Güncelleme Tarihi:
Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) baştan itibaren “Eski komünistlerle asla” diyerek PDS’le de Sol Parti’yle de olası bir ortaklık kapılarını tamamen kapattı.
Sosyal Demokrat Parti (SPD) de öyle.
Hür Demokrat Parti (FDP) ve Yeşiller de, Sol Parti ile ortaklık edilmesine hiç bir zaman sıcak bakmadı.
Ancak zamanla Sol Parti’nin özellikle eyaletlerde tamamen devre dışı bırakılmayacağı gerçeği ortaya çıktı.
Eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan Saksonya-Anhalt eyaletinde SPD ile Sol Parti’nin öncüsü konumundaki PDS 1994 yılında koalisyon hükümeti kurdu.
Bu bir ilkti.
***
Eyalet konumundaki başkent Berlin’de de SPD ile PDS (Sol Parti) 2002-1011 yılları arasında ortaklık etti.
Brandenburg’da SPD ile Sol Parti 2009 yılından beri ortaklık etmektedir.
SPD, 1990 yılından beri her 4 yılda bir yapılan genel seçim öncesi sürdürülen seçim kampanyasında, “PDS-Sol Parti ile kesinlikle ortaklık etmeyeceğiz” demektedir.
Ancak eyalet düzeyindeki ortaklığa da “Her eyalet kiminle ve hangi partiyle ortaklık edeceğine kendisi karar verir” diyerek Sol Parti ile SPD’nin eyalet düzeyinde koalisyon hükümeti oluşturmasına istemeyerek de olsa destek vermektedir.
Almanya’da genel seçimlerden sonra olası koalisyon hesapları yapılırken, SPD’nin başbakan adayı Martin Schulz, geçen ayın ortalarına doğru Yeşiller ve Sol Parti’nin önde gelen politikacılarıyla Berlin’de buluştu.
Bu görüşmenin içeriği konusunda bir açıklama yapılmadı.
Ama Schulz’un bu yaklaşımı, 24 Eylül’de yapılacak genel seçimlerden sonra Sol Parti ile işbirliği yapabilecekleri yönünde bir sinyal olarak algılandı.
İşte bu görüşmeden yaklaşık 2 hafta sonra Saarland’da yapılan Eyalet Parlamentosu seçimlerinde SPD aradığını bulamadı.
CDU toplam oyların yüzde 40.7’sini alırken, SPD yüzde 29.6’da kaldı.
Sol Parti yüzde 12.8, sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) de yüzde 6.2 oranında oy topladı.
Yeşiller ile FDP ise yüzde 5 barajını aşamadı.
***
SPD’nin Saarland’da oy kaybına uğramasının nedeninin Schulz’un Sol Parti ile olası bir ortaklığa sıcak baktığı algısı yaratılmasından kaynaklandığı görüşünde birleşildi.
Yani bir yerde seçmenler, Sol Parti ile federal düzeyde ortaklık edilmesine karşı oldukları için SPD’yi Saarland’da cezalandırdı.
Schulz’a da “Aklını başına topla” uyarısında bulundu.
SPD, 24 Eylül’den sonra, 2013 yılından beri sürdürülmekte olan büyük koalisyonun (CDU/CSU-SPD) sonlandırılmasından yanadır.
Ama genel seçim öncesi, seçimlerden sonra kiminle ortaklık edecekleri kapısını da açık bırakmayı yeğlemektedir.
SPD’li politikacılar, “Seçim sonuçlarına göre demokratik tüm partilerle görüşmeye açığız” şeklinde açıklamada bulunmayı tercih etmektedir.
Ancak Saarland’dan gelen sinyal, SPD’de bir tedirginliğe yol açmıştır.
SPD’li bazı kesimler, seçimlerden sonra olası bir SPD-FDP-Yeşiller (kırmızı-sarı-yeşil koalisyon) ortaklığı için şimdiden çok açık bir biçimde sinyaller verilmesinden yanadır.
Yani bir yerde SPD’nin Yeşiller’i de yanlarına alıp, tercihini soldan yana değil, Liberallerden yana yapmasını isteyen sosyal demokratların sayısı artmaktadır.
Bu gelişmeler ışığında, bazı çevrelerin Aziz Martin olarak nitelediği Martin Schulz’un işi hiç de kolay değildir.