Güncelleme Tarihi:
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında savaş suçu iddiaları nedeniyle tutuklama emri başvurusunda bulundu.
UCM Başsavcısı Karim Khan, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant için tutuklama emri çıkaracağını doğruladı.
Khan, CNN'den Christiane Amanpour'a yaptığı açıklamada bu kararın altında yatan suçları da sıraladı.
Khan'a göre, Netanyahu ve Gallant'a yönelik suçlamaların arasında insani yardım malzemelerinin reddi de dahil olmak üzere bir savaş yöntemi olarak insani yardım malzemelerinin imha edilmesi, bir savaş yöntemi olarak açlığa neden olunması, çatışmalarda sivillerin kasıtlı olarak hedef alınması yer alıyor.
UCM’nin kararlarına temel olan Roma Tüzüğü’ne imza atan 124 devletin İsrailli yetkililerin kendi topraklarına gelmesi durumunda tutuklayıp mahkemeye iade etmesini gerektirecek.
Daha önce Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e karşı tutuklama emri çıkarılmıştı.
İsrail ve ABD, Roma Tüzüğü’nü imzalamayan ülkeler arasında yer alıyor.
BAKAN TUNÇ: OLUMLU BİR KARAR
Netanyahu'nun tutuklanma kararı hakkında sosyal medya hesabından paylaşım yapan Bakan Tunç, "Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısının, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant için işledikleri savaş ve insanlık suçları nedeniyle yakalama kararı başvurusunda bulunması, gecikmiş ancak olumlu bir karardır. İsrail, 7 Ekim'den bu yana Gazze ve Refah bölgesinde yaptığı saldırılarla uluslararası hukuku ayaklar altına almakta, en temel insan hakları olan yaşam hakkını, mülkiyet hakkını, güvenlik hakkını, din ve vicdan özgürlüğünü yok saymaktadır. Masum insanları hedef alan İsrailli yetkililer, en kısa sürede hukuk önüne çıkarılmalıdır ve hesap vermeleri sağlanmalıdır" ifadelerini kullandı.
Bakan Tunç, "Türkiye olarak, daima işgalci İsrail'in adaletsizliklerini, yaptığı soykırımı, işlediği insanlık suçlarını gündemde tutmaya devam edecek, Filistinli kardeşlerimizin haklı davasında yanında olmayı sürdüreceğiz. 1967 sınırları temelinde bağımsız Filistin devletinin varlığının kabul edilmesi ve Filistinli kardeşlerimizin kendi ülkelerinde özgürce ve insan onuruna yakışır bir şekilde yaşaması için çaba göstermekten geri durmayacağız" dedi.