Güncelleme Tarihi:
***
Gabriel, 2013 yılında yapılan genel seçimlerde daha fazla seçmenin desteğini alacağından hareket edilen SPD’li eski Federal Maliye Bakanı Peer Steinbrück’e öncelik tanıdı.
Ama Steinbrück’ün de, SPD’nin de, Gabriel’in de umdukları olmadı.
Hıristiyan Demokrat/Hıristiyan Sosyal Birlik Partileri (CDU/CSU) toplam oyların yüzde 41.5’ini alırken, SPD yüzde 25.7’de kaldı.
Ancak başka ortak bulamadığı için CDU lideri olan Başbakan Angela Merkel, SPD ile büyük koalisyon hükümeti kurmak zorunda kaldı.
Peer Steinbrück, kabinede görev almayıp milletvekili olarak kalmayı yeğlerken, Sigmar Gabriel, Federal Ekonomi ve Enerji Bakanlığı görevini üstlendi.
Aynı zamanda Başbakan Yardımcılığını da.
Henüz lise çağında 18 yaşındayken SPD’ye üye olan, 1990-2005 yılları arasında Aşağı Saksonya Eyalet Parlamentosu milletvekilliği ve 1999-2003 yılları arasında da aynı eyaletin başbakanı olarak görev yapan Sigmar Gabriel, politik yaşamında hep “Önce SPD, sonra ben” dedi.
Nitekim bu yöndeki kararlı tutumunu bu hafta içinde bir kez daha gözler önüne serdi.
***
Politika ve medya çevreleri, 2009 yılından beri SPD’nin genel başkanlığını yapan Sigmar Gabriel’in kendisinin başbakan adayı olacağından hareket ederken, o tüm uzmanların hesaplarını altüst etti.
Sigmar Gabriel, tam 8 ay sonra yapılacak genel seçimlerde daha fazla şanslı gördüğü Avrupa Parlamentosu’nun eski Başkanı ve parti arkadaşı Martin Schulz’u başbakan adayı göstereceklerini ilan etti.
Daha serbest hareket edebilmesi, istediği şekilde karar verebilmesi için olağanüstü kurultaya gidip, SPD Genel Başkanlığı’nı Martin Schulz’a bırakacağını da.
***
Evet, Sigmar Gabriel 4 yıl önce olduğu gibi yine “Önce SPD, sonra ben” dedi.
Fransızlar böyle bir tutum karşısında “Chapeau!” derler.
Buna Türkçede şapka çıkarmak denir.
Her ne kadar Sigmar Gabriel, cuma günü itibariyle Federal Dışişleri Bakanlığı koltuğuna yerleşse de, gerçekten partisi açısından takdir edilecek bir davranış sergiledi.
Yani kelimenin tam anlamıyla bravoyu hak etti.
Çünkü son dönemlerde yapılan tüm kamuoyu yoklamarı Gabriel’in aleyhindeydi.
“Başbakan direkt olarak halk tarafından seçilse Merkel’e mi, yoksa Gabriel’e mi oy verirdiniz?” sorusuna SPD’li seçmenlerin yüzde 47’sinin “Merkel” dediği saptandı.
Gabriel’e destek yüzde 43’te kaldı.
Aynı seçmenler “Merkel mi, Schulz mu?” sorusuna ise yüzde 67 “Schulz” yanıtı verdi.
İşte bu gerçeği gören ve kabul eden Sigmar Gabriel, “Kim ne derse desin, ben aday olacağım” demedi.
Bu tutumuyla da, Türkiye’de de dahil, birçok ülkede seçimlerde aldıkları yenilgilere rağmen koltuklarını terk etmemekte direnen politikacılara tam bir siyaset kültürü dersi verdi.