Güncelleme Tarihi:
Almanya'nın başkenti Berlin'de yaşayan Constantin Chiteala için pandeminin ilk günleri oldukça sıkıcı geçiyordu. Mayıs ayında bir gün YouTube'da izlediği videolarda gördüğü bir eğlencenin parçası olmaya karar verdi. 5 euro verip bir mıknatıs aldı, uzun bir ipin ucuna bağladı ve yakınlardaki bir göle saldı. Mıknatısı geri çektiğinde ucunda bir bisiklet bulunuyordu.
Wall Street Journal'a konuşan 34 yaşındaki Chiteala'nın "Bağımlısı oldum" dediği bu aktivitenin adı mıknatıs balıkçılığı. Üstelik bu yeni avcılık trendinin tek bağımlısı Chiteala da değil. ABD'de ve Avrupa'nın birçok ülkesinde mıknatıs balıkçılarının sayısı hızla artıyor. Ülkemizde de son dönemde mıknatıs balıkçılığı yapanların çektiği videolar YouTube gibi platformlarda karşımıza çıkmaya başlıyor. Yurt dışındaki kullanıcıların paylaştıkları videolarda sudan cinayet kanıtlarından para ve mücevhere kadar akla hayale gelmeyecek şeyler çıkıyor.
Mıknatıs balıkçıları bu eğlence sayesinde hem kendilerinin güzel vakit geçirdiğini hem de suları çöplerden temizleyerek faydalı bir iş yaptıklarını savunuyor. Örneğin Chiteala, "Hem küçük bir macera yaşıyoruz hem de çevre için bir şeyler yapmış oluyoruz" diyor.
Ancak bu noktada akıllarda bir soru var: Denizlerden, göllerden, akarsulardan çıkarılan bunca metal eşyaya ne oluyor?
AVRUPA'DA SIKI KURALLARLA DENETLENİYOR
Mıknatıs balıkçılığı çoğu ülkede zararsız bir boş zaman aktivitesi olarak görülüyor. Ancak Avrupa'da durum böyle değil. Sudan zaman zaman İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma patlamamış topların bile çıkarılabildiği Avrupa ülkelerinde yetkililer mıknatıs balıkçılığının genelde yasa dışı olduğunu, arkeolojik alanlara bir tehdit içerdiğini, çevre kirliliğine yol açtığını ve tehlikeli olabileceğini belirtiyor.
Örneğin İskoçya'da geçen yıl Edinburgh şehrinin kanallarının mıknatıs balıkçılığına açılmasına karar verildi. Ancak İskoç yetkililer güvenlik ve çöplerin imhası konularında çok sıkı kurallar koydu. İngiltere'deki su kaynaklarında ise mıknatıs balıkçılığı halen resmen yasak. Ama bu birçok akarsu ve gölün mıknatıs balıkçılarının akınına uğramasına engel olmuyor.
BERLİN'DE YETKİLİLER ÇOK DERTLİ
Chiteala'nın yaşadığı Berlin'de ise yetkililer mıknatıs balıkçılarından epey şikayetçi. Şehirdeki göllerin ve akarsuların temizliğinden sorumlu çevre müdürlüğü, mıknatıs balıkçılarının buldukları metalleri çöpe atmak yerine köprülerin kıyısındaki kaldırımlara bırakıp gittiğini belirtiyor. Metallerin kaldırımlarda bıraktığı pas izleri yetkililerin canını sıkıyor.
Kurum adına Wall Street Journal'a bir açıklama yapan Doron Wohlfeld, "İnsanlar çöpleri nehirden çıkarıp bırakıyor, imha etmiyor. Bu da temizlik görevlileri için daha fazla iş demek" ifadelerini kullanıyor. Wohlfeld, "Yedikleri pizzanın kutusunu, içtikleri suyun şişesini atanlardan ya da can sıkıntısı nedeniyle bir sokak tabelasının ayağını koparıp nehre atanlar kadar çok iş çıkarıyorlar" diye konuşuyor.
SIRADAN ÇÖP GİBİ DEĞİL
Aslına bakılırsa Wohlfeld'in sözleri, durumun vahametini ortaya koymak için yeterli değil. Zira bir pizza kutusuyla sudan çıkmış bir metal eşya arasında önemli farklar var.
Bir kere metal sudan çıktığında üzeri kaygan bir tabakayla kaplanmış oluyor. Dolayısıyla bu metallere dokunmadan önce eldiven giymek şart. İkincisi de metal suda paslanma nedeniyle aşınmaya uğradığından pense gibi sağlam metal eşyalar bile sudan çıktıklarında dokunsalar dağılacak bir hal alıyor.
Bazen de sudan çıkanlar fazla büyük ve ağır olduğu için taşımak ya da bir arabaya sığdırmak mümkün olamıyor.
SUDAN ÇIKANLARI KİMSE İSTEMİYOR
Chiteala ve arkadaşları mıknatıs balıkçılığına başladıkları dönemde arkada çöp bırakmamak için ellerinden geleni yapıyorlarmış.
Örneğin buldukları bisikletleri eve götürüp bir arkadaşlarının balkonuna yığmaya başlamışlar. Ancak bir noktada balkonda altı adet bisiklet birikmiş ve sudan çıkmanın da etkisiyle kötü bir koku oluşmuş. Nihayetinde ve ev sahibinin kız arkadaşı kötü kokudan şikâyet etmeye başlayınca bisikletlere de yol görünmüş.
Sudan çıkan alışveriş arabaları için de marketleri arayıp haber veriyorlarmış ama hiç kimse bu eski arabaları geri istemiyormuş.
Buldukları metallerin bazılarını da hurdacıya götürmeye çalışmışlar ama o da hem çok zaman alıyor hem hiçbir kazanç getirmiyor hem de arkadaşlarının aracı her seferinde leş gibi oluyormuş. Chiteala, "O kadar zahmete değmiyordu" diye anlatıyor bu deneyimi.
Şu an kasa ya da silah gibi hassas bir eşya bulduklarında polisi arıyorlar. Diğer durumlarda ise Berlin Belediyesi'nin temizlik hizmetlerine haber verip çöplerin yerini bildiriyorlar.
ABD'DE DE HIZLA YAYGINLAŞIYOR
Wall Street Journal'a konuşan Ben Demchak, ABD'de de mıknatıs balıkçılığına olan ilginin özellikle pandemi döneminde YouTube ve TikTok videoları sayesinde arttığını söyledi. Pennsylvania'da yaşayan bir arkeolog olan Demchak, aynı zamanda mıknatıs balıkçılığı ekipmanları satan bir internet mağazası işletiyor. Demchak, tek elde taşınabilecek kadar küçük ama binlerce kilo ağırlığı kaldırabilecek güçte bir mıknatısın fiyatının 250 dolar civarında olduğunu söylüyor.
Güney Carolina eyaletinde ve bazı şehirlerde yasaklanmış olsa da ABD'nin geri kalanında mıknatıs balıkçılığına dair bir düzenleme bulunmuyor. Zaten ABD'de Avrupa'daki gibi sorunlarla da karşılaşılmıyor. Sulardan patlamamış bomba benzeri tehlikeli şeyler çıkma ihtimali çok daha düşük. Mıknatıs balıkçılığı meraklılarının birçoğu da büyük araçlara sahip olduklarından sudan çıkardıklarını yanlarında götürebilme şansına sahip.
Demchak, "Çoğu insan limana kamyonetleriyle geliyor, minik kovalarla değil. Sudan çıkanları geride bırakmak en kabul edilemez şeylerden biri" diyor.
YOUTUBE'DA 50000 KİŞİ ONLARI İZLİYOR
Birçok şehir sakininin araç kullanmadığı Berlin'de ise mıknatıs balıkçılığı çöplerini alıp götürmek söz konusu bile değil.
Almanya'nın en popüler mıknatıs balıkçıları olan Nils Lange ve Tobias Schiller için gibiler için sorun bununla da bitmiyor. YouTube'da 50.000'den fazla takipçisi olan Nils ve Tobias, henüz 17 yaşında oldukları için araç kullanma ehliyetine dahi sahip değiller. (Almanya'da ehliyet almak için Türkiye'deki gibi 18 yaşını doldurmuş olmak gerekiyor.)
Boş zamanlarında mıknatıs balıkçılığı yapan Nils ve Tobias'ın en sevdikleri noktalardan biri, Berlin'in merkezinde bulunan ve Spree Nehri'ne bağlanan bir kanal. Okul çıkışları trene atlayıp gittikleri bu kanalın üzerindeki köprüden mıknatıslarını atar atmaz bir metale denk gelmeleri işten bile değil.
KASADAN KLOZETE, BOMBADAN BEBEK ARABASINA
Bulduklarının her zaman ganimet olduğunu söylemek mümkün değil. İkinci Dünya Savaşı'ndan kalma bombalar (5 kez) ya da silahlar (15 kez), kasalar (aşağı yukarı 30 kez) ya da Prusya döneminden kalma bir kılıç gibi tarihi önemi olan eşyalar bulduklarında yetkilileri arıyorlar. Daha önce elektrikli scooter, bebek arabası ve bir klozet bulmuşlukları da var.
Bulduklarını neredeyse hiçbir zaman kendilerine saklamıyorlar. Bıçaklar hariç. Nils, "Eğer bıçağın ağzı 12 santimetreden kısaysa kendimize saklayabiliyoruz" diyor. (Almanya yasalarına göre siviller 12 santimetreden küçük bıçakları üzerlerinde taşıyabiliyor.)
Av bitince Nils ve Tobias, buldukları paslı metalleri nehir kıyısında bırakıyor ancak yayaların geçeceği yerlerden uzağa koymaya dikkat ediyorlar. Balıkçılık kariyerlerinin ilk dönemlerinden temizlik hizmetlerini arayıp görevlilere çöpün yerini bildiren ikili bu yılın başlarında, kendileri gibi mıknatıs balıkçılığı meraklısı baba-oğul Scotty Schiemang ve John Betzien'le tanışınca işler değişti. Artık temizlik görevlileri yerine onları arayıp hurdaları kaldırmalarını rica ediyorlar.
SATTIKLARI HURDA AV MASRAFLARINI KARŞILIYOR
Diğerleri gibi Scotty ve babası da mıknatıs balıkçılığı işine pandeminin başlarında merak sarmış. Otomobillerinin arkasına bağladıkları bir treyler satın alan baba-oğul, sattıkları hurdalardan ve 12.000 takipçili YouTube hesaplarından kazandıkları parayla benzin alıp, mıknatıs balıkçılığının yaygın olduğu yerleri gezerek hurda topluyor.
Geçtiğimiz 18 ayda sudan çıkardıkları bisiklet sayısı toplam 170. Bunların tam 120 tanesini bir günde çıkarmış olmaları da cabası. Buldukları en ilginç şey 19'uncu yüzyıldan kaldığını düşündükleri bir süngü; en tuhaf şey ise çürük sebzelerle dolu bir evrak çantası. Scotty, "Çok kötü kokuyordu" diyor. Sudan balık avcılığı ekipmanı çıkardıkları zaman da bulduklarını balık tutmayı seven YouTube seyircilerine gönderiyorlar.
Scotty, "Bunları bulmak keyifli ama asıl mesele nehrin temizliği tabii ki" diyor. Dolayısıyla Nils ve Tobias'ın bıraktıklarını toplamaktan şikayetçi değil. Yine de "Umarım onlar da yakın zamanda ehliyet alırlar, tabii bir de treyler" demeden de geçemiyor.
The Wall Street Journal'da yayımlanan "Magnet Fishing, a Pandemic Craze, Is Now Creating Trash Problems" başlıklı haberden derlenmiştir.