Güncelleme Tarihi:
Bakan Gül, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Hakimevi'nde gerçekleştirilen "Uzlaştırma Ödül Töreni ve Basit Yargılama, Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi, Ceza Kararnamesi Çalıştayı"na katıldı.
Güven veren adaletin merkezinde insanı alan politikaların bulunduğunu belirten Gül, "Güven veren adalet, hakkın gecikmeden, zamanında teslimidir. Strateji belgemiz bu doğrultuda önemli yenilikler, hedef ve faaliyetler içeriyor. Keza Yargı Reformu Strateji belgesi, Avrupa Birliği müzakere süreciyle ilgili teknik bir belge özelliği de taşıyor." dedi.
AP'nin Türkiye kararına tepki
AP'nin Türkiye ile müzakerelerin askıya alınması tavsiyesini içeren raporuna tepki gösteren Bakan Gül, şunları söyledi:
"Türkiye'ye karşı ön yargılarla dolu bu rapor, tarihe, Avrupa'nın bizatihi kendi değerlerine yabancılaşmasının belgesi olarak geçecektir. Bu raporun Türk Cumhuriyeti ve Türk milleti adına hiçbir karşılığı, hiçbir anlamı, hiçbir değeri bulunmamaktadır. Bizim açımızdan kabul edilebilir bir metin değildir. Bir taraftan demokrasiye, insan haklarına namütenahi serenatlar yaparken, diğer taraftan demokrasiye kastedenlere, hak ve özgürlükleri yaşatan toplumsal düzene savaş açanlara arka çıkmak tarihi bir çelişkidir."
Terörle mücadelede politik seçiciliğin AB'nin ve dünyanın hayrına olmadığına işaret eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin varlık ve bekasına yönelen tehditlere verdiği mücadele, meşrudur, zorunludur, yerindedir. Bekası için üstüne titrediğimiz şey, adil devlettir, özgür millettir, güçlü Türkiye'dir. Bunlardan hiçbiri, dostluk iddiasında olanları rahatsız etmemelidir. Ne özgürlükleri güvenliğe, ne de güvenliğimizi özgürlüklere feda edemeyiz. Bunları beraber, bir arada yaşatacağız. Bu nedenle terörle mücadelemiz, özünde bir hak ve özgürlük mücadelesidir. Bu mücadelede yanımızda duranları da Türkiye'yi yalnız bırakanları da elbette unutmayacağız."
"YARGI SİSTEMİMİZİ ÇAĞINA YARAŞIR DÜZEYE TAŞIMAK İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Bakan Gül, Avrupa ile ilişkilerinin akıbeti ne olursa olsun, Türkiye'nin yargı sistemini çağına ve insanına yaraşır bir düzeye taşımak için çalışmaya devam edeceklerini kaydetti.
Türkiye'nin reform iradesini canlı tuttuğunu anlatan Gül, şunları söyledi:
"Çünkü bu irade, Avrupa ile ilişkileri aşan bir anlam taşıyor. Çünkü bizim dikkatimiz, her şeyden önce toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yükseliyor. Bu talep ve ihtiyaçlar zemininde, ceza adaleti sistemimizi de hızlı, etkili ve adil biçimde çalıştıracak önlemler üzerinde dikkatle duruyoruz. Bir tek suçun bile cezasız kalmasına rıza gösteremeyiz. Bir tek masumun bile haksız suçlanmasına, gereksiz işlemlerin muhatabı olmasına tahammül edemeyiz. Bunun için ceza adaleti sistemini kendi amacına hasretmek zorundayız."
"60 BİNE YAKIN KİŞİ DAYANAKSIZ İHBARLARA KARŞI KORUNDU"
Bakan Gül, asılsız isnatlar, soyut ve temelsiz ihbarlar veya ceza hukukunun alanı dışında kalan şikayetlerin sadece sisteme ilave bir iş yükü sonucunu doğurmadığını, vatandaşların onur ve saygınlığının korunması, gereksiz biçimde sistemin içine alınmalarının önlenmesini de zorunlu kıldığını vurguladı.
Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 158'inci maddesinde yapılan düzenleme ile vatandaşların lekelenmeme haklarını daha güvenceli biçimde koruduğunu vurgulayan Bakan Gül, "Düzenlemenin yürürlüğe girdiği 25 Ağustos 2017 tarihinden bugüne kadar 60 bine yakın vatandaşımız, haksız başvurulara, soyut ve dayanaksız ihbarlara karşı korundu ve lekelenmekten kurtuldu." diye konuştu.
"2018 YILINDA 208 BİN 014 DOSYA UZLAŞMAYLA SONUÇLANDI"
Gül, Bakanlık bünyesinde kurulan Alternatif Çözümler Daire Başkanlığı sayesinde ceza adaleti sistemi içinde başvurulan alternatif çözüm yöntemleriyle çözüm önerilerinin geliştirildiğini ifade etti.
Geçtiğimiz yıl 208 bin 014 dosyada uzlaşmanın sağlandığını belirten Gül, aynı yıl 36 bin 882 dosyanın ön ödeme ile sonuçlandığını, 59 bin 320 dosyada ise kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verildiğini aktardı.
Uzlaştırmanın fail-mağdur çatışmasını ortadan kaldırarak, yeni ihtilafların çıkmasını da önlediğine değinen Bakan Gül, şu görüşlerini paylaştı:
"Toplumsal barışa katkı sunuyor. Bir diğer sonuç, yargıdaki iş yüküyle ilgilidir. Uyuşmazlıkların klasik dava yolu dışında çözümü, ceza mahkemeleri ve savcılıkların iş yükünü azaltmaktadır. Emek, zaman ve kaynak tasarrufu sağlanmaktadır. Bununla bağlantılı olarak, uzlaştırma yoluna gidilmeyen veya gidilmesi mümkün olmayan davalardaki yargılamalar da hızlanmaktadır. Asıl olan mağdurun korunması, adalet duygusunun en kısa sürede tatmin edilmesidir."
"UZLAŞMA SAYESİNDE KÜTÜPHANELER KURULUYOR, İHTİYAÇ SAHİPLERİ GİYDİRİLİYOR"
Bakan Gül, tarafların uzlaşma sayesinde kütüphane kurulması, ihtiyaç sahiplerinin giydirilmesi, öğrencilere burs, şehit yakınlarına yardım yaparak anlaştıklarını belirtti.
Uzlaştırma uygulamalarının mağdurun korunması amacını da aşarak giderek bir sosyal sorumluluk projesine dönüştüğünü aktaran Gül, "Bu sonucun sağlanmasında en büyük katkı, bu sürecin taraflarına, vatandaşlarımıza aittir. Bu duyarlılıkları için vatandaşlarımıza minnetlerimi ifade ediyorum." dedi.
Tören sonrasında uzlaştırma kurumunun geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması amacıyla ülke genelindeki yıllık veriler değerlendirildi ve en başarılı 22 Cumhuriyet Başsavcısı ile 5 uzlaştırmacıya plaket verildi.