Güncelleme Tarihi:
KATLİAM 10'UNCU YILINDA BÖYLE ANILMIŞTI / FOTO-GALERİ
Uluslararası Adalet Divanı, Sırbistan aleyhine açılan soykırım davasının karar duruşmasında Srebrenitza'da 1995'de Boşnaklara yönelik yapılan katliamın, soykırım tanımının şartlarını karşıladığını bildirdi. Ancak bu suçun sorumlusunun Sırbistan Devleti olmadığına karar verdi.
Kararın bu doğrultuda çıkmasının üç nedeni olabilir. BM eğer Sırbistanı suçlu bulsaydı bu mahkeme tarihinde bir devletin suçlu bulunduğu ilk karar olacaktı ve yol açacağı siyasi karışıklıktan korkuldu.
İkinci olarak devletin suçlu bulunması halinde Boşnaklar toplu olarak dava açmaya başlayacak ve milyarlarca dolara varan tazminat talepleriyle Belgrad'ın kapısına dayanacaktı. BM, Sırpları bu maddi yükle karşı karşıya bırakmak istememiş olabilir.
Ayrıca Bosna'da yaşanan savaş sırasında bir Bosna'ya saldıran birliklerin büyük çoğunluğu Sırplardan oluşuyordu ancak Yugoslav ordusuna aitti.Sırbistan devlet olarak suçlu bulunsaydı Yugoslavya yönetimini sorumlu tutarak onlara ait kararlardan sorumlu tutulamayacağını savunabilirdi.
BM'nin en yüksek mahkemesinin Başyargıcı Rosalyn Higgins, “mahkemenin, Srebrenitza'da yapılanların, Soykırım Sözleşmesi (1948) uyarınca soykırıma girdiği sonucuna vardığını” kaydetti.
Uluslararası Adalet Divanı, Sırbistan'ın bir devlet olarak Bosna'da Boşnakların öldürülmesi, işkence ve tecavüz edilmesi, sürülmesi yoluyla soykırım suçu işleyip işlemediğine ilişkin görülen davanın kararını açıklamaya başladı.
Bosnalılar, dönemin Devlet Başkanı Slobodan Miloşeviç liderliğindeki Belgrad yönetiminin, Bosna Savaşı (1992-1995) sırasında Bosnalı Sırpları “Büyük Sırbistan” yaratma çabasıyla soykırım olan etnik temizlik kampanyası yürütmesi için cesaretlendirdiğini, silahlandırdığını ve finanse ettiğini söylüyordu.
Sırbistan ise Bosna'da etnik gruplar arasında çatışmanın olduğu savaşta Sırp paramiliter grupların eylemlerinden sorumlu olmadığını, BM'nin 1948'deki Soykırım Konvansiyonunda tanımlandığı şekilde, Bosna'daki Boşnak nüfusun tamamını ya da bir bölümünü yok etme amacı güdülmediğini savunuyordu.
İkinci Dünya Savaşı'ndaki Nazi soykırımından sonra BM'nin 1948'deki sözleşmesi uyarınca yasa dışı kabul edilen soykırımdan ilk kez bir devlet yargılanıyor.