Güncelleme Tarihi:
DEAŞ-Horasan grubu, 2013'te El Kaide'nin Irak kolunun ayrılarak oluşturduğu Irak Şam İslam Devleti'nin Pakistan-Afganistan bölgesindeki koluna verilen isim. İlk olarak Ocak 2015'te ortaya çıkan gruba Batı'da Horasan'ın İngilizce yazılışından (Khorasan) dolayı DEAŞ-K deniliyor.
DEAŞ 2013 Nisan'da Irak'ta kurulduktan sonra 2014'te Rakka ve Musul'u alarak hızla güçlendi. Ocak 2015'te de, yani gücünün doruklarındayken Pakistan ve Afganistan'dan Irak veya Suriye'ye giderek örgüte katılmak isteyen savaşçıları bölgede topladı; Pakistan Taliban'ından ayrılan militanları da yanına alarak DEAŞ-Horasan'ın kurulduğunu duyurdu.
Kısa bir süre sonra ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon, DEAŞ'ın Irak ve Suriye'deki gücünü büyük oranda bitirdi, 2017'de ise örgütü neredeyse tamamen yok ettiğini duyurdu. Savaşçı topladıkları dönemde, Taliban'ı "yeterince sert bulmayan" militanların buradan ayrılarak DEAŞ'e katıldıkları biliniyor.
Horasan, Perslerin bölgeye hakim olduğu dönemde, -bugün Afganistan, İran'ın doğusu, Pakistan, Tacikistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Pakistan'ın da bir kısmını kapsayan- imparatorluğun doğusuna verilen isimdi. Horasan Farsça "güneşin yükseldiği yer" anlamına geliyor.
BİRÇOK ÜLKEDEN MİLİTANLAR ÖRGÜTE KATILDI
DEAŞ'ın Irak ve Suriye'de gücünü kaybetmesinin ardından Afganistan'a kaçabilen militanların yanı sıra örgüt bazı Arap ülkelerinden, Tacikistan, Özbekistan, Çeçenistan, Hindistan, Bangladeş ve Çin'den gelen savaşçılarla büyüdü.
2018'den başlayarak bazı Avrupa ülkeleri ve ABD'de, DEAŞ-Horasan üyesi olduğu gerekçesiyle 10'un üzerinde şüpheli tutuklanarak uzun yıllar hapis cezası aldı.
2019 yılında DEAŞ'ın Horasan grubunun Afganistan'daki saldırıları arttığında ABD, Taliban'la görüşmelere başlamıştı. Bu dönemde DEAŞ-K'nın saldırılarını Avrupa ve ABD'ye de genişletebileceğinden korkan ABD'nin, Taliban'la DEAŞ'a karşı mücadelede işbirliği yapabilmek için görüşmeler yaptığı, Amerikalı yetkililere dayandırarak yapılan haberlere yansımıştı.
Ancak bu süreçte bir yandan da Taliban'dan daha fazla örgüt üyesinin ayrılıp DEAŞ'ı büyütmesinden korkuluyordu.
TALİBAN ÖZEL KUVVET KURARAK SAVAŞ İLAN ETTİ
DEAŞ-K, çoğunlukla Afganistan'ın doğusunda, İran sınırındaki Şii nüfusu hedef alan kanlı saldırılar yürüttü. Bu sebeple uzmanlar, Taliban'ın kendi gücünü tehdit etmediği sürece DEAŞ-K'ya karşı savaşmadığı yorumunda bulunuyor.
Ancak ülkenin özellikle kuzeyinde ve doğusunda Taliban ile DEAŞ-K arasında çatışmalar yaşandı. İki örgüt, Ocak 2015'te birbirlerine karşı savaş ilan etti. DEAŞ'ın üstlendiği ilk saldırı, Mayıs 2015'te Nargarhar bölgesinde bulunan Kot'ta Taliban militanlarının öldürüldüğü bir saldırıydı.
Daha sonra Taliban'la işbirliği yaptığını söylediği aşiretlere yönelik katliamlar yaptı. Taliban'ın bölgedeki de-facto yöneticilerini başlarını keserek öldürdü. Taliban, DEAŞ lideri Ebu Bekir el Bağdadi'ye 16 Haziran tarihli açık mektubunda "kendi başarılarını savunmak zorunda kalacakları uyarısında bulundu.
Örgütün kurulduğu yılın sonlarında, Ekim 2015'te Taliban, 1000 kişiden oluşan bir özel kuvvet oluşturdu. Özel kuvvetler, savaş kabiliyetlerine ve deneyimlerine göre itinayla seçilerek DEAŞ-K'nın var olduğu Nangarhar, Farah, Helmand ve Zabul gibi eyaletlere gönderilmişti. Yıllar içinde onlarca Taliban ve DEAŞ-K üyesinin öldüğü çatışmalar yaşandı.
YÜZLERCE Şİİ SİVİL KATLEDİLDİ
2019'da Afgan ordusu, DEAŞ-K'nın yenildiğini ancak uyuyan hücrelerden saldırılar organize edebileceğini duyurmuştu. Mayıs 2020'de de Başkent Kabil'de, Şiilerin çoğunlukta olduğu bir bölgede bir kadın doğum hastanesine düzenlediği saldırıda DEAŞ-K, 25 kişiyi öldürdü. Aralarında hamile ya da yeni doğum yapmış kadınlar ve bebekler de vardı.
Bu dönemde Şii ibadet yerleri, okullar, hastaneler, ABD ordusu ve Afgan hükümet güçlerinin örgüte yönelik operasyonları da artmıştı. Bu saldırılarda yüzlerce Afgan sivil ve asker ile onlarca yabancı asker ve görevli hayatını kaybetti.
Hastane saldırısından bir ay önce, Nisan 2020'de DEAŞ-Horasan kolu sorumlusu Abdullah Orakzai, Afganistan'ın güneyinde yakalanmıştı. Bir süre sonra Kabil'de örgüte düzenlenen operasyonda beş örgüt üyesi öldürülmüştü.
DEAŞ-Horasan'ın bir önceki lideri Abdul Hasip Nisan 2017'de, ondan önceki lideri Hafız Sayid de Ağustos 2016'da Afganistan'da ABD ve Afgan ordularının ortak operasyonlarında öldürülmüştü.
2016'DA ABD'NİN 'TERÖR ÖRGÜTLERİ' LİSTESİNE GİRDİ
ABD Dışişleri Bakanlığı, 14 Ocak'ta yaptığı yazılı açıklamada, "Afganistan ve Pakistan Talibanlarının eski üyelerince kurulduğu bilinen DEAŞ-Horasan örgütünü yabancı terör örgütleri listesine aldığını" açıkladı.
2001'den beri Afganistan'da olan ABD'nin, ülkede sadece Taliban ve El Kaide ile savaşma yetkisi vardı. DEAŞ'le savaşma yetkisi ise Suriye ve Irak'la sınırlıydı.
14 Ocak'taki karardan birkaç gün sonra ABD Savunma Bakanlığı, DEAŞ-K ile de savaşmak için ABD yönetimi tarafından yasal olarak yetkilendirildi.
Örgüt bu sırada Şiilere, Birleşmiş Milletler personeline, ABD güçlerine, gazetecilere ve Afganistan'daki büyükelçiliklere karşı birçok saldırı düzenlemişti. 2016'nın sonlarında da bir dizi saldırıyı üstlenerek ve propaganda videoları yayımlayarak gücünü kanıtlamaya çalıştı.
TERÖR ÖRGÜTÜ NE KADAR RADİKAL?
Peki terör örgütü ne kadar radikal? İşte BBC Güvenlik Muhabiri Frank Gardner'ın analizi...
DEAŞ'ın Ortadoğu'daki etkinliği neredeyse bitse de DEAŞ-K, özellikle Afganistan'da son yıllarda kanlı ve büyük saldırılara imza attı.
Kız çocukların gittiği okulları, kadın doğum merkezleri de dahil olmak üzere kadınların tedavi gördüğü hastaneleri hedef alan örgütün sıklıkla hamile kadınları ve onlarla ilgilenen hemşireleri vurduğu biliniyor.
Taliban'ın hedefi tamamen Afganistan'da hakimiyet kurmakla sınırlıyken DEAŞ-K, hem bölgede daha geniş bir alanda saldırılar hedefliyor hem de uluslararası DEAŞ ağının bir parçası olarak buradan Avrupa'ya yönelik saldırılar da planlıyor; hatta ulaşabildiğinde bu saldırıları gerçekleştiriyor.
NEREDE ÜSLENİYORLAR?
DEAŞ-K, Afganistan'ın doğusundaki, Celalabad kentinin de bulunduğu Nangarhar eyaletinde üslenmiş durumda. Bu eyalet, Pakistan sınırından uyuşturucu ve insan kaçakçılığının nispeten kolayca yapılabildiği bir bölgede.
Grubun en güçlü döneminde 3 bin savaşçıya ulaştığı, sonrasında ise hem ABD ve Afgan ordusuyla hem de Taliban'la savaşı sırasında çok sayıda savaşçısının hayatını kaybettiği biliniyor.
TALİBAN İLE BAĞLANTILARI VAR MI?
Dolaylı şekilde bağlantıları olduğunu söyleyebiliriz, üçüncü bir taraf olan Hakkani Ağı üzerinden.
Taliban liderinin altındaki, yönetimde çok etkili üç yardımcıdan biri olan Siraceddin Hakkani, El Kaide'yle de çok yakın bağları olan Hakkani Ağı'nın başında.
DEAŞ'ın en başta El Kaide'nin Irak kolu lideri Ebu Bekir el Bağdadi tarafından kurulduğunu hatırlatmakta fayda var. Araştırmacılara göre DEAŞ-K ile Hakkani Ağı arasında çok sağlam bağlar var. Bu da örgütün Taliban'la bağları olduğu sonucunu doğuruyor.
Taliban'ın ABD'nin çekilme sürecinde 15 Ağustos'ta kontrolü ele geçirdiği Kabil'de şehrin güvenliğinden sorumlu olarak atadığı isim Halil Hakkani. Halil Hakkani'nin başına konmuş 5 milyon dolarlık ödül var.
Asya Pasifik Vakfı'ndan Dr. Sajjan Gohel, Afganistan'daki militan ağları yıllardır inceliyor. Gohel'e göre "2019-2021 arasında Afganistan'da düzenlenen birçok büyük ölçekli saldırının arkasında DEAŞ-K, Taliban'ın Hakkani Ağı ve Pakistan'da konuşlu bazı daha küçük terör örgütlerinin işbirliği var."
Taliban 15 Ağustos'ta Kabil'e girdiğinde, Pul-e-Charki cezaevinde yatan çok sayıda hükümlüyü de serbest bıraktı. Bu hükümlülerin çoğu DEAŞ ve El Kaide olmak suçlamasıyla cezalandırılmıştı. Bu militanların tümü şimdi özgür.
Ancak DEAŞ-K'nın Taliban'la arasında çok ciddi farklar var. DEAŞ-K, Taliban'ı cihat hedefinden sapmakla, Katar'ın başkenti Doha'daki "lüks ve gösterişli otellerde" Amerikalılarla masaya oturmak için savaşmaktan vazgeçmekle suçluyor.
DEAŞ militanları şimdi Taliban'ın oluşturacağı hükümete karşı ciddi bir tehdit oluşturuyor.
Bu da DEAŞ konusunda Taliban ve Batı'yı aynı tarafa çekiyor.