Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 2017 10:37
Almanya’da 24 Eylül’de yapılacak genel seçim öncesi, “Merkel iktidarına son vermeyi” hedefleyen hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD), yine büyük ölçüde güç kaybına uğramaya başladı.
OYSA ki, uzun süre Avrupa Parlamentosu başkanlığı yapan
Martin Schulz,
SPD için tam bir ‘umut ışığıydı’.
Schulz, geçen yıl kasım ayında Avrupa Parlamentosu’nu bırakıp, 2017 yılında SPD’nin Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyalet listesinden Federal Meclis milletvekili adayı olacağını ilan etti.
24 Ocak 2017 tarihinde de, SPD’nin o dönemdeki genel başkanı olan Federal Ekonomi ve Enerji Bakanı Sigmar Gabriel, kendisinin başbakan adayı olmayacağını açıklarken, Martin Schulz’u partisinin başbakan adayı olarak önerdi.
SPD Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) oybirliğiyle 4 gün sonra Schulz’un başbakan adaylığını onayladı.
19 Mart 2017 tarihinde yapılan kurultayda da Martin Schulz SPD genel başkanlığına getirildi.
Hem de delegelerin hepsinin, yani yüzde 100’ünün oylarını alarak.
Martin Schulz’la birlikte SPD’ye beklenmedik bir canlılık geldi.
Yapılan kamuoyu yoklamalarında, SPD’nin oy oranı birden artmaya başladı.
22 Eylül 2013 tarihindeki genel seçimlerde toplam oyların ancak yüzde 25.7’sini alan ve daha sonraki dönemlerde yapılan kamuoyu yoklamalarında oy oranı yüzde 22 ila 25 arasında değişen SPD’nin olası oy oranı Schulz’la birlikte yüzde 30’ları buldu.
Hatta şubat ayı sonlarında SPD, hükümetin büyük kanadı Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri’ni (CDU/CSU) solladı bile.
SPD’ye destek yüzde 31’i bulurken, CDU/CSU ilk kez yıllardan beri yüzde 30’la sosyal demokratların gerisinde kaldı.
Aynı şekilde Martin Schulz’a güven ve destek de arttı.
Mart ayı başlarında yapılan kamuoyu yoklamaları, başbakanın halk tarafından direkt seçilmesi halinde, Martin Schulz’un başbakanlık koltuğuna oturacağını bile gösterdi.
*
Ama Martin Schulz’un yükselişi kısa sürdü.
Bazı çevrelerin “Aziz Martin” demeye başladığı günlerde hem SPD hem de Martin Schulz kan kaybetmeye başladı.
“Sosyal adalet” sloganıyla yollara düşen Schulz, 4.5 ay sonra başladığı yere geri döndü.
Son yapılan kamuoyu yoklamaları, SPD’de ‘Schulz etikisi’nin kaybolduğunu ortaya koymakta.
Almanya’da bu hafta sonu genel
seçim olsa, CDU/CSU’nun yüzde 38, SPD’inin ise yüzde 24 oranında oy alacağından hareket edilmekte.
Yeşiller’in yüzde 7, Sol Parti’nin yüzde 8, sağ popülist Almanya için Alternatif’in (AfD) yüzde 8 oy alacağından da.
2013 yılındaki genel seçimlerde yüzde 5 barajını aşamayıp devre dışı kalan Hür Demokrat Parti’nin (FDP) ise toplam oyların yüzde 10’unu alarak yeniden Federal Meclis’e gireceğinden de.
Daha mart ayında başbakanın direkt seçilmesi halinde başbakanlık koltuğuna oturmasına kesin gözüyle bakılan Martin Schulz’a halk desteğinin de yok olup gittiği saptandı.
Bunda hiç şüphesiz SPD’nin Saarland, Schelswig Holstein (SH) ve Kuzey Ren vestfalya (NRW) eyaletlerinde yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinde ‘yanlış politikalar’ yüzünden büyük ölçüde oy, hatta SH ve NRW’de iktidarı kaybetmesinin çok etkisi oldu.
*
Son kamuoyu yoklamaları, başbakanın direkt seçilmesi halinde, Merkel’in yüzde 53’le koltuğunu koruyacağını gösteriyor.
Schulz’a desteğin ise yüzde 29’lara düştüğünü de.
2015 yılı Ağustos ayından beri (sığınmacı krizinin en yoğun olduğu dönem) Başbakan Angela Merkel’e güven yine büyük ölçüde arttı.
Merkel’in çalışmalarından duyulan memnuniyet yüzde 64’e ulaşırken, memnuniyet skalasında son bir ayda Schulz 6 puan kayıpla yüzde 36’ya düştü.
*
Evet seçimlere yaklaşık 14 hafta kala, 2005 yılından beri Almanya’nın başbakanlığını yapan CDU Lideri Angela Merkel’in koltuğunu koruyacağına kesin gözüyle bakılıyor.
‘Aziz Martin’in Merkel’i koltuğundan edemeyeceğine de...