Soğuk Savaş'a Devam

Güncelleme Tarihi:

Soğuk Savaşa Devam
Oluşturulma Tarihi: Nisan 23, 2007 15:19

10-11 Şubat 2007 tarihlerinde Almanya’da 43.’sü düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı’nda Vladimir Putin’in, ABD’yi kastederek, “her alanda sınırlarını aştı” ifadesini kullanması ve ABD’nin politikasını eleştirmesi, Batı’da bomba etkisi yarattı. Putin’in bu açıklaması bizlere Soğuk Savaş’ın yankılarını bir kez daha hatırlattı.

Haberin Devamı

Putin’in bu açıklamasından sonra Batı basını, “Soğuk Savaş’a Devam” gibi manşetlere yer verirken, ABD yönetimi de Putin’in açıklamalarının kendilerini hayal kırıklığına uğrattığını bildirdi. Halbuki, enerji kaynaklarının getirdiği gelirlerle ekonomisini güçlendiren ve son dönemlerde daha fazla bağımsız bir dış politika izlemeye başlayan Moskova’nın böyle bir çıkış yapması beklenilen bir gelişmeydi.

SSCB’nin yıkılışının, 21. yüzyılın en büyük felaketi olduğunu ileri süren Putin, iktidara gelir gelmez en önemli amaçlarından birinin Rusya’nın uluslararası arenadaki rolünü artırmak olduğunu açıklamıştı. Nitekim Putin, petrol ve gaz fiyatlarının artışının da etkisiyle Yeltsin döneminde parçalanma eşiğinde olan Rusya’yı tekrar sözü geçen bir ülke haline getirdi. Bundan sonraki süreçte de Rusya, eski gücüne kavuşarak siyasi açıdan etkin bir role sahip olmak, teknolojik açıdan gelişmiş, ekonomik açıdan da rekabet edebilir hale gelmeyi, sadece kendi bölgesindeki değil, bütün dünyadaki sorunların çözümünde etkin rol almayı istemektedir. Bu amaçlarına ulaşmak için Moskova bir taraftan Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) coğrafyasına hakim olmayı, diğer taraftan ise çok yönlü dış politika izlemeyi hedeflemekte ve bu bağlamda başta enerji kaynakları olmak üzere elindeki bazı araçları kullanmaktadır. Rusya’nın bu politikası da başta ABD olmak üzere diğer ülkelerin çıkarlarıyla çatışmaktadır. ABD, mevcut tek kutuplu düzeni devam ettirmek ve kendi etkisini genişletmek amacıyla başlattığı uluslararası terörizm ile mücadele ve “demokrasiyi yayma” sürecinde kendisine yardımcı olan ülkeler ile yakın ilişkiler geliştirirken, “farklı düşünen” ülkelerin rejimlerinin değiştirilmesine öncelikleri arasında yer vermiştir. Askerî ve güvenlik konularında ABD’ye karşı koyabilecek bir gücün ortaya çıkması da Washington’un istediği bir gelişme değildir. Her  geçen gün güçlenen Rusya ise artık bağımsız bir dış politika izlemeye çalışmakta, kendi çıkarlarını gözeterek birçok konuda ABD’den farklı tutum izlemekte ve ABD’nin işini zorlaştırmaktadır. Rusya ile ABD arasındaki bu gizli mücadele kendisini birçok konuda belli etmektedir. ABD’nin Rusya’nın “arka bahçesi” olan BDT coğrafyası ile yakından ilgilenmesine karşılık, Moskova ABD’nin “arka bahçesi” olan Güney Amerika ülkeleriyle yakın işbirliğini geliştirmektedir.

Haberin Devamı

Ayrıca Rusya, ABD’nin kara listeye aldığı ülkelerle de gerek ikili ilişkiler geliştirmekte, gerek ise bu ülkeleri uluslararası arenada savunmaktadır. Rusya ile ABD’nin çıkarları ayrıca Balkanlar, Asya-Pasifik gibi bölgeler ile enerji projeleri gibi konularda da çatışmaktadır. Bu çıkar çatışması ise bugün ortaya çıkmış değildir. Ancak, Vladimir Putin’in ABD’nin politikasını eleştirmeye yeni başlamasının iki önemli nedeni vardır. Bunlardan ilki, ABD’nin son dönemde Bulgaristan, Romanya ve Çek Cumhuriyeti’nde radar sistemleri yerleştirme planları ve bu planların Rusya’nın kendisine karşı yapıldığını düşünmesi ve bir tehdit olarak algılamasıdır. İkinci neden ise, Rusya’nın artık kendisini tekrar süper güç olarak hissetmeye başlaması ve bu gücünü sergileme zamanının geldiğini düşünmesidir. Putin’in söz konusu ABD’yi eleştiren açıklaması, bundan sonraki süreçte ABD-Rusya ilişkilerini çok fazla etkilemese ve dünyada tekrar bir kutuplaşmaya gidilmesine neden teşkil etmese de, bundan sonraki süreçte  iki ülke arasındaki rekabetin daha da artacağını tahmin etmek mümkündür.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!