Güncelleme Tarihi:
Sarp dağlık bir arazi,dünyanın en derin ve terk edilmiş kanyonları ve çok ama çok fakir ve zor koşullarda yaşayan Peştun kabileleri ; dünya beslenme ve sağlık standartları altında mucize eseri büyüyen çocuklar .Dünyanın belki de en yüksek oranda çocuk ölümlerinin olduğu yerler.
Bir de “Taliban” ... yani “Talibler” var ..
Bu coğrafyanın 1987 yılından bu yana giderek güçlenen gerçeği...
ABD ‘nin soğuk savaş yıllarında yarattığı bir propaganda ve savaş makinası.
Yani modern ağır silahlarla donatılmış “sivil” güçler..Her yere elleri ve kolları uzanan “din ve savaş” baronları.
Pakistan’da sınır eyaletlerinde birdenbire mantar gibi çoğalan “Wahabi” bağlantılı kuran kurslarında eğitilen öğrenciler, talebeler ...Sünni İslam’ın en tutucu mezhebi olan “Wahabi” tarikatının sadık savunucuları..Ne pahasına olursa olsun “Şeriat” düzeninin kurulması için mücadele etmek..
Bildiğimiz hiç bir demokratik standarda uymayan,yalnızca kabile liderlerinden ve din baronlarından emir alan kontrol edilemeyen bir güç...
DAĞ KÖYLERİ VE AFYON TİCARETİ
Dağ köylerini ve Pakistan sınırındaki eyaletleri , göçmen kamplarını gezip dolaşan ve imkansızı başararak her ne pahasına olursa olsun yaşayan 11-16 yaşındaki erkek çocukları silah altına alıp saflarını güçlendiren bir örgüt..
“Peştun” ya da “Patan “ kabilesine mensup Sünni Müslümanların 1988-2001 döneminde egemen olduğu siyasi oluşumun adı :
Afganistan ‘ın siyasi Kronolojisi Şöyle özetlenebilir :
• 1979 Sovyetler Birliği ‘nin Afganistan ‘ı işgali
• 1980 Sovyet Yanlısı Kukla Hükümetin kurulması
• 1988-1989 Sovyetler Birliği’nin Afganistan ‘dan çekilmesi
• 1992 Ahmed Şah komutasındaki mücahidlerin Muhammed Necibullah hükümetini devirmesi
• 1993 Muhammed Rabbani önderliğinde ülkede siyasi birliğin tesisi çabaları
• 1996 Molla Muhammed Ömer önderliğinde Taliban güçlerinin Pakistan ‘ın desteğiyle iktidarı ele geçirmesi.
• 2001 Taliban iktidarı’nın sonu Usame Bin Laden güçleriyle ittifakı ve yeraltına inişi
“Taliban”
ABD ‘nin (CIA ‘nın ) Sovyetlerin Afganistan ‘ı işgali sonrasında 1987 yılında “El Kaida ” ile birlikte oluşturdukları bir çok yerel direniş örgütünden biri ; Sovyetlere karşı çarpışması için silah ve eğitim verilen Peştun savaşcıları.
ABD o yıllarda Afgan kabileleri arasındaki ilişkileri,dini inanışları da hesaba katarak, bilinçli olarak dini aidiyeti bir tutkal olarak görüp toplulukları birbirine ağır silahlar ve eğitimle bağlayan bir direniş gücü oluşturmuştu. Geniş maddi imkanların seferber edildiği o dönemde alel acele oluşturulan bu direniş örgütleri arasından sıyrılıp idareyi ele alıp bağımsızlığını ilan eden grup kendine Taliban adı veriyordu.
Taliban ...
Molla Muhammed Ömer
Molla Muhammed Ömer önderliğinde kurulan ve çoğunlukla Pakistan’daki Sünni Wahabi medreselerden gelen öğrenci ve öğretmenlerden (Mürid ve mürşidlerden) oluşuyordu.. Burada Taliban ‘ın güçlenmesinde bilinen iki gerçeğin altının çizilmesi gereklidir.
1. Pakistan Ordusu’nun desteği,
2. Uyuşturucu üretimi (Eroin ticaretinin % 90 ‘ı Afganistan üzerinden yapılmaktadır .)
Bağlı bulundukları kabile ve inanç sistemi dışında hiç bir güç tanımayan gerektiğinde gözünü kırpmadan acımasız katillere dönüşebilen kontrolsüz bir güç..
Sovyetler Birliği ‘nin ülkeden çekilmesinden sonra Pakistan ‘ın desteğiyle iktidara gelen Taliban kısa sürede ülkede kontrolü sağladı. Bu konuyla alakalı Aksiyon dergisinde 2004 yılında yayınlanan haber yorumda Taliban’ın hikâyesi şöyle özetleniyordu:.
“Uyuşturucunun kaynağı afyonun neredeyse tamamını üreten Afganistan, bunun faturasını acı ödüyor. Bağımlı Afganlıların sayısı artarken, tedavi merkezleri taleplere cevap veremiyor. Sadece Kabil’de 100 bin uyuşturucu bağımlısı var.Taliban hareketi ilk kurulduğunda homojen bir yapıya sahipti. Hareketin içinde Pakistan medreselerinde yetişen Afgan ve Pakistanlı gençler vardı. Savaş deneyimi ve askeri yeterliliği olmayan bu gençlerin birçoğu hayatını çatışmalarda kaybetti. Özellikle, Taliban’ın Kuzey Afganistan’ı ele geçirmeye çalıştığı 1996 da binlerce genç Talib öldü. General Dostum ve General Malik arasında yaşanan anlaşmazlık sonucu, Malik, Taliban güçlerini kuzeye davet ederek Mezar-ı Şerif ve Şibirgan’ın kapılarını açmıştı. Taliban eliyle Dostum’un yerine geçen Malik, daha sonra Taliban’a da ihanet etmiş, binlerce Taliban’ı asker ve halkın yardımıyla öldürmüştü. Bu çatışmalar esnasında, Taliban, medresede eğitim görmüş, Hafız-ı Kur’an diye isimlendirilen 5 bin genç mensubunu kaybetti. Bu olaylar Taliban’da bir dönem noktası olarak bilinir. Zira, belli bir eğitim almış olan bu gençlerin yeri, parayı veren adına savaşan kişilerce dolduruldu. Böylece, harekette bir kokuşma başladı.”
22.11.2004 : Aksiyon Dergisi Harun Çelik
Görüldüğü gibi zaman içerisinde her yerde olduğu gibi Afganistan ‘da din ve ideolojinin başlattığı silahlı hareket giderek paralı askerlerden oluşan bir sistemin kontrolü ele geçirmesiyle farklı bir güç haline geliyordu. Kontrol edilemeyen bu gücün kaynağı Afganistan ‘da yaşayan 19 milyon ve Pakistan ‘da yaşayan 28 milyon Peştun ‘un oluşturduğu 300 den fazla kabileden oluşan çağımızın en büyük etnik gruplarından birinin uyuşturucu silah ticaretiyle beslenen savaş makinası.
ETNİK KATLİAMLAR
1998 yılında Azeri,Tacik ve Özbek’lere karşı girişilen etnik kıyımlardan sonra Taliban Rejimi ülkeyi bir iç savaşın içine sürükledi.Ülkenin kuzeyinde örgütlenen Burhanettin Rabbani güçleri Taliban ‘la kıyasıya bir mücadeleye giriştiler.ülkenin dört bir yanında suikastleri,katliamları önlemek üzere BM göreve çağrıldı.Taliban 2001 yılında ülkedeki İslam dışı arkeolojik eserlere karşı bir imha kampanyası da başlattı. İlk yöneldikleri yer “Bamiyan “‘daki Buda heykelleri oldu. Dünya medyasına yansıyan bu imha hareketinin ötesinde ülkenin bir çok yerinde binlerce yıllık kültür varlıklarının yok edildiği tahmin edilmektedir.
11 Eylül ‘den sonra ABD ordusu ve istihbarat birimleri Afganistan ‘da Taliban güçlerine karşı askeri operasyonlara başladı.Taliban liderlerinin büyük bir çoğunluğu ülkeden kaçarak Pakistan’ın batı vilayetlerinde Peştun kabilelerinin yoğun bir biçimde yaşadıkları dağlık arazilere ve afyon yetiştirilen ücra köylere yerleştiler.
Zaman içerisinde Pakistan ‘da geniş çapta örgütlenen Taliban güçleri iktidar mücadelesi için gerek Pakistan ‘da gerekse de Afganistanda siyasi ve askeri operasyonlara başladılar.Pakistan’da noktalama terör eylemleri düzenlerken Afganistan ‘ın doğusunda da gerilla savaşına başladılar. Afgan , Nato ve BM güçlerine saldıran Taliban gerillaları Pakistan için de büyük bir sorun oluşturmaya başladı.
2006 yılının Eylül ayında Pakistan’da Pervez Müşerref ülkenin içine sürüklendiği terör dalgasını durdurmak için ABD ‘nin de ısrarı ile Taliban güçleriyle anlaşma masasına oturmak zorunda kaldı.Kendilerine “Pakistan Talibanı “ adı veren yedi ayrı militan grupla bir sulh anlaşması imzalayan Pervez Müşerref anlaşma gereği Peştun ‘ların yaşadığı vilayetlerin idaresini tamamiyle Taliban güçlerine bıraktı. Pakistan ordusu sınır bölgelerinden çekildi. Sınır bölgelerinin ülkesindeki terör dalgasının azalacağına çoğaldığını görerek ülkede sıkı yönetimi daha da sertleştirdi.160 Milyon nüfuslu Pakistan yavaş yavaş tırmanan siyasi bir karmaşanın içine sürüklendi.
Birleşmiş Milletler’in raporlarına göre afyon tarımını iki misli artıran Taliban idaresindeki köyler dünya eroin ihtiyacının % 93 ‘ünü karşılar duruma geldiler.Dünyada eroin ticaretini yöneten kartellerinin koruması altına giren Taliban’ın 2007 yılında Müşerref ‘le yaptıkları sulh anlaşmasını bozarak Lal Camii krizini düzenlediği de tahmin edilmektedir.
2008 yılında ABD dış işleri müsteşarı Robert Gaze, Nato ülkeleri kurullarına sunduğu bir raporda Taliban ‘ın ve El kaide ‘nin Afganistan ve Pakistan ‘daki faaliyetlerini ve oluşturduğu tehdidi açıkça dile getirdi.
SONUÇ
Bugün B.H. Obama ‘nın Afganistan ‘ı işaret ederek ABD ve Nato güçlerinin en kısa sürede müdahale etmeleri gereken en büyük tehlikenin Taliban olduğu anlaşılmaktadır.
Ütopik “Şeriat” uygulamasının tek siyasi kriter olduğunu savunan Taliban güçleri,dünya uyuşturucu ticaretini kontrol etmektedirler.
El Kaida örgütünün Taliban güçleri ile ittifak halinde olduğu ve “Radikal İslam” akımları olarak kabul edilen tüm siyasi eylemlerin ardında parmakları olduğu bilinmektedir.
El Kaida ve Taliban ‘ın “şeriat” idaresi isteyen ve bu uğurda mücadele veren tüm oluşumların şeriatla idare edilen mevcut İslam ülkelerinin ve bu ülkelerde faaliyet gösteren siyasi partiler ile münasebetleri olduğu kanıtlnmıştır.
Önümüzdeki günlerde yeni B.H: Obama dışişleri bürokratlarının ve ABD diplomasisinin ortadoğunun en önemli konusu olarak ilan ettikleri El Kaida ve Taliban güçlerine karşı bir cephe oluşturmak üzere ciddi hamleler yapacaklarına kesin gözle bakılmaktadır.