Güncelleme Tarihi:
Bakanlık Sözcüsü Aksoy, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan '2019 Uluslararası Dini Özgürlükler Raporu'nun Türkiye ile ilgili bölümlerine ilişkin yöneltilen soruya yazılı cevap verdi. Aksoy, raporun Türkiye bölümünün, yine kaynağı belirsiz iddialar içeren, objektiflikten uzak bir dille kaleme alındığını bildirdi. Türkiye'nin, din ve ibadet özgürlüğünün tüm vatandaşlar için ayrım gözetmeksizin korunması ve geliştirilmesi hedefini somut adımlarla desteklemeye devam ettiğini belirten Aksoy, "Ülkemizde, farklı din ve inançlar huzur ve uyum içinde yaşamaktadır. Ülkemiz son 20 yılda gayrimüslim vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin geliştirilmesi, hoşgörü ve karşılıklı anlayış ortamının güçlendirilmesi amacıyla önemli adımlar atmıştır. Bu dönemde demokrasimizin daha da ileriye taşınması hedefinin bir parçası olarak, her bir vatandaşımızın haklardan eşit şekilde yararlanabilmesi ve ayrımcılığın her türünün önlenmesi için mevzuatta ve uygulamada büyük kazanımlar elde edildiği şüphesizdir" dedi.
'RAPORDAKİ TÜM TUTARSIZLIKLARI REDDEDİYORUZ'
Aksoy, raporda Ayasofya ve Kariye hakkında belirtilen konuları yine son dönemde yapılan bazı açıklamalar bağlamında hayretle karşıladıklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Ayasofya ve Kariye, Türkiye Cumhuriyeti'nin mülkiyetindedir ve her türlü tasarruf yetkisi Türkiye'nin iç işlerini ilgilendiren bir konudur. Bu eserlere dair verilmiş ya da verilecek kararlar başka ülkelerin işi olamaz. Türkiye, topraklarındaki tüm kültürel ve dini varlıkların değerinin bilincinde olup bu eserleri layık oldukları şekilde korumaktadır. Türkiye'nin dini özgürlüklerin korunması ve ilerletilmesi konusundaki iradesi ve atılan somut adımlar ortadayken, İslam karşıtlığı, anti-Semitizm, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının ABD’de hızla yükseldiği bir dönemde, ABD’nin bu tür raporlarla dünya kamuoyunun dikkatini, ülkesindeki sorunlardan başka yönlere çekmeye çalışması trajikomiktir. Rapordaki tüm tutarsızlıkları ve hiçbir mesnedi olmayan maksatlı ifadeleri reddediyor, ABD'yi dini özgürlükler ve insan hakları konusunda kendi iç işlerine yoğunlaşmaya davet ediyoruz."