Güncelleme Tarihi:
Plastikler; hafiflik, esneklik, dayanıklılık, kolay işlenebilme ve ekonomik olma gibi avantajları nedeniyle günlük hayatımızın her alanında kullanılıyor. Mutfak eşyalarından gıda ambalajlarına, beyaz eşyadan deodorant ve şampuanlara kadar her üründe plastiğe rastlıyoruz.
Özellikle dünyadaki plastik tüketimi son 70 yılda katlanarak arttı. Hatta 2050 yılına kadar, dünya yüzeyine 33 milyar ton plastik atığın daha ekleneceği tahmin ediliyor. Plastiklerle bu denli iç içe olmamız, sağlığımız açısından kanseri dahi içeren riskler oluşturuyor.
Ayrıca 5 mm’den küçük plastik parçacıkları olan mikroplastikler de sağlımızı kötü etkiliyor. Plastiği kullanım esnasında oluşan 5 mm'den küçük bu plastik döküntüler; sabun, şampuan, göz kalemi, diş macunu gibi kişisel bakım ürünlerinden tutun da çantalara, ayakkabılara, kıyafetlere kadar çoğu malzemede bulunuyor. Maalesef her gün onları ya yutuyor ya da soluyoruz.
YENİ ARAŞTIRMA: PLASTİKLER KİLO ALDIRIYOR!
Şimdi de yapılan son araştırmada plastiklerin kilo aldırdığı ve obeziteye neden olduğu ortaya çıktı. Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde yapılan çalışmaya göre bilim insanları, şampuan şişelerinden mutfak süngerlerine kadar günlük kullanılan ürünlerde metabolizmayı etkileyen ve kilo alımına katkıda bulunan 11 farklı kimyasalı keşfettiklerini açıkladı.
PLASTİKLER YAĞ HÜCRELERİNİN HIZLI ÇOĞALMASINA NEDEN OLUYOR
Araştırmaya göre plastik kaynaklı kilo almanın temel nedeni; plastik ürünlerdeki kimyasalların, yağ hücresi gelişimine katkıda bulunması… Çalışmaya göre plastiklerden gelen kimyasalların öncü hücreleri yağ hücresine dönüştürmeyi sağladığı belirtilirken, bu durumun yağ hücrelerinin hızlı çoğalmasına neden olduğu aktarıldı.
Obezite ise kardiyovasküler hastalık ve kanser dâhil olmak üzere dünyadaki en yaygın ölüm nedenlerinden bazılarına çok büyük etki sağlamasıyla biliniyor. Hatta tek başına dünyada binlerce ölümün sorumlusu olarak gösteriliyor. Ayrıca fazla kilolu olmak, Covid-19’un etkileri gibi çeşitli enfeksiyonlara karşı duyarlılığı da artırıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün paylaştığı son verilere göre dünyada yaklaşık 2 milyar insan aşırı kilolu ve bunların yaklaşık 650 milyonu obez olarak sınıflandırılıyor.
ON BİNLERCE KİMYASALDAN 500 KADARI BİLİNİYOR
Obezojen teriminin tam olarak ne olduğunu sorduğumuz İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Osman Erk, “Plastik maddelerin içinde on binlerce kimyasal madde bulunuyor. Bunların 500 kadarı biliniyor. İnsanlarda kilo alımına ve obeziteye yol açan kimyasallara ise obezojen adı veriliyor” cevabını verdi.
Plastikteki kimyasal maddelerin pek çok mekanizma ile obeziteye yol açtığından da bahseden Prof. Dr Erk, “Bu kimyasal endokrin bozucu maddeler, vücuttaki yağ hücrelerinin sayısını ve yağ hücrelerinin içindeki yağ miktarını artırırlar. Metabolizmayı ve tiroid hormon fonksiyonlarını azaltırlar. Hatta pankreastan insülin salınımını bile azaltırlar. Böylelikle insülin direnci yaratarak, östrojen hormonu gibi etki ederek obeziteye yol açarlar” ifadelerine yer verdi.
OBEZOJENLER NELERDE BULUNUYOR?
Prof. Dr. Osman Erk, “Obezojenler insülin direncine, kilo alımına, diyabet oluşumuna neden olarak kilo aldırırlar” dedi ve nelerde bulunduğunu şöyle sıraladı:
“Tarım ilaçlarından bulunurlar. Ağır metallerde, kozmetiklerde bulunan triklosan, paraben gibi koruyucularda görülürler. Hatta sigara ve hava kirliliği bile obezojen olarak bilinir.”
BİSFENOL A VE FTALAT EN ZARARLI MADDELER
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nde görevli ve aynı zamanda plastik ve plastiğin etkileri üzerine çalışmaları olan Doç. Dr. Sedat Gündoğdu ise “Norveç’te gerçekleştirilen araştırma, kimyasalların varlığını ve obeziteye olan katkısını ortaya koyması açısından oldukça önemli bir çalışma. Dolayısıyla plastik deyip geçmemek ve bu plastiklerin çeşitliliği ve kullanım alanı artıkça bünyelerindeki zehirli metabolizma bozucu kimyasalların da sayısının arttığını unutmamak gerekiyor” dedi ve plastiklerin obeziteye neden olan etkisiyle ilgili şu önemli bilgileri paylaştı:
- Plastiklerin içerisine çeşitli amaçlarla eklenen Bisfenol A (Kanserden tutun da davranış bozukluklarına kadar birçok hastalığa neden oluyor) ve Ftalat (Kimyasal madde) gibi kimyasallar, metabolizma bozucu kimyasallar sınıfında olup, vücuda dâhil olduklarında obeziteye neden olabilen bazı maddelerin üretilmesine neden oluyor.
- Buradaki mekanizma, metabolizma bozucu plastik eklenti kimyasallarının, obezitenin gelişmesine neden olan yağ dokusunun daha fazla oluşmasını tetiklemesi şeklinde işliyor. Yani vücutta yağ dokusu oluşumunu düzenleyen ve ‘PPAR-gama’ isimli reseptör plastik içerisindeki metabolizma bozucu kimyasallar tarafından aktive edilerek daha fazla yağ dokusu oluşmasına neden oluyor.
Grafikler: Harun Elibol
ÇOCUK OYUNCAKLARINDA DAHİ VARLAR
Doç. Dr. Sedat Gündoğdu’nun verdiği bilgileri destekleyen Prof. Dr. Osman Erk, “Plastikler maalesef doğada 400-500 yıl bozulmadan kalabilen maddelerdir. Ftalatlar lastiğin daha yumuşak ve esnek olmasını sağlarlar. Fitalatlar sadece plastiklerde değil, kozmetik ve kişisel bakım ürünlerde, hortum ve plastik borularda, paketleme materyallerinde, çocuk oyuncaklarında ve daha birçok maddede bulunur” dedi.
Ftalatların obezojen ve endokrin bozucu olduğunun altını çizen Erk, “Kansere neden olabilirler. Erkek çocuklarda cinsel gelişimi bozarlar, kız çocuklarında erken adet görmeye neden olurlar. Bisfenol A şeffaf plastiklerin yapımında kullanılır. Kanserojendir, kadınlarda meme, erkekte prostat kanserine yol açar. Yine plastiklerde bulunan 3 nolu PVC, 6 nolu polistren, 7 nolu polikarbonat edokrin bozucu ve obezojendir” bilgilerini de verdi.
RİSK TÜRKİYE’DE DAHA FAZLA OLABİLİR
Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde gerçekleştirilen çalışmada, incelenen plastiklerle ilgili bir tablo oluşturuldu. Tabloda örneğin plastik ayran şişesinde kilo aldıran madde olmadığı, mutfak süngerlerinde ise kilo aldıran madde olduğu bilgisi yer alıyor.
Bu tabloyu değerlendirmesini rica ettiğimiz Doç. Dr. Sedat Gündoğdu “Burada listelenen plastikler sadece çalışma kapsamında incelenen plastik türleri için geçerli. Ayrıca sadece bu çalışma kapsamında incelenen kimyasallar açısından bir var/yok değerlendirmesi yapılmış” dedi.
“Oysa ki biz biliyoruz ki her türlü plastik hemen hemen her türlü amaç için üretilebiliyor” diyen Doç. Dr. Gündoğdu, şunları ekledi:
- Örneğin tekrar doldurulabilir plastik içecek ambalajlarında obeziteye neden olabilecek kimyasalların olması tek kullanımlık plastik içecek ambalajlarında bunun olmadığı anlamını doğurmuyor. Çünkü daha önce gerçekleştirilen başka çalışmalarda, gıdayla temas eden plastiklerde var olan hormon ve metabolizma bozucu olma potansiyeli olan kimyasal sayısının bine yakın olduğu ve bunların çoğunluğunun da henüz nasıl zarar verdiğinin test edilmediğini ortaya koyuyor.
- Çünkü her yıl üretilen 100 milyonlarca ton plastik için 20 milyon ton bu özellikteki eklenti kimyasalı kullanılıyor ve bunların büyük çoğunluğunun nasıl zararlar verdiği henüz bilinmiyor. Bu çalışma ve benzeri çalışmalar gösteriyor ki bu kimyasallar bugün yaygın olarak ortaya çıkan birçok sağlık probleminin de tetikleyicileri.
- Dolayısıyla bu tablo bize plastiğin ne türden bir tehdit olabileceğini anlatıyor diyebiliriz. Bir de bu çalışmada incelenen plastiklerin, düzenlemelerin ve kontrollerin sıkı olduğu ülkelerden toplanmış olduğunu unutmamak lazım. Türkiye’de bu kimyasallara dair herhangi bir kontrol yapılıyor mu emin değilim. Dolayısıyla risk bizim için daha büyük olabilir. Nitekim Türkiye’de obezitenin en fazla olduğu ülkelerin başında geliyor.
PLASTİKLE KUŞATILMIŞ DURUMDAYIZ
Artık plastikler hayatımızın her alanında… Hijyenik ürünlerin çoğu bile plastik. Almadan da yapamıyoruz. Durum böyle olunca akla gelen ilk soru nasıl önlem almak gerektiği…
Doç. Dr. Sedat Gündoğdu, plastik ve zararlı etkilerinden kurtulmak isteniyorsa sadece bireysel önlemler almanın yeterli olmadığının altını çizdi ve ekledi:
- Artık süt ve süt ürünlerinde, kişisel bakım ürünlerinde vb. alanlarda kullanılan ambalajların hepsi plastik. Marketlerin tüm reyonları adeta birer plastik ambalaj reyonu halinde. Yeni düzenlemelerle sebze ve meyveler de anlamsız bir şekilde plastik ambalajlarla satılıyor. İçecekler plastik ambalajda, doğrama tahtaları plastik… Özetle her yanımız plastikle kuşatılmış ve bir nevi plastiğe esir edilmiş durumdayız.