Güncelleme Tarihi:
Silvio Berlusconi denince karşımıza her dönem farklı bir profil çıkıyor: Cruise gemilerinde yolcuları eğlendiren bir şarkıcı, Milano'ya koca koca binalar dikmiş bir müteahhit, milyarder bir medya patronu, AC Milan futbol kulübünün başkanı, görevini kötüye kullanmaktan yargılanan bir başbakan, vergi yolsuzluğundan hüküm giymiş bir iş insanı…
85 yaşındaki Berlusconi, önümüzdeki günlerde bu sıfatlarına bir yenisini eklemeye hazırlanıyor. Eğer hedefine ulaşabilirse, bir zamanlar papaların evi olan Roma'daki başkanlık sarayı Quirinal'ın yeni sakini o olacak.
İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella'nın görev süresi bu ay sonunda doluyor. Mattarella, ikinci dönemi düşünmediğini çok net bir biçimde belli etti. Dolayısıyla cumhurbaşkanı seçimlerinin yapılması şart oldu.
İtalya yasalarına göre, cumhurbaşkanını iki meclisli parlamentodaki 945 milletvekili ve senatör ile İtalya'nın 20 bölgesinin temsilcileri gizli oylamayla belirliyor. Çok turlu seçim usulüyle yapılacak oylamalar 24 Ocak tarihinde başlıyor. Cumhurbaşkanlığını kazanacak adayın oyların üçte ikisini elde etmesi gerekiyor. Ancak ilk üç tur oylamada nitelikli çoğunluk sağlanamazsa, sonraki turlarda oyların yüzde 50'sinden 1 fazlasını yani salt çoğunluğu (505 oy) almak yeterli oluyor. İşler yolunda giderse, yeni cumhurbaşkanı 3 Şubat 2022 itibarıyla göreve başlayacak.
ÇALIŞMALARA 1,5-2 AY ÖNCE BAŞLADI
İtalya'nın geçmişteki cumhurbaşkanlığı seçimlerine baktığımızda, adayların son ana kadar ortaya çıkmadıklarını görüyoruz. Halbuki Berlusconi'nin cumhurbaşkanlığı adaylığı, geçtiğimiz Aralık ayı ortalarından beri sürekli gündemdeydi.
Resmi bir açıklama yapılmadığından haberler dedikodu seviyesinden öteye geçmiyordu ancak Berlusconi de bu pozisyona talip olduğu yönündeki söylentileri bastırmak için herhangi bir şey yapmıyordu. Hatta süreçte oy kullanacak çeşitli milletvekilleriyle sessiz sedasız toplantılar yaparak lobi çalışmaları yürüttüğü de biliniyordu. İtalya basını bu toplantıları kışa hazırlanan bir sincabın fındık toplamasına benzeterek "Sincap Operasyonu" olarak adlandırıyordu.
29 Eylül 1936'da Milano'da doğan Berlusconi iş hayatına elektrikli süpürge satıcısı ve gece kulübü şarkıcısı olarak başladı. 1961'de Milano Üniversitesi hukuk fakültesinden mezun oldu. Kurduğu Edilnord isimli inşaat şirketiyle, memleketinde konut inşaatlarına başladı. İki çocuklu çift 1985'te boşandı. 1971'de yerel televizyon kanalı Telemilano'yu kurdu. Bu girişim zamanla İtalya'nın en büyük medya imparatorluğu Mediaset'e evrildi. Sahibi olduğu Fininvest Holding çatısı altında AC Milan futbol kulübü, İtalya'nın en büyük matbaası Mondadori, Il Giornale gazetesi ve daha birçok şirket bulunuyordu. 1993 yılında kurduğu Forza Italia partisi, adını Milan tribünlerinde çok sık duyulan bir tezahürattan alıyordu. Mart 1994'tte katıldığı ilk seçimlerde zaferle çıktı. Ulusal İttifak ve Kuzey Ligi ile ömrü sadece 7 ay süren bir koalisyon kurdu. Nisan 1996'da Romano Prodi'ye kaybettiği seçimlerin ardından Mayıs 2001'de yeniden iktidara geldi ve İkinci Dünya Savaşı'ndan günümüze en uzun ömürlü İtalya hükümetini kurdu. Seçim kampanyası sırasında 15 milyon seçmenin evlerine başarılarını anlatan bir kitap göndermişti. Nisan 2006'da seçim kampanyası sırasında kendisini "siyasetin İsa Mesih'i" ilan etti ama Prodi karşısında bir kez daha kaybetti.
Berlusconi, önce Ekim ayında, kendisini Avrupa siyasetindeki herkesi yakından tanıyan çok deneyimli bir akil adam olarak lanse edip, "Bence Silvio Berlusconi ülkeye faydalı olabilir" açıklamasını yaptı. Ardından Kasım ayında tüm milletvekillerine geçmiş konuşmalarını ve öncelikli gördüğü meselelere dair görüşlerini bir araya getiren kitaplar gönderdi. Daha geniş bir kitleye hitap edebilmek için geçmişte karşı çıktığı "zenginlere daha yüksek gelir vergisi" gibi liberal ve sol partilerin gündeminde olan maddeleri bile öncelikler listesine dahil etti.
Aralık ayı başlarında İngiliz The Guardian gazetesine konuşan ve adının açıklanmasını istemeyen bir milletvekili, "Kendisiyle geçtiğimiz iki haftada iki kez görüştüm ve çok coşkuluydu" ifadelerini kullanmıştı.
MERKEZ SAĞ KOALİSYONUN ORTAK ADAYI OLDU
Bu gizlilik, 14 Ocak günü sona erdi. İtalya'nın merkez sağ ittifakı, Berlusconi'nin Roma'daki villasında yapılan toplantının ardından bir açıklama yaparak, Berlusconi'yi ortak aday ilan etti.
Toplantıya üç partinin temsilcileri katıldı: Matteo Salvini'nin geçmişte Kuzey Ligi olarak bilinen Lig Partisi, Giorgia Meloni liderliğindeki aşırı sağcı İtalya'nın Kardeşleri ve Berlusconi'nin kendi partisi Forza Italia yani Haydi İtalya...
Yapılan ortak açıklamada, "Koalisyonun liderleri, Silvio Berlusconi'nin bu zor zamanlarda bu önemli koltuğa oturmak için doğru kişi olduğunda uzlaşmıştır" ifadeleri kullanıldı. Merkez sağ ittifakı parlamentoda Berlusconi'ye geniş tabanlı destek sağlamak için çalışacaklarını belirtti.
"FRANK SINATRA GİBİ" SESİYLE OY TOPLUYOR
Adaylığının kesinleşmesinin ardından Berlusconi oy toplama girişimlerini hızlandırdı. Bu süreçte en önemli görev de ikinci Berlusconi hükümeti döneminde kültür bakanlığı müsteşarı olarak görev yapan sanat eleştirmeni ve milletvekili Vittorio Sgarbi'ye verildi.
Sgarbi, gece gündüz çalışarak milletvekilleri ile Berlusconi arasındaki telefon trafiğini idare ediyor. The Guardian'a konuşan İtalyan milletvekili, "Bana bağımsız milletvekillerinden gelecek 100 oya daha ihtiyacı olduğunu söyledi. Ben de 'Pekala, o zaman elimizden geleni yapıp bu oylara bir isim koymaya çalışalım' dedim ve insanları aramaya başladık" dedi.
Sgarbi aramalarla ilgili şunları söyledi: "Bunlar evim diyebilecekleri bir partisi olmayan insanlar. Dolayısıyla Berlusconi tarafından arandıklarında kendilerini önemli hissediyorlar. Şu ana kadar 50 kişiyi aradık ve 15'i ona oy vermek için hazır gibiydi. Telefonda konuşan ben değilim, Berlusconi. Ve Frank Sinatra gibi bir sesi var. Bence sırf sesi bile en az 20 oy daha getirir."
(Merkez sağ koalisyonun tüm vekillerinin kendisine oy vermesi durumunda dahi, Berlusconi'nin dördüncü turda seçimi kazanabilmesi için 80 bağımsızın oyuna daha ihtiyaç var.)
KOALİSYONDAN ÇEKİLME TEHDİDİNDE BULUNDU
Diğer yandan Berlusconi'nin merkez sağ koalisyonun desteğini tehdit yoluyla elde ettiği de öne sürüldü.
İtalya basınında 11 Ocak'ta yayımlanan haberlere göre, Berlusconi, halihazırda başbakanlık koltuğunda oturan ve adı cumhurbaşkanlığı adayları arasında sayılan Mario Draghi'nin seçilmesi durumunda Haydi İtalya partisinin şu an iktidarda bulunan koalisyondan çekileceği tehdidini savurdu.
Berlusconi'nin bu tehdidinin açığa çıkmasının ardından sonuçları açıklanan bir ankette Draghi'nin cumhurbaşkanlığına yönelik destek yüzde 50'yi geçerken, Berlusconi yüzde 39'da kaldı.
Parlamentonun alt kanadının eski başkanı Pier Ferdinando Casini de cumhurbaşkanlığı adaylığı için adı geçen ve ılımlı bulunan bir diğer isim. Ancak şu anki tabloda Casini; Draghi ve Berlusconi'nin çok gerisinde kalıyor.
"SÜPER MARİO" FAKTÖRÜ
2011-2019 yılları arasında Avrupa Merkez Bankası başkanlığı yapan ve Euro Bölgesi'nde mali krizin sürdüğü bu dönemde "euro'yu kurtaran kişi" olarak görülen Mario Draghi, kıtanın genelinde saygın bir konuma sahip.
"Süper Mario" lakaplı Draghi, Aralık ayında yaptığı açıklamalarda, cumhurbaşkanı seçilirse bu görevi kabul edeceğini söylemişti. Ancak 10 Ocak akşamı düzenlediği basın toplantısına Draghi, cumhurbaşkanlığı yarışıyla ilgili soru istemediğini belirterek başladı.
Haydi İtalya Başkan Yardımcısı Antonio Tajani de Draghi'nin başbakan olarak kalması gerektiğini, Berlusconi'nin de cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasıyla "hükümetin sağlamlaşacağını" söyledi. Tajani, La Stampa gazetesine verdiği röportajda, "Başbakanlık işini sadece Draghi yapabilir. O olmadan bir birlik hükümeti söz konusu olamaz. Biz Draghi başbakan olduğu için bu hükümetin bir parçasıyız" dedi.
Draghi'nin cumhurbaşkanı olması durumunda Haydi İtalya'nın hükümetten çekilmesinin kaçınılmaz olacağını da sözlerine ekleyen Tajani, "Çoğunluk çöker" diye konuştu.
BERLUSCONİ CUMHURBAŞKANI OLURSA DRAGHİ KALIR MI?
Diğer yandan Draghi'nin başbakanlığı sürdürmesi, birçok İtalyan için çekici bir faktör de olabilir. Zira Draghi geçtiğimiz bir yılda İtalya'yı uzun yıllardır görülmemiş bir istikrara ulaştırdı. Covid-19'a karşı aşılama kampanyası oldukça başarılı oldu. Avrupa Birliği'nden gelmesi planlanan 220 milyar euro'dan fazla destek de İtalya ekonomisinin Covid sonrası toparlanmasında oldukça etkili olacak.
Dolayısıyla Berlusconi'nin Draghi ısrarının işe yarayacağını düşünenler çoğunlukta. Örneğin muhafazakâr Avrupa Halk Partisi'nin Brüksel'deki bloğunun üyelerinden İspanyol politikacı Antonio Lopez-Isturiz White, bir İtalyan gazetesine verdiği röportajda, "Berlusconi'nin yanında Draghi gibi bir başbakanla cumhurbaşkanı olması yenilmezlik demektir. İtalya'yı şu anki durumundan da ileri taşıyacaktır" dedi.
Draghi'nin Avrupa Merkez Bankası Başkanlığı pozisyonuna gelmesinde de Berlusconi'nin etkili olduğunu hatırlatan Erik Jones ise birlikte iyi çalışacakları söyleminin kamuoyunda güven uyandırdığını belirtti.
Johns Hopkins Üniversitesi İleri Uluslararası Çalışmalar Okulu'nda Avrupa Çalışmaları profesörü olan Jones, The Telegraph'a, "Bence bu birçok İtalyan için çekici bir teklif olacaktır ama Draghi için çekici olur mu onu bilemem. Berlusconi cumhurbaşkanı olursa başbakanlıkta kalma ihtimalinin düşük olduğunu düşünüyorum" yorumunu yaptı.
CUMHURBAŞKANI KİTLELERİN ÜZERİNDE UZLAŞABİLECEĞİ BİRİ OLMALI
İtalya'da görev süreleri 7 yıl olan cumhurbaşkanları aktif siyasetin içinde yer almıyor. Sembolik bir devlet başkanı olarak değerlendirilen cumhurbaşkanları, siyasi krizlerin çözümü için devreye girmek, parti liderlerine hükümet kurma yetkisi vermek ve erken seçim çağrısı yapmak gibi yetkilere sahip. (Örneğin Mattarella, geçen yıl Şubat ayında Guiseppe Conte hükümetinin çöküşünün ardından çıkan krizleri çözmek için defalarca müdahale etmek zorunda kalmış, sonunda da Draghi'ye birlik hükümeti kurma çağırısı yapan kişi olmuştu.)
Diğer yandan bu pozisyona oturacak kişinin toplumun tüm kesimlerinin olmasa da geniş çoğunluğun desteğini alabilecek bir isim olması gibi bir teamül de söz konusu. Bu bağlamda düşünüldüğünde Berlusconi İtalya'da birçok kesim için "Cumhurbaşkanı kim olsun?" sorusu karşısında akla gelecek ilk isimlerden biri değil. Aynı şekilde parlamentoda çoğunluğu sağlamak da Berlusconi için hiç kolay olmayacak.
Berlusconi'nin gafları ve kendini öven sözleri de en az bunga bunga partileri kadar meşhur. 2013 yılında Alman politikacı Martin Schulz'u bir Nazi'ye benzeten Berlusconi, dönemin ABD Başkanı Barack Obama için ise "güneş yanığı" sıfatını kullanmıştı. Basına sızdırılan bir gizli telefon kaydında da Almanya eski Başbakanı Angela Merkel için "yağlı g.." diyordu.
MUHALEFET TAVRINI AÇIKÇA ORTAYA KOYDU
Merkez solda bulunan Demokrat Parti'nin (PD) lideri Enrico Letta, ilk günden beri yaptığı açıklamalarda Berlusconi'ye destek vermeyeceklerini dile getiriyor. Letta, Aralık ayında yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanı geniş bir çoğunluk tarafından seçilmeli, aksi takdirde hükümet hemen yıkılır" diye konuşmuştu. Merkez sağ partilerin ortak aday açıklamasının ardından bir açıklama daha yapan Letta, "hayal kırıklığına uğradığını ve endişeli olduğunu" söyledi.
Letta, T3 kanalına verdiği röportajda, "Bir bakıma Berlusconi üzerinde uzlaşma sağlanması gereken kurumsal bir figür değil" derken, sağ partilere de "Gelin ortak bir isim bulalım. Tamamen tarafsız bir kişiye ihtiyacımız var" çağrısı yaptı.
Mecliste en fazla sandalye sayısına sahip parti olan sistem karşıtı Beş Yıldız Hareketi de Berlusconi'yi asla desteklemeyeceklerini duyurdu. Beş Yıldız'ın lideri ve bir önceki başbakan Conte, "Merkez sağ İtalya'yı engellememeli. Dışarıda acı çeken ve cevaplar isteyen bir ülke var. Aileler ve iş sahipleri pahasına oyunlar oynamayı bırakalım" dedi.
Ancak Berlusconi'nin aramalarıyla fikri değişenler de yok değil. Geçmişte Beş Yıldız Hareketi'nin üyesi olan bugün ise parlamentonun "karışık grup" diye anılan vekillerinden olan Cristian Romaniello, "Sgarbi telefonu Berlusconi'ye aktardığında, başka bir arkadaşımız onun taklidini yapıyor sandım. Beni bunga bunga partisine davet ettiğine dair bir şaka yaptı ve açık söyleyeyim espri anlayışını takdir ettim. Ona asla oy vermezdim, ama diğer herkesin snop tavırlarına karşın, Berlusconi, bugüne kadar göz ardı edilmiş parlamenterleri birer birer kucaklıyor" diye konuştu.
Sgarbi, ise Berlusconi'nin kampanyasının ardındaki motivasyonun bunu yapabileceğini kanıtlamak olduğunu belirterek, "Bu geçmişte Berlusconi'ye saldıran herkese verilen bir cevap. Üstelik oy vereceklerin kendisinden daha iyi bir cumhurbaşkanı bulamayacaklarının da altını çiziyor" ifadelerini kullandı ancak Berlusconi'nin bazı PD milletvekilleriyle yaptıkları görüşmelerden eli boş döndüğünü de itiraf etmek zorunda kaldı.
AVRUPA'NIN SON 30 YILINDA EN TARTIŞMALI BAŞBAKAN OLABİLİR
Vekillerden gelen açıklamalar bir yana, Berlusconi'nin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının önündeki en büyük engel yine kendisi. Geçmişteki seçim zaferlerine ve "oy satın alma" becerilerine karşın, sicilinin Berlusconi'nin ayağına dolanacağı düşünülüyor.
Roma'da bulunan LUISS Üniversitesi'nde İtalyan Seçim Çalışmaları Merkezi'nin başkanı olan Lorenzo De Sio, The Guardian'a, "Makul bulunmadığı takdirde, Berlusconi'nin hiçbir pazarlık gücü yok" diye konuştu.
Dört dönem başbakanlık yapan ve İtalya'da savaş sonrası dönemde en uzun süreli iktidar rekorunu elinde tutan siyasetçi olan Berlusconi, sık sık yaptığı gaflarla, tartışmalı açıklamalarıyla ve diplomatik çerçevelere sığmayan yorumlarıyla hatırlanıyor.
2013 yılında vergi yolsuzluğu suçlamasıyla yargılandığı davada hüküm giyen Berlusconi, mahkeme kararıyla geçici bir süreliğine siyaset yapmaktan menedilmişti.
Üstelik kısaca "bunga bunga" olarak anılan seks partileriyle ilgili haberler dünya basınında 10 yılı aşkın süre önce ortaya çıktığından beri, Berlusconi'nin başı skandallardan kurtulmuyor. Bu skandallar sadece Berlusconi'ye değil, İtalya'nın uluslararası camiadaki konumuna da büyük zarar verdi.
Reşit olmayan genç kızların dahil olduğu bir fuhuş skandalıyla ilgili davanın tanıklarına rüşvet verdiği suçlamasıyla da halen yargılanmakta olan Berlusconi, bu suçlamaları reddediyor.
Temmuz 2006'da yolsuzluk, zimmete para geçirme, vergi kaçırma gibi suçlamalarla hakkında dava açıldı. Milano mahkemesi 2011'de aldığı kararla Berlusconi'yi yargılamayı reddetti. Ancak en büyük oğlu Pier Silvio, Mediaset Başkanı Fedele Confalonieri ve 9 kişi daha mahkemeye çıkarıldı. Mayıs 2008'de üçüncü kez iktidara geldi, 3 yılda 50 güvensizlik oylamasıyla karşı karşıya kaldı. Berlusconi'nin Noemi Letizia'nın 18'inci yaş günü partisine katılmasının ardından 1990'da evlendiği ikinci eşi Veronica Lario, "reşit olmayan kişilerle düşüp kalkan" bir adamla evli kalamayacağını belirterek boşanma davası açtı. Ekim 2009'da Patrizia D'Addario, bir televizyon röportajında Berlusconi'nin fahişe olduğunu bile bile kendisiyle birlikte olduğunu söyledi. Ardından aylar boyunca Berlusconi'nin ev sahipliği yaptığı "bunga bunga" partilerine dair haberler yayımlandı. Şubat 2011'de mahkeme Berlusconi'nin reşit olmayan bir fahişe olduğu iddia edilen "Gönül Çelen Ruby" lakaplı Karima El Mahroug ile birlikte olduğu suçlamasıyla yargılanmasına karar verdi. Berlusconi'nin ayrıca 2010 yılında hırsızlık yaptığı için gözaltına alınan Ruby'nin serbest kalması için devreye girdiği, genç kızın dönemin Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in yeğeni olduğunu söylediği ve nüfuzunu kötüye kullandığı da iddia edildi. Bu seks skandalları ve ekonomik problemler, İtalya'nın da Yunanistan gibi bir çöküşe doğru gittiği yorumlarına yol açtı. İtalya'nın en yüksek mahkemesi 2013'te vergi yolsuzluğu cezasını onayınca, Berlusconi'nin milletvekilliği düştü. 2013'te ayrıca Karima El Mahroug olayı nedeniyle de 7 yıl hapse mahkûm edildi. Bu ceza yüksek mahkemeden döndü. Ancak birkaç yıl sonra bu kez Berlusconi'nin Ruby'ye ve başka birçok kadına sessiz kalmaları karşılığında 10 milyon euro değerinde hediyeler aldığı iddia edildi. Berlusconi halen bu suçlamadan yargılanıyor.
MEDYANIN BİR KISMI ELİNDE AMA…
Berlusconi, 90'larda siyaset arenasına adım attığından beri çok sayıda çıkar çatışması iddiasıyla da karşı karşıya kaldı ve sahibi olduğu medya kanallarını, siyasi kariyerini ileri taşımak amacıyla kullanmakla suçlandı. Bütün bu suçlamaları reddeden Berlusconi ise kendisini başka türlü alt edemeyen siyasi rakiplerinin gadrine uğradığını öne sürdü.
Ne var ki, kendi medya kanalları cumhurbaşkanlığı yarışında da Berlusconi'nin en güçlü araçlarından biri olacak gibi görünüyor. Örneğin geçtiğimiz hafta aileye ait gazetelerden birinde "Silvio Berlusconi kimdir... ondan daha iyi kim olabilir?" başlıklı bir ilan yayımlandı.
İlanda, Berlusconi'nin en az 30 yıllık bir fotoğrafı kullanılırken özellikleri ve başarılarından bahsedildi.
Berlusconi'nin nitelikleri arasında "iyi ve cömert bir insan" olması, "herkesin dostu" olması, "hiç kimsenin düşmanı" olmaması ve "bulunduğu noktaya kendi çabalarıyla gelmiş bir adam, tüm İtalyanlar için bir örnek" olması sıralandı.
Rusya ile ABD arasındaki Soğuk Savaş'ı başarıyla bitirdiği, 1994'te siyasete girerek İtalya'yı otoriter bir rejimden kurtaran "özgürlük kahramanı" olduğu da ilanda yer alan detaylar arasında. Davalardan ve "bunga bunga" partilerinden ise hiç bahsedilmiyor.
There are some absolute pearls in this "Who is Silvio Berlusconi?" page in Il Giornale (owned by Berlusconi)
— Duncan McDonnell (@duncanmcdonnell) January 13, 2022
It's hard to choose a top 3, but here goes... pic.twitter.com/q3OlaFBiHm
"MİLLETVEKİLLERİ BUNU DÜŞÜNMEMELİ BİLE"
Ancak medyanın tamamının Berlusconi yanlısı olduğunu söylemek mümkün değil. Örneğin Il Fatto Quotidiano gazetesi Aralık ayında milletvekillerini Berlusconi'ye destek vermemeye ikna etmek için bir imza kampanyası başlatmıştı.
"Cumhurbaşkanının anayasanın garantörü olması gerekir. Silvio Berlusconi ise yolsuzluğun ve fuhşun garantörüdür" denen kampanya metninde, Berlusconi'ye açılan çok sayıdaki davalarla ilgili bilgiler veriliyor ve şöyle deniyordu: "Bu sebeplerden ötürü, tüm parlamenterlerden, cumhurbaşkanlığı seçiminde ona oy vermemelerini istiyoruz. Aslına bakılırsa bu konuda konuşmamalı, hatta mümkünse bu konuda düşünmemeliler bile..."
KAZANAMASA DA KAZANANI BELİRLER Mİ?
Bu iki ucun arasında bambaşka bir tartışma yürüten İtalyan gazeteleri de var. Geçtiğimiz günlerde La Repubblica gazetesi, "Aday mı, sonucu belirleyecek kişi mi?" diye soran bir yorum yayımladı.
Il Cavaliere gazetesi ise "Berlusconi'nin kaderinde yumuşak bir gerileme var gibi görünüyordu ama şimdi siyasi arenayı yeniden fethetti" ifadelerini kullanırken hükümetten bir bakanın şu sözlerine yer verdi:
"Eğer işler iyi giderse, Berlusconi cumhurbaşkanı olur. Eğer işler kötü giderse, en azından cumhurbaşkanını belirleyecek kişi olur."
ALO KREMLİN Mİ? BANA VLADİMİR'İ BAĞLAYIN!
Siyasal risk danışmanlığı hizmeti veren Teneo Intelligence'ın uzmanlarından Wolfgango Piccoli de The Telegraph'a yaptığı açıklamada, Berlusconi'nin cumhurbaşkanlığı kumarında bütün parasını tecrübesine yatırdığını belirterek, "Telefonu eline alıp Putin'i aradığında konuşabilecek, deneyimli bir siyasetçi olma kartını oynuyor" ifadelerini kullandı.
Piccoli, "Bu yokuş yukarı bir mücadele. Bence asıl amacı kaldıraç gücü elde etmek. Bence şansının az olduğunun ve cumhurbaşkanlığının erişemeyeceği bir noktada olduğunun farkında. Ama adaylığını açıklayarak, cumhurbaşkanı olmasa da olacak kişiyi belirleyebilir" diye konuştu.
Berlusconi'nin seçilmesinin önündeki en büyük engellerden biri de yaşı ve hastalıkları gibi görünüyor. Sık sık yaşadığı sağlık sorunlarıyla gündeme gelen 2016'da bir açık kalp ameliyatı geçiren, birkaç ay önce de Covid nedeniyle durumunun ağır olduğu bildirilen Berlusconi, şu an 85 yaşında. Cumhurbaşkanı seçilirse görev süresinin sonunda 92 yaşında olacak. Ancak geçmişte kendisini "iyi bir şaraba" benzeten ve "Yaşlandıkça daha iyi oluyorum, şu an mükemmelim" diyen Berlusconi geçtiğimiz günlerde 32 yaşına giren siyasetçi sevgilisi Martina Fascina'nın yanına yıllara meydan okuyor. Üstelik açıklamalarına bakılırsa daha uzun süre siyaset sahnesinde olmayı planlıyor. Zira geçmişte yerine geçecek kişiyle ilgili bir soruya da, "Bir dahi bulmak kolay değil, ama ben 120 yaşıma kadar yaşayacağım için bir tane bulabileceğim" yanıtını vermişti.
"BÖYLE BİR ŞEY NASIL OLABİLİR?"
Parlamenterler ve analistler ikiye bölünmüş durumda. Peki halk ne diyor?
Berlusconi karşıtı bir hareket olan Mor İnsanlar, adaylık ihtimali ortaya çıktığı günden bu yana başkent Roma sokaklarında protesto halinde. "Berlusconi'ye Hayır" yazılı pankartlar günlerdir evlerin balkonlarını süslüyor.
Mor İnsanlar hareketinin lideri Gianfranco Mascia, "Berlusconi ismi oyundan tamamen silinmeli. O kesinlikle yetersiz biri" dedi Mascia, "Daha önce hüküm giydi, bir davası hâlâ sürüyor ve defalarca kadınlara saygısızlık yaptı. Yurt dışında yaşayan insanlardan telefonlar alıyorum. İnsanlar, 'Böyle bir şey nasıl olabilir?' diye soruyorlar" ifadelerini kullandı.