Güncelleme Tarihi:
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, ikili ve heyetler arası görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Mevkidaşıyla birçok bölgesel ve uluslararası konuda görüş alışverişinde bulunduklarına dikkati çeken Çavuşoğlu, hafta başında Libya'ya bir ziyarette bulunduğunu anımsatarak, yeni kurulan hükümete destek verilmesinin önem taşıdığını vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, Libya'nın seçimlere hazırlanması ve halkın taleplerinin karşılanması bakımından bu desteğin önemli olduğuna işaret etti.
Libya'da yabancı terörist savaşçılarla meşru mevcudiyeti karıştırmamak gerektiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Libya'da bulunan çok sayıda yabancı savaşçı var, paralı asker var. Bunların çekilmesi konusunda hemfikiriz. Fakat iki egemen ülke arasındaki bir anlaşma gereği buraya verilen askeri eğitim ve danışmanlık desteği gibi ülkenin ihtiyacı olan desteklerin sona ermesi Libya'nın yararına değil. İki ülke arasındaki bu tür anlaşmalara müdahale edilmesi üçüncü taraflar bakımından, doğru bir yaklaşım olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
"İKİLİ TİCARETİMİZ HIZLI ŞEKİLDE ARTIYOR"
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu "(Almanya ile) İkili ticaretimiz hızlı şekilde artıyor. Bu sene 40 milyar doların üzerine çıkabileceğini görebiliyoruz." dedi.
Türkiye'de salgın döneminde alınan tedbirlerle tedarik zincirlerinin korunduğunu kaydeden Çavuşoğlu, gelecekte de Almanya'yla ticari ve ekonomik iş birliğini artırmak istediklerini söyledi.
"(AŞIDA) ORTAK ÜRETİM KONUSUNDA ÜLKELERİN DAHA İYİ İŞ BİRLİĞİ YAPMASI GEREK"
Türkiye'nin salgının başlangıcından bu yana hiçbir ülkenin tıbbi malzeme tedariki konusunda geride bırakılmaması gerektiğini savunduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, aşı konusunda da Türkiye'nin aynı görüşü savunduğunu kaydetti.
Farklı ülkelerin ve şirketlerin aşılarının piyasaya girdiğine ancak birçok ülkenin aşılara erişemediğine dikkati çeken Çavuşoğlu, burada bir sorun olduğunu, en az gelişmiş ülkeleri unutmamak gerektiğini belirtti.
Çavuşoğlu, Kovid-19 aşılarına ilişkin daha iyi bir iş birliğine ihtiyaç olduğunu ifade ederek, "Elbette şirketlerin telif haklarına saygı duymak gerekiyor ama ortak üretim konusunda ülkelerin daha iyi iş birliği yapması gerek." dedi.
Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere uluslararası örgütlerin koordinasyon ve kolaylaştırıcı rol üstlenmesi gerektiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Bu sorun devam edecek. Önümüzdeki aylarda ve yıllarda da aşıya ihtiyacın olacağını görüyoruz. O nedenle aşının tüm dünyaya ulaşması için ortak üretim dahil daha iyi bir iş birliğine ihtiyaç var." diye konuştu.
'SÖYLERSEM UTANACAK DURUMLAR OLUYOR'
'Leyen’in ben kadın olduğum için böyle oldu demesi, Türkiye’yi ima etmesi doğru değil' diyen Çavuşoğlu, sözlerine şöyle devam etti;
'AB’yi kastediyorsa kendi meseleleri. Bizdeki protokol kurallarında kadın-erkek diye bir şey yok. Kendi aralarındaki detayları söylersem utanacak durumları oluyor. Kendi aralarındaki kavga ve çekişmeyi bize yansıtmasınlar. Ders almışlar, tekrar yaşanmasın diye...'
'HALKIMIZIN YÜZDE 26'SINDAN FAZLASINI AŞILADIK'
'İkili ticaretimiz hızlı şekilde artıyor. Bu sene 40 milyar doların üzerine çıkabileceğini görebiliyoruz' diyen Çavuşoğlu aşılama çalışmaları ile ilgili de açıklamalarda bulundu.
Aşılama sürecine hız verildiğini belirten Çavuşoğlu 'Halkımızın yüzde 26'sından fazlası aşılandı' dedi.
Çavuşoğlu, '1 milyon 200 bin Almanı ağırladık, bu sene de sürdürmeye çalışıyoruz halkımız güvenliği, turizm için önlemlerimizi aldık aşılama süreci, Almanya da biz de önemli mesafe kaydettik güvenli turizm programına ekler getirdik' ifadelerini kullandı.
"İKİ ÜLKE ARASINDA DİYALOĞUN VE İŞ BİRLİĞİNİN DEVAM ETMESİ MEMNUNİYET VERİCİ"
Ankara'da ocakta görüşmelerinin ardında Berlin'de tekrar bir arada olmaktan mutlu olduğunu dile getiren Çavuşoğlu, mevkidaşı Maas'a daveti ve misafirperverliği için teşekkür etti.
Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına rağmen iki ülke arasında diyaloğun ve iş birliğinin devam etmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Başbakanı Angela Merkel'in, dün görüştüğünü ve düzenli olarak görüşmeye devam ettiğini anımsatan Çavuşoğlu, diğer bakanlar ve kurumların da diyaloğunun sürdüğünü belirti.
Çavuşoğlu, mevkidaşı Maas ile ilerleyen süreçte gerçekleştirilecek Ekonomik ve Ticari Ortaklık Komitesi (JETCO) toplantısı ve istişareler gibi birçok konuyu ele alma fırsatı bulduklarına ve dün Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer ile savunma sanayi, göç ve terörle mücadele gibi konuları da görüşme fırsatı bulduklarına değindi.
"TÜRECİ VE ŞAHİN'İN BAŞARILARIYLA HEM TÜRKİYE HEM DE ALMANYA OLARAK GURUR DUYDUK"
Almanya ile yapılan göç anlaşmasının bu yıl 60'ıncı yıl dönümü olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, "Özlem Türeci ve Uğur Şahin'in başarılarıyla hem Türkiye hem de Almanya olarak hepimiz gurur duyduk." ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, Türk toplumunu ilgilendiren konuları da ele aldıklarını kaydederek, Almanya'da yaşayan Türk toplumunun ve bütün Müslümanların ramazan ayını, yaklaşan Kadir Gecesi'ni ve Ramazan Bayramı'nı gönülden kutladığını belirtti.
Çavuşoğlu, 2020 yaz döneminde Almanya ile turizm alanındaki karşılıklı mutabakatın iki taraf için de olumlu sonuçlar doğurduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Alman dostlarımız da bunu teyit ediyor. Heiko ile ocak ayında bu konuyu değerlendirdik. Şimdi birçok ülke, Avrupa'dan başka ülkeler de bu iş birliğimiz hakkında bizlerden bilgi alıyorlar. Geçen sene pandemiye rağmen yaklaşık 1 milyon 200 bin Alman'ı ülkemizde ağırlamaktan mutluluk duyduk. Bu sene de aynı iş birliğini sürdürmeye çalışıyoruz. Tüm ülkelerde pandemi var. Biz de Türkiye'de turizm sezonuna güvenli bir şekilde girebilmek ve halkımızın güvenliğini de sağlamak için bazı ilave tedbirler aldık ve 17 Mayıs'a kadar bir kapanma süreci var. Bunun da faydalarını görmeye başladık. Rakamlar hızlı bir şekilde düşmeye başladı."
Aşılama sürecine de hız verildiğine işaret eden Çavuşoğlu, Türk halkının yüzde 26'sından fazlasının aşılandığını aktardı.
Çavuşoğlu, güvenli turizm programına bu sene ek tedbirler getirdiklerini belirterek, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığının iş birliği içinde çalıştıklarını söyledi.
Aşılama noktasında turizm bölgelerine ağırlık verildiği gibi turizm çalışanlarının da aşılanmasına önem verdiklerini kaydeden Çavuşoğlu, "Turistlerin görebileceği herkesi mayıs ayı sonuna kadar aşılayacağız." ifadesini kullandı.
Çavuşoğlu, sertifikasyon konusunda kriterleri artırdıklarını ve geçen seneye göre 15 yataklı otellerin dahi bu sertifikasyon sürecine dahil edileceğini vurguladı.
Alman, Fransız, İngiliz ve Türk firmaların sertifikasyonu devam ettirirken ayda 4 defa bu tesisleri denetlediğine dikkati çeken Çavuşoğlu, güvenli bir tatil geçirmeleri için gerekli tüm tedbirlerin alındığını aktardı.
Çavuşoğlu, bu konuları Bakan Seehofer ile ele aldıklarını ve ek olarak Turizmden Sorumlu Parlamenter Müsteşar Thomas Bareiss ile değerlendireceklerini belirtti.
"SOMUT ADIMLAR ATMANIN ZAMANI GELMİŞTİR"
"Bugün AB ile ilişkilerimizde olumlu bir atmosfer var. Bunda Almanya'nın katkısı büyük. Somut adımlar atmanın zamanı gelmiştir." diyen Çavuşoğlu, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi müzakerelerinin ön koşulsuz şekilde başlaması gerektiğine dikkati çekti.
Çavuşoğlu, "Üst düzey temasların devam etmesi gerekiyor. 18 Mart Mutabakatının da tüm boyutları ile tekrar gözden geçirilerek daha etkin bir şekilde hayata geçirilmesi gerekiyor. Vize serbestisi de buna dahil." değerlendirmesinde bulundu.
"Almanya'nın yapıcı ve sağduyulu yaklaşımının devam etmesini arzu ediyoruz"
Almanya'nın, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin dönem başkanlığını yürüttüğünü hatırlatan Çavuşoğlu, Türkiye'nin, kurucu üyelerinden olduğu Avrupa Konseyinin değerlerini önemsediğinin ve ilgili kurumlarla yakın iş birliği içinde olduğunun altını çizdi.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin, AİHM reformuna da katkı sağladığını belirterek, şunları kaydetti:
"Dosya sayısını azaltmak için çalışıyoruz. Kararların uygulanması bakımından da objektif yaklaşmak gerekiyor. Bugün Avrupa içinde de AİHM kararlarını uygulamayan ülkeler var. En son (Yunanistan Dışişleri Bakanı) Dendias'ın gelişinde de gördük, Batı Trakya Türkleri ile ilgili de üç mahkeme kararı yaklaşık 20 yıldır uygulanmıyor. Buradan bazı ülkelerle ilgili kararları içinden çıkarıp onu ön plana çıkarmak yerine İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının üye ülkelerde uygulanmasıyla ilgili bir mekanizma da var. Burada hepsini birlikte ele alarak bu konuya birlikte önem vermemizde fayda var."
Çavuşoğlu, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde, İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferans dahil birçok konuyu ele aldıklarını belirterek, "Tüm bu konularda Almanya'nın yapıcı ve sağduyulu yaklaşımının devam etmesini arzu ediyoruz. Önümüzdeki süreçte ikili ilişkilerimizi geliştirmeye çalışırken bölgesel konularda da Almanya'yla iş birliğimizi sürdürme konusunda kararlıyız." dedi.
"TÜRKİYE OLARAK PROTOKOL KURALLARININ NE OLDUĞUNU BİLİYORUZ"
Çavuşoğlu, toplantının soru cevap kısmında AB Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen ile Konsey Başkanı Charles Michel'in Türkiye ziyaretinde yaşanan protokol tartışmalarına ilişkin de açıklama yaparak "Aslında baş başa görüşmede ben de o toplantıda vardım ve son derece verimli, samimi, açık, her şekilde her konuyu konuştuk. Geleceğe yönelik atılması gereken adımları konuştuk, son derece faydalı bir görüşmeydi." ifadelerini kullandı.
Protokol tartışmalarının toplantının içeriğini gölgelediğine vurgu yapan Çavuşoğlu, "Şimdi burada açıkça bir kere daha üzülerek söylemek isterim, biz Türkiye olarak protokol kurallarının ne olduğunu biliyoruz. Köklü bir devlet geleneğimiz var bizim. 2023'te Dışişleri Bakanlığımızın 500'üncü yılını kutlayacağız." diye konuştu.
Türkiye'de geçmişte de protokol konusunda hiçbir sorun yaşanmadığının altını çizen Çavuşoğlu, "Maalesef üzülerek söylüyorum, Komisyon ve Konsey arasındaki rekabet ve kavga yüzünden oldu. Bunu bu kadar açık söylemek durumunda kaldık. Burada hazırlık toplantısına Komisyonun protokol ekibi katılmadı, Konseyin ekibi katıldı ve Konsey nasıl olması gerektiğini söyledi." ifadesini kullandı.
İki AB kurumu arasındaki rekabetin üzüntü verici olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, "Ama tüm bu konuları bilmesine rağmen von der Leyen'in 'Ben kadın olduğum için böyle oldu' demesi, yani Türkiye'yi ima etmeye çalışması doğru değil. Avrupa Birliği'ni kast ediyorsan kendi meseleleri." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Türkiye'de geçmişte de birçok kadın liderin ağırlandığını ifade ederek, Türkiye'de kadının siyasette, iş hayatında ve toplumda önemli bir role sahip olduğunu söyledi.
Oturma tartışmasında Türkiye'den kaynaklanan bir sorun olmadığının altını çizen Çavuşoğlu, "Umarım Avrupa Birliği içinde bu bir daha tekerrür etmez." dedi.
Çavuşoğlu, aşı üreticilerin fikri mülkiyet haklarına ilişkin çalışmalarla ilgili soruya da yanıt vererek, birçok ülkenin parasını vermesine rağmen hala aşılara ulaşamadığını belirtti.
Telif haklarına saygı duyulması gerektiğini belirten Çavuşoğlu, aşıya ulaşamayan ülkeler için küresel iş birliği vurgusu yaptı.
"GÜVENLİ TURİZM BAKIMINDAN DAHA AVANTAJLI BİR DURUMDA OLDUĞUMUZU DA HATIRLATMAK İSTERİM"
Türkiye'nin güvenli turizmle ilgili attığı adımlara ilişkin soruya da yanıt veren Çavuşoğlu, Türkiye'nin 17 Mayıs'a kadar uygulayacağı tedbirlerin faydasının görülmeye başladığını söyledi.
Çavuşoğlu, Türkiye'de halkın yüzde 26'sının aşılandığını belirterek, turizm sektöründe çalışanların tamamının aşılanacağını vurguladı.
Konaklama tesislerine ilişkin sertifikasyon programına da değinen Çavuşoğlu, "Sertifikasyon programını daha da geliştirdik ve 136 kriteri 152 kritere çıkardık. Denetimler geçen sene ayda iki kere yapılıyordu şimdi ikisi Alman, biri İngiliz, bir Fransız, bir Türk denetim kuruluşları ayda dört denetim yapıyor. Yatak sayısı, oda sayısı limitini de düşürdük ve 15 yataklı oteller bile sertifikasyona tabi tutulacak." dedi.
Muğla, Antalya ve İzmir gibi turizm kentlerinde güvenli ve sağlıklı turizm için tedbirlerin artırıldığına dikkati çeken Çavuşoğlu, havalimanları, oteller ve hastanelerde PCR testi uygulamasının devam edeceğini vurguladı.
Çavuşoğlu, "Şu anda geçen seneye göre rakamlar her ne kadar tüm dünyada yüksek olsa da güvenli turizm bakımından daha avantajlı bir durumda olduğumuzu da hatırlatmak isterim." diye konuştu.
"ALMANYA VE TÜRKİYE KAPSAMLI BİR ORTAK GÜNDEME SAHİP"
Çavuşoğlu, Alman Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile gerçekleştirdiği ziyaret öncesinde, Alman gazeteci Rainer Hermann'ın sorularını yanıtladı.
Çavuşoğlu, iki ülke temsilcileri arasında son aylarda gerçekleştirilen diplomatik görüşmelerin, Almanya ve Türkiye'nin ne kadar kapsamlı bir ortak gündeme sahip olduğunu gösterdiğini belirtti.
Bakan Çavuşoğlu, Almanya ile Türkiye arasındaki ihtilafların büyütülmesinin söz konusu olmadığını vurgulayarak "Elbette fikir ayrılıkları olacaktır. Brüksel ile üzerinde uzlaşılan pozitif bir gündem zemininde ilişkileri iyileştirmek için çalışıyoruz. Bu, her iki tarafın da çabasını gerektiriyor." ifadelerini kullandı.
İki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin en ön sırada yer alması gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, "Ticaret hacmimizin 40 milyar doları aşması bekleniyor. Bunun 100 milyara ulaşmaması için hiçbir neden göremiyoruz.” dedi.
"ALMANYA'DAKİ TÜRK TOPLUMU ULUSLARI BAĞLAYAN ÖNEMLİ BİR KÖPRÜ"
Çavuşoğlu, Almanya'daki Türk toplumunun iki ulusu birbirine bağlayan önemli bir köprü olduğuna işaret ederek "Türk toplumu hayatın birçok alanında Almanya için büyük bir katkı sunuyor. Bunun son örneği ise BioNTech kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci'dir." ifadelerini kullandı.
Çavuşoğlu, Alman mevkidaşı Heiko Maas ile görüşmelerinde Kıbrıs meselesinin, Libya ve Afganistan'daki geçiş sürecinin masaya yatırılacağını aktardı.
Terörle mücadele konusunda Almanya ile etkili diyaloğa sahip olduklarını ifade eden Çavuşoğlu, Alman dostlarından çok daha fazlasını beklediklerini kaydetti.
"AB ve üye ülkeler anlaşma kapsamdaki yükümlülüklerini görmezden gelmeyi yeğliyor"
Bunun yanı sıra Çavuşoğlu, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye arasında 2016'daki mutabakat ve yeni bir anlaşmanın müzakere edilmesine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:
"Mülteciler konusundaki iş birliği, 18 Mart 2016 tarihli deklarasyonun çok önemli bir unsuru ama bu sadece bir mülteci anlaşması değil. Anlaşma Türkiye ve AB arasında göç alanındaki daha güçlü bir iş birliğini, Türkiye’ye yapılan somut vaatlerle birleştiriyor. Bu vaatler, katılım müzakerelerinin hızlandırılması, Gümrük Birliği’nin modernize edilmesi, vize koşullarının liberalleştirilmesi, düzenli üst düzey görüşmeler yapılmasının organize edilmesi ve terörizmle mücadelede daha güçlü bir iş birliğini kapsıyor."
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, 2016'daki mutabakat sonrası AB'nin verdiği sözleri tutmadığını belirterek şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye göç ile ilgili sorumluluklarını yerine getirdi. 2015 yılından bu yana Ege üzerinden AB’ye yasa dışı göç yüzde 92 oranında azaldı. Buna rağmen AB’nin Türkiye’ye verdiği sözlerde büyük bir ilerleme olmadı. AB ve üye ülkeler bu kapsamdaki yükümlülüklerini görmezden gelmeyi yeğliyor ve sadece Türkiye'nin yasa dışı göçü engellemesi noktasındaki sorumluluklarına odaklanmayı tercih ediyor gibi görünüyorlar. AB ne Suriyeliler için gönüllü insani kabul sistemini etkinleştirdi ne de 18 Mart tarihli bildirinin 9. maddesinin öngördüğü gibi Suriyelilerin terörden arındırılmış bölgelere güvenli, gönüllü ve onurlu bir şekilde geri dönmesini destekledi."
AB'nin somut ve önemli adımlar atmasını beklediklerini anımsatan Çavuşoğlu, anlaşmanın 5'inci yılında değişen ve zorlayıcı koşullar nedeniyle yeniden ele alınması gerektiğini kaydetti.
Çavuşoğlu, "AB, Afganistan ve Suriye'de devam eden ihtilaflar nedeniyle oluşan yeni göç riski veya pandeminin hafiflemesi dolayısıyla iş birliğinin nasıl sürdürüleceği ve yük dağılımı için nelerin gerek olduğunu planlamaya başlamalı." ifadesini kullandı.
Türkiye ve AB ilişkilerinin güvenlik, savunma, bölgesel istikrar, eğitim, bilim ve sanat gibi birçok alanda devasa bir potansiyele sahip olduğunu hatırlatan Çavuşoğlu, ancak ilişkilerin Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların mantık dışı ve abartılı talepleri nedeniyle rehin alınıyor olmasının talihsiz bir durum olduğunu ve bunun iş birliğinin devasa potansiyelini tehlikeye attığını vurguladı.
İki taraflı sorunların çözümünde diplomasinin önemine dikkati çeken Çavuşoğlu, siyasi istek ile tüm sorunları çözmenin mümkün olduğunu belirtti.
Çavuşoğlu, Türkiye'nin Rusya ile ilişkilerine de değinerek, şunları kaydetti:
"Mümkün olduğunda Rusya ile iş birliği yapıyoruz ama gerekliyse de metanetli kalıyoruz. Rusya ile diyaloğumuz bölgesel ve uluslararası istikrara katkı sağlayacak. Suriye buna bir örnek. Farklı görüşlere sahip olduğumuz gayet açık ortada. Buna rağmen iş birliği yapmak için yollar buldu. Bunun bir sonucu BM'nin 2254 sayılı kararının işlevsel tek mekanizması olarak ortaya çıkan anayasa komisyonu."
AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in Ankara'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeleri sırasında yaşanan protokol olayını değerlendiren Çavuşoğlu, Türkiye'nin ziyaret öncesinde AB heyetinin tüm isteklerini yerine getirdiğini, olayın AB içerisindeki siyasi çekişmeler ve rekabetçi düşünceler sebebiyle gerçekleştiğini anlattı. Çavuşoğlu, "AB içerisindeki sorunların bu ziyarete gölge düşürmüş olması çok üzücü." değerlendirmesinde bulundu.