Güncelleme Tarihi:
Sorun yaratan çevreler ve politikacılar vardır.
Çoğulcu demokrasilerde bu çok normaldir.
Çok doğaldır.
Ama durduk yerde sorun yaratmakta şu Bizim Almanlar’ın üstüne yoktur.
Şu Bizim Almanlar bu alanda şampiyondur bence.
Önce hiç yoktan bir sorun yaratırlar.
Sonra aylarca o sorun üzerinde tartışırlar.
Hatta komisyonlar kurup, konuyla ilgili uzmanlar davet edip onların görüşlerine başvururlar.
Onunla da yetinmeyip bilimsel raporlar bile hazırlatırlar.
İşte burka yasağı ve çifte vatandaşlık uygulamasına son verilmesi bunun en son iki örneği.
*
Almanya’da aşırı sağcı partiler ve çevreler, yıllardır burka yasağı talep ediyor.
Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) de.
Liberaller olarak bilinen Hür Demokrat Parti (FDP) bile.
Şimdi de Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Eyalet İçişleri Bakanları ile Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) Bavyera Eyalet İçişleri Bakanı da burka yasağı önerisini gündeme getirdiler.
Gerekçe, kadınları dışlayıcı.
Kadın-erkek eşitliğine aykırı.
Kadınların özgürlüğünü kısıtlayıcı.
Kadınları bezden kafese tıkamış gibi.
Ve benzer argümanlar.
Oysa ki, daha önceki dönemlerde yapılan bilimsel çalışmalar da, Almanya’daki geçerli yasalar da burka yasağı uygulamasının mümkün olmadığını ortaya koymaktadır.
İşte böyle olduğu halde Almanya yeniden burka yasağını tartışmaktadır.
*
Bu tartışma biteceğe de benzemiyor.
Çünkü 4 Eylül 2016 tarihinde Mecklenburg-Vorpommern’de, 18 Eylül 2016’da da Berlin’de Eyalet Parlamentosu seçimleri vardır.
İşte aşırı sağcı ve sağ popülist partilerin yanı sıra muhafazakar kesim de, yani CDU da ‘burka yasağı’nı seçmenlerin desteğini, daha doğrusu oylarını alabilmek için apaçık istismar etmektedir.
Zaman zaman Berlin’de Arapların yoğun olarak yaşadıkları Neukölln ve Wedding ilçelerinden geçiyorum otomobille.
Tek tük burkalı kadınlar görüyorum.
Ama ortada sorun haline getirecek bir toblo görmüyorum.
Almanya’nın çoğu kesiminde ise ‘burkalı kadın’ı istesen de göremezsin.
Özgürlükten yana olan bir medya mensubu Alman meslektaşı izliyorum televizyonda.
Münih’in en lüks mağazalarında burkalı kadınların dolaştığını söylüyor.
Evet, doğrudur.
Ama onlar Almanya’da yaşayan burkalı kadınlar değil, zengin Suudi Arabistanlı burkalı kadınlardır.
Parayı bastırıp Almanya’nın en lüks mağazalarından alışveriş yapan, Almanya’nın en lüks otellerinde tatil yapan, Almanya’nın en iyi sağlık kurumlarında hizmet alan burkalı kadınlar.
Neyse ki, bu ülkede sağduyulu politikacılar ve devlet adamları da var.
*
Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, çok açık bir biçimde burka yasağına sıcak bakmadığını söylemektedir.
CDU Genel Başkanı olan Başbakan Angela Merkel ile SPD Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Sigmar Gabriel’in de yasaktan yana olmadıkları bilinmekte.
Federal İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere de öyle.
Yeşiller’den, Sol Parti’den birçok politikacı da.
Kaldı ki, Fransa’da 2011 yılından beri burka yasağı uygulanmaktadır.
Belçika ve Hollanda’da da öyle.
İsviçre’nin bazı kantonlarında da.
Ama zaten burka giymek isteyen giyiyor.
Para cezasını da ödüyor.
Veya Fransa’da olduğu gibi, Tunus kökenli Fransız vatandaşı bir işadamına faturayı gönderip ödettiriyor.
Bu da cezanın da, yasağın da çözüm olmadığını gösteriyor.