı teröristler, bir ay kadar önce Malezyalı bir öğrenci grubu kisvesi altında Mumbai’a gelmiş, hatta bir tanesi sekiz ay boyunca Tac Mahal Oteli’nin mutfağında komilik yapmıştı. Bu yüzden şehri ve hedef mekanları ezbere biliyorlardı.
Ölmek istiyorum
Saldırılar geçen çarşamba gecesi 22.00 sularında bu dört noktada aynı anda başladı. Tren garında onlarca kişiyi öldüren Kasab, dışarı çıkıp bir polis cipini kaçırdı. Otellerdeki militanlar içeride insanları rehin alırken, diğer gruplar, yoğun ateşle durdurulana dek çevredeki hastanelerde, benzincilerde ve otoyollarda dehşet saçmaya devam etti. Hiçbir pazarlığa girmeden rehineleri öldüren Tac’daki teröristler, oteli plastik patlayıcılarla havaya uçurma hedeflerine, 105 yıllık binanın sağlam temeli nedeniyle ulaşamadılar.
Sonunda polis tarafından köşeye sıkıştırılan Kasab, ölü taklidi yaparak kurtuldu. Bir polis, ambulansa bindirilen teröristin nefes aldığını farketti. Nair Hastanesi’ne getirildiğinde hafif yaralandığı anlaşılan Kasab, doktorlara, "Ölmek istiyorum. Lütfen bana tuzlu su serumu verin" dedi. "Ben doğru olanı yaptım. Pişman değilim" diye konuşan Kasab’ın kan örneklerinde, onu uzun süren kuşatma boyunca sürekli tetikte tutan "uyarıcı" maddelere rastlandı.
Son nefesinize kadar
Kasab, Keşmir merkezli Leşker-i Tayyibe örgütünün üyesi olduğunu, üstlerinden "Son nefesinize kadar öldürmeye devam edin. Hedefiniz 5 bin ölü. Beyazları ama özellikle de Amerikalıları, İngilizleri ve VIP kişileri hedef alın" diye talimat aldıklarını söyledi. ABD’nin terör örgütleri listesinde bulunan Leşker-i Tayyibe, iddiaları reddediyor.
"Pakistanlı unsurları" suçlamayı sürdüren ve güvenlik düzeyini "savaş durumuna" yükselten Hindistan’da ise hesap verme zamanı. İçişleri Bakanı Shivraj Patil ve Ulusal Güvenlik Danışmanı M.K. Narayanan, sorumluluğu üstlenerek istifa etti. Tac Mahal Oteli’nin sahibi Ratan Tata da, "Saldırı tehdidi almıştık. Güvenlik önlemlerini artırdık, fakat anlaşılan o ki, saldırı gününde bir gevşeme yaşandı" dedi.
Bu fotoğrafı çeken muhabir:
Keşke elimde kamera yerine silah olsaydı
CANLI ele geçirilen tek teröristin tüm dünya basınında yayınlanan fotoğrafını çeken Mumbai Mirror Gazetesi fotoğraf editörü Sebastian D’Souza, Chatrapathi Sivaji Tren Garı’ndaki dehşet dakikalarını anlattı.
İki militan çevreye ateş açmaya başladığında canını tehlikeye atarak telefoto lensini takıp fotoğraflar çeken gazeteci, "Beni gördüler ama umursamadılar. Sivillere ve polislere rastgele ateş açıyor fakat ne yaptıklarını biliyorlardı. Biri yeni şarjör takarken, diğeri mutlaka ateşi sürdürüyordu" dedi.
Silahlı polislerin teröristlere ateşle karşılık vermediğini öne süren D’Souza şöyle konuştu: "Bir ara bir polisin yanına gittim. Ateş etmelerini, onları kolayca vurabileceklerini söyledim. Hiçbiri oralı olmadı. Teröristler onlarca kişiyi vurduktan sonra arka kapıdan çıkıp gittiler. Ateş etmeyeceklerse polislerimiz neden silahlı? Keşke elimde kamera yerine bir tabanca olsaydı."