Tek kusuru Fenerli olması

Güncelleme Tarihi:

Tek kusuru Fenerli olması
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 29, 2004 01:42

Alman Parlamenter Claudia Roth, tatil yaptığı Bodrum’da Hürriyet’in Brüksel temsilcisi Zeynel Lüle’nin sorularını yanıtladı. Claudia Roth, ‘Türkiye’ye şimdi din ve kültür farkı gibi gerekçelerle karşı çıkmak, AB’nin itibarını zedeler. Türkiye ile artık üyelik için dönüşü olmayan bir yolda olduğumuzu halka anlatmalıyız’ dedi.

Kasım ayından itibaren Alman Yeşiller Partisi’nin başkanlığına yeniden seçilmesine kesin gözle bakılan parlamenter, Hürriyet’in sorularını şöyle yanıtladı:

Türkiye’de yapılan reformları nasıl buluyorsunuz. Türkiye müzakerelere başlamaya hazır mı?

Hükümeti sevsek de sevmesek de, Türkiye’de yapılamayanları yaptı. İdam cezası savaş zamanı bile kalktı. Bu bazı AB ülkelerinde bile yok. İşkenceyi yok saymıyorlar ve sıfır toleransla yaklaşıyorlar. Türkiye’de muhafazakar bir parti var ve aslında yapılanlar, solun değerleri. Artık uygulama zamanı. Tüm Türk toplumu, demokrasinin zenginliğinden faydalanmalıdır.

Almanya Başbakanı Gerhard Schröder’in şartlı müzakerelerden söz ettiği söyleniyor?

Bu kesinlikle doğru değil. Bunu duyunca ilk işim Almanya Dışişleri Bakanlığı’nı arayıp sormak oldu. Kesinlikle yalanladılar. Schröder şartlar derken, Kopenhag kriterlerinden ve de bu konuda AB Komisyonu’nun raporunun olumlu olması gerektiğinden söz ediyor. Eğer AB, Türkiye’ye ‘olumsuz’ yanıt verirse, kendi itibarını kaybeder. Yolun ortasında şartları değiştiremezsiniz. Din ve kültür farklarından söz edemezsiniz.

Başbakan Erdoğan’ı nasıl buluyorsunuz?

Yaptıkları mükemmel. Ona saygı duyuyorum. AB değerlerine AKP sahip çıktı. Yeşil değil, sol değil, bir muhafazakar parti sahip çıktı. Erdoğan bence çok karizmatik. Tek sorun onun fanatik bir Fenerbahçeli olması. Çünkü ben Beşiktaşlıyım. Abdullah Gül’ü de çok beğeniyorum. Dinlemesini bilen, sorunlara el atan ve hatta çözen bir siyasetçi.

Eleştirileriniz daha çok CHP lideri Deniz Baykal’a yönelikti. Türk aydınlarıyla sıkça görüşen biri olarak CHP’nin başına kimin geçmesini isterdiniz?

Onu ben söyleyemem. Sol partinin başkanı demokrasiye inanan, çevreci, modern Kemalizm’i savunan biri olmalı. Kemal Derviş iyi bir isim. Zülfü Livaneli gibi bir isim bu görüşleri savunabilecek ve sembolik isimler. Ama en önemlisi bu partilerde kadınlar nerede? Parlamentoda yok. Artık kotalarla kadınları siyasete taşımanın zamanı geldi. Sadece türbanlarla uğraşmak yetmez. Kadının toplumdaki ve siyasetteki yerini konuşmak lazım. Sembolik bir bakanın dışında kadın yok. Solu hangi kadın temsil ediyor? 13 Ekim’de Brüksel’de Arzuhan Yalçındağ’ın başkanlığını yaptığı Türk Kadınlarının Girişimiyle bir toplantı olacak ve ona ben de katılacağım.

Türkiye’de tatil yapıyorsunuz. En çok dikkatinizi çeken şey nedir?

En çok çevreye olan duyarsızlık beni üzüyor. Yeşil bir siyasetin eksikliği var. Ekonomi eğer turizmle yaşayacaksa, doğayı öldürüp turistleri çağıramazsınız. Doğa felaketlerinin sorumluluğunu ‘Allah’a yüklemek’ doğru değil.

Claudia Roth ile Bodrum’da yazlık sohbet

Ben Beşiktaşlıyım. Tek sorun Tayyip Erdoğan’ın fanatik Fenerbahçeli olması.

Türkiye’ye din ve kültür farkı gibi gerekçelerle karşı çıkmak, AB’nin itibarını zedeler.

Türkçe konuşamıyorum bu bir skandal

Bodrum’da tatil nasıl? Kendinizi Türkiye’de nasıl hissediyorsunuz?

Türkiye benim ikinci vatanım. Tam 18 yıl önce daha gencecik bir siyasetçiyken Caretta-Caretta kaplumbağalarının korunması için Türkiye’ye gelmiştim ve o günden bu yana bu ülke beni adeta kendine bağladı. Kendimi evimde hissediyorum. Ama maalesef hálá Türkçe konuşamıyorum. Bu bir skandal. Bundan feci şekilde utanç duyuyorum. Bodrum’da beni tanıyanlar yanıma geliyor. Sohbet ediyorlar. Geçenlerde alışveriş için Migros’a gittim. 60 yaşlarında bir bey yanıma geldi. Gözlüğünü taktı ve ‘Siz gerçekten Claudia Roth’musunuz?’ diye sordu ve başladı ağlamaya. 40 yıl Almanya’da kalmış. Benim bu ülkede olmam onu çok etkiledi. Türkler çok misafirperver. Yanıma geliyorlar. Resim çektiriyorlar.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!