Güncelleme Tarihi:
FARKLI televizyon kanallarında bütün gece canlı yayın yapıldı.
Her ne kadar önceden yapılan kamuoyu yoklamaları son saatlere kadar Demokratlar’ın başkan adayı Hillary Clinton’ı Cumhuriyetçiler’in adayı Donald Trump’tan birkaç puan daha önde gösterse de, gözler ve kulaklar seçim bölgelerinde alınan sonuçlardaydı.
Sonuçlar hiç de kamuoyu yoklamalarının gösterdiği gibi olmadı.
Donald Trump, seçimleri kazanıp ABD’nin 45’inci Devlet Başkanı olmayı garantiledi.
*
Bu sonuç hiç şüphesiz Almanların beklediği sonuç değildi.
Çünkü Almanların yüzde 80’inden fazlası Hillary Clinton’dan yanaydı.
Sonuçlar şekillenmeye başlayınca, televizyondaki canlı yayında Almanya’nın Savunma Bakanı Ursula van der Leyen’i dinledim.
“Ağır bir şok” değerlendirmesinde bulundu.
Kısa bir süre sonra yine aynı canlı yayında, Federal Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı olan Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Norbert Röttgen’i dinledim.
O da aynı şekilde duygularını dile getirdi.
Şok olduğunu söyledi.
Hükümet ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) Federal Meclis Grubu Dışpolitika Sözcüsü Niels Annen de, sonuçların kendisi için tam bir şok olduğunu gizlemedi.
Evet belli ki, Almanya şoktaydı.
Seçim öncesi ırkçı, yabancı ve İslam düşmanlığı içeren açıklamaları nedeniyle Donald Trump’ı “Kin vaizi” olarak niteleyen Alman Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in neler diyeceğini merakla bekledim.
Kameraların karşısına geçtiğinde hiç o konuya girmedi.
SPD’li Steinmeier, “Hiçbir şeyi güllük gülistanlık göstermek istemiyorum. Hiçbir şey kolay olmayacak, hatta bazı şeyler daha da zorlaşacak” dedi.
Belli ki, karamsardı.
*
Ama Alman Cumhurbaşkanı Joachim Gauck’un işi daha zordu.
Çünkü Cumhurbaşkanı Gauck da seçim öncesi, “Washington’a baktığımda endişe duyuyorum, tedirgin oluyorum” demişti.
Bunula da Donald Trump’ı kast emişti.
Ama seçimleri kazanan Donald Trump’ı da kutlaması gerekiyordu.
Nitekim kutladı da.
Tabii endişe ve tedirginliklerine yer vermeden.
*
Donald Trump seçim meydanlarında, Almanya’nın kapılarını sığınmacılara açtığı için Almanya Başbakanı Angela Merkel’i ‘ülkeyi felakete sürüklemekle’ ve ‘Almanya’yı İslamlaştırmakla’ suçlamıştı.
Trump’ın bu açıklamalarını duymazdan gelen Başbakan Merkel’in neler diyeceğini çok merak ediyordum.
Her zamanki gibi sakindi.
Sağduyulu davranmayı sürdürdü.
Kameraların karşını geçti ve “Almanya ve ABD ortak değerlerle birbirine bağlıdır. Bunlar demokrasi, özgürlük, hukuka saygı, kökenine, teninin rengine, dinine, cinsiyetine, cinsel eğilimine ve politik düşüncelerine bakmaksızın insan onuruna saygıdır. Bu değerler temelinde ABD’nin gelecek Devlet Başkanı Donald Trump’a sıkı bir işbirliği yapmayı öneriyorum” dedi.
En azılı rakiplerinin zaman zaman hakarete varan açıklamalarına bile kulak asmayan, çoğu zaman duymayan, duymak istemeyen Angela Merkel, kararlı tutumunu sürdürdü.
İşte Angela Merkel’in tek adam, daha doğrusu tek kadın olmasında bu sağduyulu davranışı etkin bir rol oynamaktadır.
İşte bu yüzden de, Almanların yüzde 65’inden fazlası gelecek seçimlerde Angela Merkel’in yeniden başbakan adayı olmasını istemektedir.