Güncelleme Tarihi:
Tabii bu bağlamda suç işleyen yabancıların sınırdışı edilmeleri tartışmaları da.
Aslında bu Almanya’da yeni bir olgu değildir.
Ne zaman yabancılar, özellikle de yabancı gençler işledikleri cürümlerle gündeme gelse ülkede bir sınır dışı tartışması başlar.
Örneğin 1997 yılında Hamburg’da yapılan Eyalet Parlamentosu seçimleri öncesi düzenlenen bir etkinlikte, o zamanlar Aşağı Saksonya Eyalet Başbakanı olan Sosyal Demokrat Partili (SPD) Gerhard Schröder, “Suç işleyen ve yakalanan yabancılara karşı yumuşak davranamayız. Misafirlik hakkını istismar edenler için bir tek şey vardır: Sınır dışı, hem de derhal” demişti.
Aslında Sosyal Demokrat bir politikacıdan pek de beklenmeyen bu yaklaşımı sayesinde bir yıl sonra Gerhard Schröder, Almanya’nın başbakanı oldu.
Aynı dönemlerde Bavyera Eyaleti’nde de suç işleyen yabancı gençlerin sınır dışı edilmeleri yoğun bir biçimde tartışıldı.
* * *
Dönemin Hıristiyan Sosyal Birlik Partili (CSU) Bavyera Eyalet İçişleri Bakanı Günther Beckstein, Alman medyasının haberlerinde Mehmet takma adını kullandığı 14 yaşındaki Muhlis Arı’yı Türkiye’ye sınır dışı etti.
Yıl 1998’di.
Muhlis Arı da henüz 14 yaşındaydı.
Mehmet Münih’te doğmuştu.
10 yaşından itibaren çeşitli suçlara adı karıştı.
Öğrenci arkadaşlarını dövmek, birinin burnunu kırmak, arkadaşlarından tehditle para almak gibi bir dizi suç.
Evet, Mehmet, Münih’te doğduğu halde, Beckstein kurtuluşu sınır dışında gördü.
Muhlis Arı, doğru dürüst tanımadığı Türkiye’ye gönderilerek iki kez cezalandırıldı.
Yıllar sonra yeniden Münih’e dönse de, toplumsal yaşama bir türlü ayak uyduramadı.
* * *
SPD ile Yeşiller’in Gerhard Schröder başbakanlığında oluşturdukları koalisyon hükümeti Almanya’da yaşayan yabancılara çifte vatandaşlık hakkı verilmesini içeren bir yasa tasarısı hazırladı.
Dönemin Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Hessen Eyalet Başbakanı Roland Koch, 1999 yılındaki Eyalet Parlamentosu seçimleri öncesi bunu istismar etti.
Hatta, “Yabancının iki, senin bir pasaportun olacak” diyerek yabancı düşmanı bir seçim kampanyası sürdürdü.
Hessen halkı “Yabancılara karşı nerede imza atılıyor?” diye imza kampanyası sürdürülen standlara koştu.
Koch bununla da yetinmedi.
2007 yılında Münih metrosunda iki yabıncı gencin Alman bir emekliyi dövmesini istismar etti ve “Yabancı olarak bizim kurallarımıza riayet etmeyenlerin burada yeri yoktur” diyerek suç işleyen yabancıların sınır dışı edilmelerini yeniden gündeme taşıdı.
* * *
İşte yılbaşı gecesi Köln, Hamburg ve Stuttgar’ta Arap ve Kuzey Afrikalı görünümlü bazı sapıkların genç kız ve kadınlara cinsel tacizde bulunmaları, çantalarını çalmaları üzerine Almanya’nın gündemine yine sınır dışı tartışmaları yerleşti.
CSU’dan da, CDU’dan da, hükümet ortağı SPD’den de suç işleyenler sınırdışı edilsin sesleri yükselmeye başladı.
CSU’dan benzer seslere çoktandır alışığız.
Ama SPD Genel Başkanı Sigmar Gabriel de, “Alman vergi mükellefleri neden kriminal yabancıları cezaevlerinde finanse etmeli?” diyerek sınır dışını savunanların yanında yer aldı.
Evet, Alman politikacıların “Sınır dışı edilsin” dediklerinin çok büyük bir bölümü sığınmacıdır.
Almanya’da geçerli yasalara göre bu ülkede suç işlemiş olsalar bile, sığınma başvurusunda bulunanlar kendilerini işkence, idam gibi cezaların beklediği ülkelerine geri gönderilemez.
Bunu hiç şüphesiz Alman politikacılar da bilmektedir.
Ama bile bile popülist bir yaklaşım sergileyerek, toplumsal barışı tehlikeye sokmaktadırlar.