Güncelleme Tarihi:
İLK GÜN: 26 EKİM’DE KABUL ETMİŞ
Duruşmanın ilk günü mahkemenin elektronik sisteminde yer alan mühürlü bir dosyanın açılmasıyla; Zarrab’ın suçlamaları 26 Ekim tarihinde kabul ettiği ve savcılıkla anlaşmaya vardığı ortaya çıktı.
Salı günü, sadece Atilla’nın tek sanık olarak yer aldığı duruşma başladığında mahkeme binası girişinde uzun kuyruklar oluşmuştu. New York’ta yaşayan çok sayıda Türk duruşmayı izlemeye gelmişti. Ancak 82 kişilik duruşma salonunda sivil izleyiciler için 30 kişilik yer vardı. Adliye muhabirleri ve Türk basını için 12’şer kişilik yer ayrılmıştı. Diğer bölümler yardımcı avukatlar ve ressamlara rezerve edilmişti.
ÜÇ AYRI SALONDAN İZLENDİ
Adliye muhabirleri cep telefonlarını duruşmaya sokabiliyor ancak fotoğraf çekme veya ses kaydetme kesinlikle yasak. Bu federal bir suç. Sosyal medyaya mesaj paylaşmak ise serbest. Duruşma salonuna giremeyen izleyiciler için kapalı devre video yayınının yapıldığı 2 ayrı duruşma salonu daha açıldı. Bu salonlar da kısa sürede doldu.
Duruşma daha önceki oturumlarda hiç kürsüye çıkmayan savcı yardımcılarında David Denton’un, suçlamaları, Atilla’ya yöneltmesiyle başladı. ‘Birlikte 6.5 milyar dolar yasadışı işlem yaptıklarını ve Atilla’nın direkt sorumlu olduğunu’ söyledi.
Atilla’nın avukatı Rocco ise sunumda; müvekkili için çalışkan memur profili çizerek, eski Bakan Zafer Çağlayan’ı yolsuz bir siyasetçi olarak sorumlu tuttu. ‘Rüşveti Atilla değil Süleyman Aslan aldı’ dedi.
İKİNCİ GÜN: HAPİSHANE GİYSİLİ
İkinci gün tüm cep telefonları toplandı. Çünkü, ilk gün izni olmayan birkaç kişi içeri cep telefonu soktuğu, hatta kayıt yaptığı belirlenmişti.
Önceki gün sıcak olan salon hayli soğutulmuştu. Hâkimin, savcılar ve avukatlarla kürsüde yaptığı özel sohbette, bir jüri üyesinin sürekli uyuduğu konuşuluyordu. Bir jüri üyesi daha uyukladığı için takibe alınmıştı. Üçüncü gün o da diskalifiye edildi.
İkinci günün en büyük olayı Zarrab’ın duruşmaya getirilmesiydi. Üzerinde ten renkli cezaevi kıyafeti vardı. Zarrab’ı FBI ajanları getirmişti. Nerede, ne zaman konuşacağını, savcıdan hangi soruların geleceğini biliyor gibiydi. Sunulan tape kayıtları ve delillerin gerçek olduğunu, Zafer Çağlayan’a 45-50 milyon Euro rüşvet ödediğini öne sürdü.
Metodu, Atilla’nın hazırladığını iddia eden Zarrab, Atilla’ya değil, onun patronu olan Süleyman Aslan’a rüşvet verdiğini savundu.
Zarrab’ın, net anlaşılır şekilde sunum yapması ve bunu yaparken sürekli jürinin gözlerine bakması ‘İyi öğretmişler’ gibi yorumlara yol açtı.
ABD’Lİ GAZETECİLERE TÜRK TAKİPÇİ
ABD ajansları Zarrab’ı cümle cümle flaş geçerken, adliye muhabirlerinin Twitter’daki Türk takipçileri katlandı. Türk gazeteciler ise haber geçmek için salondan çıkamıyordu. Çünkü içeri dönemiyorlardı.
Duruşmalarını bir yıldır duruşma salonundan takip eden New York’ta yaşayan Zeyno Erkan, Facebook’tan yayınlarıyla 1 milyon yakın izlenmeye ulaştı.
SİVİL KIYAFETLİ ZARRAB
İtirafçı Zarrab’ı suçların gerçek olduğunu daha iyi anlatmak için ilk gün cezaevi kıyafetli sonra, hedefi Atilla’ya yöneltmek için sivil kıyafetle getirmişlerdi.
Zarrab, sorulara ‘ABD ve BM’nin uyguladığı ambargo ve yaptırımlar’ ifadeleriyle yanıt verdi. BM’yi de eklemesi, bu bölümü de çalıştığı izlenimi uyandırdı.
Zarrab’ın ifadesini almayı yarın tamamlamayı hedeflediklerini belirten savcı yardımcısı Sid Kamaraju, bir FBI ajanı ve üç Hazine Bakanlığı yetkilisinin de aralarında bulunduğu tanıklarla gelecek haftayı tamamlayabileceklerini kaydetti.