Güncelleme Tarihi:
AVRUPA İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) temyiz organı olarak görev yapan 17 yargıçlı Büyük Daire, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in ‘Ermeni soykırımı’ iddiaları için ‘uluslararası yalan’ demesi nedeniyle İsviçre tarafından cezalandırılmasının ifade özgürlüğü ihlali olduğunu teyit etti. Büyük Daire, AİHM’nin 2013’te aldığı karara bağlı kaldı.
Nihai ve tüm taraflar açısından bağlayıcı olan karar, Ermeni diasporasının da etkisiyle bazı Avrupa ülkelerinde sürekli gündemde tutulmaya çalışılan ‘Ermeni soykırımının’ inkârının cezalandırılması çabalarına ağır bir darbe indirdi. Perinçek, 2005 yılında İsviçre’nin üç farklı kentinde konuşmalar yapmıştı. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermenilere soykırım yapıldığı iddialarına karşılık, “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” demişti.
İsviçre yargısı tarafından dava açılan ve cezalandırılan Perinçek, ifade özgürlüğünün ihlal edildiği gerekçesiyle konuyu 2008’de AİHM’ye taşıdı. AİHM, 2013’te aldığı kararda İsviçre’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğünü garanti altına alan 10’uncu maddesini ihlal ettiğine karar verdi. Karar, itiraz süresinin dolduğu son gün İsviçre tarafından temyize götürüldü.
KARARDAKİ KİLİT ARGÜMANLAR
AİHM, temyiz duruşması ocak ayında yapılan davaya ilişkin kararında özellikle dört noktaya dikkat çekiyor:
Perinçek’in açıklamaları kamuoyunu ilgilendiren bir konuyla ilgili ve nefret ya da hoşgörüsüzlük çağrısı içermiyor.
İsviçre’nin bu tür açıklamaları cezalandırmasını gerektirecek uluslararası hukuki yükümlülüğü yok.
İsviçre mahkemesi sadece ülkede kabul edilen görüşten farklı bir fikir beyan ettiği için Perinçek’i cezalandırdı. Perinçek’in ifade özgürlüğüne yönelik müdahale ciddi bir cezai mahkumiyet şeklini aldı.
Yahudi soykırımının inkârına ilişkin bazı ülkelerde açılan davaların aksine İsviçre’yle 1915’te Osmanlı İmparatorluğu’nda meydana gelen olaylar arasında doğrudan bağ yok.
Bu vurgular ışığında, Ermeni toplumunun haklarını korumak için Perinçek’in cezalandırılmasının demokratik bir toplumda gerekli olmadığı sonucuna varan, aralarında Türk yargıç Işıl Karakaş’ın da bulunduğu 17 kişilik yargıç ekibi dün 7’ye karşı 10 oyla İsviçre’nin ifade özgürlüğü ihlalinde bulunduğuna hükmetti. Büyük Daire, 10’uncu maddenin ihlal edildiği yönünde karar alınmasının Perinçek açısından ‘hakkaniyete uygun tatmin’ oluşturduğu gerekçesiyle tazminat taleplerini geri çevirdi.
MEHMETÇİK’E ARMAĞAN EDİYORUZ
Doğu Perinçek, bu tarihi kararın Avrupa geleneklerine ve hukukuna uygun olduğunu belirterek, yüzlerce yıl boyunca ifade özgürlüğü için mücadele eden Avrupa’dan başka bir karar beklenemeyeceğini söyledi. Perinçek, “Bütün dünya bilmelidir ki, Türkiye hiçbir baskıya boyun eğmeyecektir. Türkiye’yi bölmeye hiç kimsenin gücü yetmez. AİHM’ye olan güvenimiz kuvvetlenmiştir. AİHM’nin bu kararını şu an Türkiye’nin birliği ve bütünlüğü için savaşan Mehmetçik’e armağan ediyoruz” diye konuştu. Ermenilere de mesaj gönderen Doğu Perinçek, tarihte yaşanan acı olayların düşmanlık oluşturmamasını, emperyalizme karşı birlikte olunmasını istedi. CİHAN
KARAR İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ İLE İLGİLİ
Karar, 1915 olaylarının soykırım olup olmadığı konusuyla ilgili değil. Açılan dava da bu tespitin yapılmasına yönelik değildi.
AİHM, Perinçek’in kullandığı ifadelerin ‘soykırım’ inkârı anlamına gelip gelmediğini incelemedi. Mahkeme, İsviçre’nin verdiği cezanın AİHS kapsamında ifade özgürlüğünü ihlal edip etmediğine baktı.
AİHM, Ermenilerin onurunun korunması bağlamında AİHS’nin 8. maddesi (aile ve özel hayatın korunması) ile Perinçek’in ifade özgürlüğünün korunmasını garanti altına alan AİHS’nin 10. maddesi arasında denge arayan bir yaklaşım sergiledi.
Kararın amacı bir ülkenin ‘soykırım’ inkârını cezalandırıp cezalandıramayacağını belirlemek değil.
AMAL CLOONEY DE YETMEDİ
Özellikle davaya Türkiye’yle birlikte müdahil olan Ermenistan’ın ünlü aktör George Clooney’nin eşi Amel Clooney’yi hukuk ekibine dahil ederek medyatik ilgi patlaması yaşanmasına neden olduğu dava süreci ilk duruşmasından Büyük Daire’nin verdiği karara kadar “tezler savaşı” niteliğinde geçti. “Perinçek-İsviçre davası” olmaktan çıkıp uluslararası boyut kazanan davada Büyük Daire’nin aldığı karar sadece davacıları değil aynı zamanda 1915 olaylarına ilişkin tam ters tezlere sahip Türkiye ile Ermenistan’ı ve “Ermeni soykırımı” iddialarıyla yakından ve uzaktan ilgili her ülke açısından sonuç doğuracak içeriği nedeniyle kritik öneme sahip.
TÜRKİYE’NİN ELİ GÜÇLENDİ
Kararın olası etkilerini şu şekilde sıralamak mümkün:
Karar, benzer nitelikli davalar açısından emsal oluşturacak.
1915’te yaşananların soykırım olduğu konusunda genel bir konsensüs olduğu, bu nedenle inkarın cezalandırılabileceği tezi zayıflayacak.
1915 olaylarını “soykırım” olarak nitelemeyenlerin cezalandırılmasına yönelik yasal düzenleme yapma niyetinde olan ülkeler daha ihtiyatlı bir yaklaşım içine girecek.
Aynı nitelikli davaların AİHM’de kaybedilmesi neredeyse kesin olacağından ‘Ermeni soykırımını inkâr’ gerekçesiyle dava açılmasını frenleyen bir etki söz konusu olacak.
Siyasi alanda 1915 olayları konusunda sık sık sorun yaşayan ve tezlerini anlatmakta zorlanan Türkiye’nin hukuk alanında eli bir nebze daha güçlenecek.
Türkiye’nin 1915 olayları ile Nazi soykırımının karşılaştırılamayacağı tezi güç kazanacak. AİHM’nin ilk kararında yer verdiği, “Nazi rejimi tarafından işlenen suçları inkâr edenlerin cezalandırılmalarının Nüremberg Mahkemesi tüzüğü kapsamında yapıldığı” tespiti öne çıkacak.
İSVİÇRELİ HÂKİM LEHTE OY KULLANDI
Büyük Daire’nin 7’ye karşı 10 oyla aldığı kararda davalı ülkeden olan İsviçreli hâkim Helen Keller, Perinçek lehine oy verdi. Kararda, Lüksemburg, Andorra, Monaco, Malta, Yunanistan, Hollanda ve Litvanya hâkimleri aleyhte oy kullandı. Türkiye, Fransa, Liechtenstein, Slovakya, Finlandiya, Almanya, İsviçre, İsveç, Çek Cumhuriyeti, Bosna Hersek hakimleri ise lehte oy kullandı. Alman hakim Angelika Nussberger’in kararın bazı bölümleri için lehte bazı bölümleri için aleyhte görüş bildirmesi dikkat çekti.